9-Fabrika Ayarları

5.1K 801 111
                                    


***

Uykudan uyanırken ilk hissettiğim şey boynumdaki rahatsız edici ağrı oldu. Sonra üstüne yattığım için uyuşan kolumun acısı boynumdakine eklendi. Ben de haliyle ekşiyen yüzüm eşliğinde gözlerimi açtım ve gördüğüm manzara sayesinde geceyi Osman amcanın ofisinde uyuyarak geçirdiğim gerçeği kafama dank etti. Tahmin edildiği üzere panikle tüm geceyi üstünde geçirdiğim deri koltuktan kalktım. Kalkmamla beraber de hâlâ uyumakta olan Ömer'i fark ettim. Resmen dün geceyi daracık koltukta, bu küçük ofiste birlikte geçirdik, öyle mi? Ben ölmüşüm arkadaş, bitmişim. Ya biri gelip bizi burada böyle bassaydı ne olacaktı? Eceli gelen it cami duvarına işermiş hesabı ben iyice coştum. Bok mu var da oğlanın başını beklemeye kalkıyorsun kafasız Rüya? Sanki benim anam babam yok, ben ağaç kavuğunda yetişmişim de kimseye bir şey demeden geceyi dışarılarda geçiriyorum. Ömer zaten kazık kadar adam, mürebbiyesi miyim canım ben onun? Sonunda uyuyup kalmışım işte böyle. Ama ben masumum, gerçekten. O sarhoş haliyle daha fazla saçmalamasın, götü başı dağıtmasın istedim sadece. Hoş, sonunda dağılan taraf ben oldum ya neyse.

Kolumdaki saate bakıp birazdan buranın çalışanlarla dolacağını öğrenince uyandırmak için tekrar Ömer'in yanına oturdum. Tam elimi uzatıp dürtecektim ki çenesindeki gamzeye takıldı gözlerim. Yıllar geçtikçe oradaki varlığını unutmuşum. Gür sakallarının kapladığı cildine bakarken çocukluğu geldi gözümün önüne. Sonra kirpiklerine sol gözünün hemen yanında, şakağına giden yolda duran bene baktım. Adem elmasına, dün gece beni öpen dudaklarına takıldı gözlerim. Çok sık kaşlarını çatmaktan hafifçe kırışmış alnının serbest görüntüsünü inceledim. Birden elimde Ömer'i tenine dokunma ihtiyacıyla tuhaf bir karıncalanma hissettim ve beni kendime getiren şey de bu oldu. Ne yapıyorum ben ya? Ömer'i incelemek de nereden çıktı? Fakat belki de ömrümde ilk defa ona bu kadar doğrudan, her ayrıntısını görerek baktığımı itiraf etmem gerek. Peki sonuç ne? İzlediğin manzara sana neyi gösterdi diye soracak olursanız Ömer'e bu kadar yakından bakmak bana onun insan yanını, normal taraflarını gösterdi iyice sanki. Bu his nasıl anlatılır bilmiyorum. Eskisi kadar uzak, soğuk ya da yabancı gelmedi işte gözüme ve ben bu his yüzünden fazlasıyla rahatsız hissettim. Sadece bir saniyeliğine de olsa bu yalana alışmaya başladığımı, böyle devam edersek sindireceğimi hissettim. Ama ben ne Ömer'e ne de bu çevirdiğimiz tiyatroya alışmak istemiyorum. Öyle bir durumda küçük düşecek olan da incinecek olan da belli. Ben bile kendi kendimin o kadar düşmanı olamam.

Aklımda dünyanın en rahatsız edici düşünceleriyle tekrar ayağa kalkmak ve Ömer'i ona dokunmak yerine seslenerek uyandırmak için yerimden kıpırdadım fakat o bileğime yapışarak beni durdurdu hatta biraz da kendisine doğru çekti.

"Ne yapıyorsun sen ya? Uyumuyor muydun?"

"Öyle nefesini üstüme vere vere tepemde dikilip beni izlerken uyanmamak pek mümkün olmuyor."

Oldukça uyanık bir şekilde olduğunu göstermek istercesine kocaman açtığı gözlerine sözleri eklenince sinirle bileğimi tutuşundan kurtararak ayağa kalktım.

"Uyandırmadan ince nasıl bir pislik yapsam da dün gecenin intikamını alsam diye düşünüyordum. Tam yüzünü boyamakla saçını kesmek arasında kararsız kalmıştım ki uyanacağın tuttu."

Sözlerimi ciddiye almadığını belli etmek istercesine bir pişkinlikle koltukta gerindi ve gözlerini ovuştururken saati sordu.

"Birazdan gelecekler, gevşek gevşek yatma da kalk hadi. Zaten senin yüzünden eve de gitmedim. Annemlere ben ne diyeceğim ya? Telefonum nerede acaba benim?"

"Tamam, sakin ol. Ben gereken açıklamayı yaparım olmazsa sizinkilere."

"Ay gözünü seveyim sen kimseye bir şey söyleme. Koca ömrümde bir kere senden iyilik, yardım istedim de başıma gelmeyen kalmadı. Valla senden gelecek iyilik Allah'tan gelsin. Ellerimi açıp dua etmeyi tercih ederim."

MAHPERİ Where stories live. Discover now