1.6

21.6K 1.2K 476
                                    


Anonimden...

Ne yapmalıyım, ne yapmalıyım, ne yapmalıyım...

Aklımda bu soru, kollarımda sevdiğimin baygın bedeni.

Hastane? Olmaz.

'Ama sevdiğin ölecek' diyorsunuz.

Olmaz işte. Hastaneler tamamen zaman kaybı.

'Saçmalama!' diyorsunuz.

Saçmalamıyorum! Hastanelerden nefret ediyorum.

'İyi de neden' mi?

Belki sonra öğrenirsiniz.

İnce bacaklarından ve sırtından tutup onu yerden kaldırdım. Bulduğum ilk taksiyi çevirip gitmem gereken yerin adresini verdim.

...

"Doktor bey saatlerdir uyuyor ne zaman uyanacak?"

"Merak etmeyin, her an uyanabilir. Sert bir darbe almamış. Taş derisini sıyırdığı için kanamış sadece."

Bir süre sonra doktoru uğurladım ve benim yatağımda uzanan sevdiğime baktım.

İnanabiliyor musunuz?

Şu anda,

Sevdiğim kız,

Benim evimde,

Benim odamda,

Benim yatağımda.

O ela gözlerini en sonunda aralarken ne yapacağımı şaşırdım. Nasıl olsa anonimi olduğumu bilmiyordu değil mi? Neden bu kadar heyecan yaptım ki?

O anlamsız gözlerle etrafına bakınırken en sonunda gözleri benimkilerle buluştu.

Biz ilk defa göz göze geldik...

Aynı sınıftayız, aynı havayı soluyoruz, aynı kişilerle konuşuyoruz ama iki yabancı olarak...

Yatakta kendini oturur vaziyete getirdi. Ve bana bakmaya başladı. "Ne oldu bana? Başım neden acıyor?"

"Ayağın taşa takılınca düştün ve kafanı çarptın. Ama önemli bir şey olmadığını söyledi doktor."

Etrafına göz gezdirdi. "Burası hastane değil ki? Doktor nerde?"

"He şey, ben bizim aile doktorunu çağırdım da. Hastaneye götürmedim."

Biraz duraksadı. "Sen beni nerden gördün ki?"

Telaş yaptım, ama belli etmedim. Cool olmaya çalışarak konuştum. "Yoldan geçiyordum seni gördüm, yardım ettim."

"Teşekkürler." Bir süre utangaçca bana baktı ve gülümseyerek kafasını eğdi.

Tek dileğim ne biliyor musunuz?

Onun yanağında çıkan o gamzesinden öpmek...

Bir gün öpeceğim. O gamzeyi öpen tek kişi olacağım.

Gülümseyerek kafasını kaldırıp bana baktı.

Gülümsedi.

Bana.

Gülümsedi bana.

Bana gülümsedi.

Kalp krizi geçiriyorum.

"Çok özür dilerim ama ben senin ismini hatırlayamadım."

Cevap vermedim. "Sınıfta konuştuğum kişiler çok az ve ben gerçekten senin ismini unuttum. Çok özür dilerim."

"Önemli değil, boş ver sen benim ismimi. Aç mısın?"

"Hayır." Bunu demesinin üstünden 2 saniye geçmemişti ki karnının guruldama sesini işittim. O utançla kafasını eğerken ona gülümsemekle yetindim.

"Hadi mutfağa inelim."

Birlikte odadan çıktık. Merdivenlere yöneldiğimiz de ise hafif dengesini kaybeder gibi oldu. Onu tutmak için bir hamle yaptım. Tek eliyle duvardan destek alırken diğer eli...

Benim elimdeydi.

El ele tutuşuyorduk.

Kalbimin ne kadar hızlandığını siz düşünün.

Merdivenlerden inip mutfağa geldiğimizde onun masanın üstündeki meyve sepetine iştahla baktığını gördüm.

Gülümseyip bir elma aldım ve yıkayıp Ada'ya uzattım. Mahçup bir şekilde elimden elmayı alıp yemeye başladı.

Ben dolabı karıştırırken evin kapısının açılma sesi geldi.

"Nerdesin lan pezevenk?!"

Siktir. Babam.

•••••

Rica etsem vote verip, yorum yapar mısınız?

Seviliyorsunuz.

xoxo

KANSER • TEXTINGWhere stories live. Discover now