İHANET 40.BÖLÜM

61.5K 3K 251
                                    

Bölümün gecikmesi ile ilgili yazacığım bir sürü şey var ama bunların hiç birisini yazmayacağım. Tek bilmeniz gereken haklı nedenlerimin ve sebeplerimin olduğu. Bir kaçınızın tabiriyle nazdan niyazdan yada boş vermişlikten değil öyle olsa şu an kitap çalışmalarımdan kalkmış olurdu. Her neyse nediyelim? Şükür kavuşturana.😂

Bitsin biran önce atayım modunda olduğum için yazım hataları ve bunun gibi bir kaç şey daha olabilir. Onlara sonra bakacağım. Siz sadece bölümün keyfini çıkartın canımlar. Öpüldünüz. 😚

S e v i l i y o r s u n u z 💙

Çisem'den

Nefesimi tuttum.

Kurşunun hangi bedene saplandığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Belli belirsiz hatırladığım şey Ceylan'ın benim benim ise onun bedenini kontrol ettiğimizdi. Bedenen hissettiğim bir acı yoktu ama ruhen hissettiğim müthiş bir acı vardı.

Alparslan...

Asaf...

Kalbim hissettiği korku velvelesiyle hızını arttırmış soluğumu kesmeye yetiyordu. Kımıldayamıyordum sindiğim köşeden çıkıp kurşunun hedefi olan bedeninin kime ait olduğuna bakmaya cesaret edemiyordum. Göreceklerimden korkuyordum bu noktaya nasıl geldiğimizi sorguluyordum.

Kendimi suçluyordum Alparslan'ı suçluyordum.

Koşuşturmalar, ardı ardına patlayan uğursuz kurşunun sesi sessizliği yaran acı dolu inleyiş ve ardında bıraktığı fren sesi sonrası büyük bir sessizlik... Nefes bile alamaz durumdaydık. Ses yoktu kimseden çıt çıkmıyordu neler oluyordu? Dizlerimde kalkacak güç yüreğimde ise bunun için yeterli cesaret yoktu.

"Hey sen iyi misin?" Bir el omzumu tuttu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hey sen iyi misin?" Bir el omzumu tuttu. Ses tanıdıktı kime ait olduğu ise belliydi. Önüme çöken adamın üzerime düşen gölgesinin altında ezildim. Başımı hızla yukarı kaldırdım. Gözlerim karanlığın gölge gibi düştüğü yüzünde dolaştı ve sonra bir noktada duraksadı. Parmaklarının arasından bileklerine süzülen karanlık kızıllığı gördüğümde nutkum tutulmuştu. Beyaz gömleğine yayılan kızıllık gittikçe yayılıyordu yayılıyordu ve geriye kalan tüm beyazlığı içine emerek beni bambaşka bir korkunun kucağına itiyordu. Hareketsizdim sadece izliyordum burnumun direğini sızlatan pas kokusu genzime ulaşıp o noktayı yakarken konuşacak gücü kendimde bulamıyordum. Tek yapmam gereken kelimeleri yanyana getirmekti ama bu şu an o kadar zor geliyordu ki. Ağzımı konuşmak için bir kaç kez açıp kapattım. Beni kendime getiren Ceylan'ın Asaf'ı fark ettiğinde attığı çığlığı olurken dudaklarımın arasından çıkan ilk cümlede, "Kanıyor." Oldu. Sıtmaya tutulmuş gibi titreyen elim ona doğru uzandı. Gözlerim ani bir hızda dolarken, "Vurulmuşsun," dedim azap gibi çıkan bir ses tonuyla. "Sorun yok." Bileğimi havada nazik bir hareketle kavradı ve iç kısmını okşadı sakinleştirmek ister gibiydi.

"Kalk." Beni kendine çektiğinde bir an için geriye doğru sendeledi. Arkasında beliren bir kaç adamın silueti gözüme çarpsa da benim bakmakta inat ettiğim şey Asaf'tı.

İHANET |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin