Eylül ayı gelip öldürücü sıcaklar yerini daha normal havalara bıraktığında biz de Ömer'in bir üniversite arkadaşının –yılan ve sinsi olanlardan birinin değil- düğününe davet edildik. Tabi Ömer doğuma kadar emrime amade, gönüllü bir köle olduğundan düğüne gidebilmemiz için benden izin aldı. Zaten artık işe gitmek dışında bensiz sokağa adım bile atmıyor. Açıkçası bu bana yapışık hallerinden bazen bunalmıyorum desem yalan olur. Gerçi bir şikâyetim yok. Kocamı eve bağlama büyüsü yapmış gibi oldum. Kelebeğim sağ olsun. Bizi Ömer'in kızıl çıyan eski sevgilisiyle yeniden karşılaştıran o meşhur projenin sunumundan iki gün sonra düğün için normalde giydiğimden bir beden büyük dökümlü bir elbiseyle gece yarısı eve döndüğümüzde biraz keyifsiz hissettim. Düğünde görmek isteyeceğim ve istemeyeceğim herkes vardı. Sonuç olarak bir gerginlik yaşanmadı. Bize iyi gelmeyecek insanlarla konuşmadık, muhatap olmadık. Ömer zaten kötü niyetli sözde arkadaşlarını hayatından tamamen çıkarttı. Bebek telaşımız başlayınca çevremizi daralttık, daha evcimen insanlar olduk. Sedef'i de elbette kıskanmıyorum artık. Bir kere kıskanmam için onun rakibim olması gerekirdi. Fakat o hiçbir zaman benimle aynı kulvarda değildi. Ömer'in karısı da kelebeğimizin annesi de benim. Değiştirmeye gücümün yetmeyeceği geçmişi düşünüp bugünümüzü bize zehir etmek dünyanın en saçma şeyi. Üstelik iyi kötü bir şekilde bensiz olan kısımları da dahil, o geçmiş değil mi Ömer'i bugün âşık olduğum adama dönüştüren?
Beni keyifsizleştiren kısım artık kırk beden olmuş olmam. Ya hayatımın bir daha hiçbir döneminde otuz sekiz beden olamazsam? Artık ileride kelebeğime gelinlik fotoğraflarımı gösterip bak, incecikti anneciğinin beli gençliğinde derim. Hazır bunu demişken mahallenin en güzel kızı olduğumu da iddia edeyim bari. Tüm erkekler peşimde koştururdu, acayip havalı ve popülerdim, ne bileyim baban da az kapımda yatmadı diye doğaçlama devam ederim artık. Anayım ben bugüne bugün, olacak o kadar.
Kilolarımı bebeğimi besleme amacıyla almamış olma ihtimalim de biraz geriyor beni. Daha net açıklayacak olursam ben çok eğlenceli bir şey keşfettim. Yeni bir oyuncağım var anlayacağınız, adı da aşermek. Yaz ortası canım kestane çekebiliyor, Ömer'i gece yarısı açık fırından börek almaya yollayabiliyorum. Daha geçen gün gecenin on birinde canım aniden ev yapımı mantı çekti. Dışarıdan söylemesine de izin vermedim. Birlikte mutfağa girip önlüklerimizi takarak mantı yaptık. Sonuçta canım dışarıdan söylenen mantı değil ev yapımı olanından çekiverdi ben ne yapabilirim? Bu konuda ben tamamen masumum. Hiçbir günahım yok. Aşermemin tek sebebi hamile olmam. Ömer'i aklıma estiği gibi telefonla gün içinde arayıp benim canım çilek istiyor, böğürtlenle dut mu getirsen gelirken diye sipariş verebiliyorum kendisine.
Rüya ile evliliğe giriş dersleri kaldığı yerden devam ediyor. Eğer baba olmak için deliren bir kocanız varsa hamile kalın ve bu dokuz ayın her gününü en verimli şekilde değerlendirin. Adama deniz aşeriyorum deyip geçen hafta sonu kendimi tatile götürttüm. Galiba bin yıl da geçse ben bu tarz konularda değişmeyeceğim. Ömer'e naz yapıp istediğimi yaptırmayı, masum isteklerim doğrultusunda ona ufak tefek eziyetler etmeyi seviyorum. Ama sanmayın ki zalimce davranıyorum. Aksine her geçen gün biraz daha bağlanıyorum kocama da evime de. Ben onun merhametini, beni el üstünde tutuşunu, sabrını, gönlüm olsun diye istediklerime olur deyişini gördükçe kocama bir kere daha âşık oluyorum zaten. Karısını saymayan, sevmeyen, onu mutlu etmek bu kadar kolayken en ufak şeyi bile ondan maddi manevi esirgeyen o kadar adam varken aksi de mümkün değil. Ömer'i bugüne dek bir kere bile maddi isteklerle şımarıp zorlamadım. Kocamı gereksiz masrafa sokmak hiç aklımdan geçirmediğim bir şey oldu. Bunun yerine gecenin bir vakti kalkıp hadi birlikte mantı açalım dedim. Ne bileyim, birlikte dolaşmaya çıkıp bana kestane aradık. Birlikte yaptığımız şeyler listesine sürekli yeni maceralar ekliyoruz yani. Tamam, imkânlarımızı bildiğimden arada kendimi bir iki günlük tatillere de götürttüm. O kadarını bir zahmet yapayım artık.

YOU ARE READING
MAHPERİ
RomanceRüya kendi küçük dünyasında işleri yoluna koymaya çalışan sıradan bir genç kızdı aslında. Tek derdi başarısızlıklarla dolu öyküsüne yeni yenilgiler eklememeyi başarmaktı. Ancak bir gün onu her fırsatta fena halde yerin dibine sokmayı başaran ya da e...