2| Mor Converse Giyen Adam

6.5K 668 250
                                    

2| Mor Converse Giyen Adam

2| Mor Converse Giyen Adam

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.


Yangdong küçücük bir köydü. Bu yüzden de birileri hakkında bilinmesi gereken her şeyi herkes bilirdi. Genellikle haber değeri taşıyan şeyler olmazdı. İşte bu, film ekibinin gelişinin nasıl bir etki yarattığını çok net gösteriyordu.

Haber yayıldığından bu yana tam bir ay geçti ve kabaran heyecan dalgası hala yatışmadı. Tüm esnaf satışları artar umuduyla dükkanına çeki düzen vermekle meşguldü. Seokjin'in başkanlığını yaptığı çevre derneği çalışanları Hill Sokak'ta yer alan tüm saksı çiçeklerini gözden geçirip suladılar, budadılar, mükemmel görünmeleri için her şeyi yaptılar. Sokak lambalarının hepsine içi rengarenk bahar çiçekleriyle dolu sepetler asıldı. İlkokul öğrencilerine bile üzerinde 'hoş geldiniz' yazan kocaman bir pankart hazırlama görevi verildi. Çocukların el izleri ile süsledikleri devasa pankart, konukların ilk gördükleri şey bu olsun diye Hill Sokak'ın girişine büyük bir gururla asıldı. Misafirleri karşılama konusunda köydeki herkes üzerine düşen görevi fazlasıyla yapmış gibi görünüyordu. Tüm bu çalışmaların karşılığı da rüya gibi bir görüntü oldu tabii.

İtiraf edeyim, başlardaki şüpheci tutumuma rağmen ben de onların heyecanına ortak oldum ve şu an başlamasını dört gözle bekliyordum. Özellikle de malzeme getiren kamyonlar köy yoluna girmişken ve ekipten bir grup insan gelmeye başlamışken daha da sabırsızlanıyordum. Yavaş yavaş köyde yabancılar dolanmaya başladı. Çoğu Yangdong Hall'u film için hazırlamakla meşguldü. Belli ki çekimler pek yakında başlayacaktı.

Nedense herkes kendini allayıp pullayıp büyük olaya hazırlanma derdindeydi. Önemli şahsiyetlerin karşısında güzel görünmek istiyorlardı belki de. Boyalı saçlar, Gucci'den alınmış yeni bir ceketle ellerine ne geçeceğini umuyorlardı bilmiyordum ama güzel görünmek onlar için büyük bir önem taşıyordu demek ki. Örneğin,tezgahın arkasından bakıyordum da Pemberton Way'den Bayan Jung, daha önce hiç sürmediği bir ruj sürmüştü dudağına. Ben ise her zamanki gibiydim. Önümde kırmızı önlüğüm, ayağımda uzun, siyah botlarım, dar kotum ve üzerimde beyaz bir bluz vardı. Saçlarım önüme düşmesin diye kırmızı puanlı bir bandana takmıştım ancak yine de bir tutam saç önüme dökülmüştü. Seokjin pek seviyordu bu sade görüntüyü. Sabah kek pişirirken üzerime yapışan unlar da görüntümü tamamlıyordu. Evet, ne kadar göz alıcıydı! Ne kadar silkelensem de giysilerim, zaten soluk olan tenim yapışan unlardan nasibini alıyordu. Böyle hayalet gibi görünmeye alışmıştım yıllar geçtikçe. Bu rahatlığım yeni gelenlerle hiç ilgilenmediğimden değildi. Hamur işleriyle uğraşırken günün çoğu sıcak fırının önünde geçiyordu. Bu yüzden de görüntüme dikkat etmem pek de kolay bir şey değildi.

"Jungkook, canım." diye seslendi Bayan Jung elindeki paraya gözlerini kısarak bakarken. "Kaç para dedin bunu?"

"Üç buçuk lütfen, Bayan Jung."

"Aaa, yetiyor mu bu? Bir baksana. Gözlüklerimi unutmuşum da." Seksen dört yaşındaki Bayan Jung avucunu açıp içindeki parayı bana gösterdi. Ancak elindeki paranın yediği kek ve içtiği çay için yeterli olmadığını gördüm. Etrafıma baktım Seokjin oralarda mı diye ve eğilip Bayan Jung'un kulağına fısıldadım. "Kırk won eksik ama siz benim en iyi müşterimsiniz. Hiç sorun değil."

The Star Kiss | TaekookOù les histoires vivent. Découvrez maintenant