Selam! Ben geldim, bu sıralar çok da dinlediğim ünlü sanatçımız Feride Hilal Akın'ın şarkılarını çok dinliyorum. Bir tanesi de bu;
Feride Hilal Akın - İntihaşk
İyi okumalar!
****
"Iy tipe bak." Gösterdiği yere baktığımda okulun garip garip kertenkelelerinden bir tane olanını görmüştüm. Okulun kızları tumblr olacağım diye kezban oluyorlar, bir çeki düzen yahu. Ebrar gülerken bir anda bakışları donduğu sıraa baktığı yere baktım.
Aman aman, küçücük bir Atlas'cık varmış.
Atlas, bizi gördüğü anda koşarak geldi ve kollarını iki yana açıp ikimize de sarıldı.
"Hop yavaş gel." dediğimde gülüp yeri çekildi.
"Anonim kanka sen ödevi yaptın mı ya? Ben dün yapamadım." Ebrar göz devirip onun yerine konuştu.
"Çünkü tüm gece bize gelip abim ile PlayStation oynadınız. Hem de Pes oynadınız." Atlas Ebrar'ın dediği şeyle bana bakıp masumca sırıttı.
"Ha Ebrar, " Ebrar gözlerini Atlas'a çevirdiğinde Atlas'ın diyeceği şeyle gidip gitmeyeceğimi düşünüyordum.
"Sen bana kırıldığınız söylemiştin dün, ne oldu?" Kaşlarımı yukarı kaldırıp oradan uzaklaştım. Sınıfa çıkıp yerime geçtim ve direkten derin bir nefes alıp başımı elime yasladım.
Sıraya hızla bastırılan el ile irkildim.
"Sen şu Cenk'den uzak dursana biraz ya." Duyduğum cırtlak ses ile yüzümü buruşturdum ve kafamı kaldırıp sesin sahibine baktım.
"Pardon da, Cenk'e karşı ne yakınlığımı gördün?" Alayla gülüp korkutucu olduğunu sandığı korkutucu olmayan bakışlarını bana yolladı.
"Kızım sen kendini birşey mi sanıyorsun ya? Geçen Cenk'in yanındaki kızı kovmalar falan, ne ayaksın kızım sen?"
Iy yılan avı.
"Kötü yol onlar. Cenk'i şimdiden iyi bir yola yönlendirmek istedim."
"İyi yol sana çıkan yol mu?"
"Hayır, sizin gibi yılanların olmadığı bir yol. Ha bu arada, Cenk'in kalbi dolu. Sırlarını paylaşır da benimle." Kız tereddütlü olan bakışlarını bana gönderdiğinde göz devirip ayağa kalktım. Omzuna elimi koyup sıradan çantamı omzuma takarken konuştum.
"Dersin artık hocaya, 'Cenk'in yanına gitti' diye. Hadi inşallah bir daha karşıma çıkmazsın." Deyip omzuna hafifçe iki kere vurdum ve hızla sınıftan çıktım. Bahçeye inip kararımı değiştirip kantine gittim.
Ne alacaktım ben ya?
Hah! Tost ve çay. Veya ayran.
Ebru'nun kantine girdiğini gördüğümde güldüm ve konuştum.
"Ebru, derse girmeyecek misin?"
"Yok ya, kavga ettim kızın biriyle."
"Ne tesadüf, ben de." Gülüp masanın buraya sandalye çekip oturdu.
"Acıkmışım he."
"Ben hep acım." dedikten sonra tostumdan bir ısırık aldım.
Canınız çekmesin bebeklerim.
****
Yav başlayacağım matematiğine de, dersine de, gidiyorum ben. Oflayıp arkama yaslandım.
