33-Müebbet

5K 858 170
                                    


Sabahın dokuzunda çalan kapım beni hamurlu ellerimle Pelin'i karşılamak zorunda bıraktı. İçeriye soluk soluğa giren arkadaşım sanki cenaze evine taziyeye gelmiş gibi bana sıkıca sarıldı ve ben de onun beraberimde geleceğinin bilinciyle mutfağa döndüm.

"Sabahı zor ettim valla evde, sana gelmeden önce de dayımlara uğradım. Bu saatte Ömer'le sizi rahatsız etmek istemedim çünkü ama Ömer gece dayımlarda kalmış. Bir karış suratla oturuyor orada."

Poğaçalarımı şekillendirme işini bitirerek masanın yanındaki sandalyeye oturdum ve öğrendiğim haber doğrultusunda surat astım.

"İlla kavgalı olduğumuzu tüm dünya duyacak yani. Annesinin evine mi gitmiş gerçekten? Onlara da rezil olduk."

"En azından nerede olduğunu, geceyi kimde geçirdiğini biliyorsun. Sen mi kovdun evden?"

O ne demek öyle ya. Ömer'in geceyi nerede ya da kiminle geçireceğiyle ilgili zaten bir endişem yoktu benim. O kadar da uzun boylu değil yani. Tamam, ona çok kızgınım, kırgınım ama Ömer bize gerçekten öyle bir şey yapmaz.

"Ben kovdum tabi ki. Birbirimize girdik dün gece. Bir de üste çıkmaya çalıştı. Geçmişten vurdu resmen beni. Neymiş, ben onu sevmiyormuşum. Yahu sevmesem benim burada işim ne? Evleneli yedi ay olmuş. Biz bir sürü şey yaşamışız ben bunların hepsine onun yanında durup göğüs germişim. Adam beni onu desteklememekle suçluyor. Benim düğünümün üstünden yirmi dört saat geçmeden onun annesi kayboldu, babası kalp krizi geçirdi. Sonra ameliyat oldu. Biz kaç hafta hastanede kaldık. Ben bir gün of demeden Ömer'in annesine baktım. Ne emeğimi esirgedim ne de şikâyet ettim bu durumdan. Aylardır ne yaşadığımızı sen gördün Pelo. Yine olsa yine yaparım, bin kat fazlasını yaparım orası ayrı. Ömer benim kocam, ailesi de ailem artık. Fakat bir anlık öfkeyle hepsini silip attı ben ona deliriyorum."

Bana tekrardan sarıldı Pelin ve anlayışla başını sallayarak benim bıraktığım yerden konuşmaya devam etti.

"Canım benim biz biliyoruz zaten seni. Bu Ömer gerçekten şaşırmış kendisini. Bu kadar zaman sonra sevgini sorgulamak ne demek? İnsan sevmediği adamı böyle kıskanır mı?"

"Ona göre ben bencilim, şımarığım. Tek derdim oyuncağımın elimden alınması, Ömer de kocam değil oyuncağım zaten."

"Nereden çıktı yine bu sevgi şüphesi sizin aranızda? Bir yerden bir şey mi duydu bu?"

"Benden duysa bile inanmaması lazım. Ne demek kocamı sevmemek?"

"Buna gerçekten bir şeyler olmuş."

Poğaçaları fırına atıp kek için portakal kabuğu rendelemeye başladım ve Pelin'e hak vererek söylenmeye devam ettim.

"Andropoza girdi diyeceğim de onun için de daha çok genç."

"Sen niye seri üretime geçtin böyle? Pastane mi açıyorsun?"

"Stres atıyorum. Ya neye sinir oluyorum biliyor musun? Pişman değil, kendisini savunuyor bana."

"Hadi canım, özür dilemedi mi? Hatalıyım demedi mi sana?"

Sorulan soru üzerine portakalı daha da hırsla rendelemeye başladım.

"Diledi özür, ben bir hata yaptım, kabul ediyorum da dedi ama sonra kendisini savunmak için bir kamyon laf saydı. Hatasının büyüklüğünün farkında değil."

"Bana da tavır yaptı az önce karşı dairedeyken. Soğuk davrandı."

"Aman be Pelo, onun her zamanki soğukluğu o. Adam derin dondurucu. Benim tarafımı tutuyorsun diye küsmüştür sana Allah bilir."

MAHPERİ Where stories live. Discover now