BİRAZ DA YALNIZ (Tamamlandı)

ÇILGINLIK 😵😵😵

Tam da o sinsi bakışlarından beklediğim gibi.Dilo bizi gece kulübüne götürmeyi planlıyordu.Herkes ailesine gece evde olamayacaklarını mesaj attı.Ben ailemden ayrı şehirde olduğum için haber vermeme gerek yoktu.Bunu yanlış anlamayın sadece böyle bir şey çok gereksiz olurdu.Hem bilmelerine gerek yok,hem de onlar ne derse desin Dilo beni o kulübe götürecekti.Bunu bildiğimden smslerimi harcamak istemedim.

Sonra ise Dilo o meşhur bakışını üstümüze dikip "Hadi gece için alışverişe!" dedi ve o önde,biz de arkasından -tabiki yakına yakına- ilerledik ve Yalço'nun arabasına bindik.

Dilo gecelerin kızı,Sino ve Yalço tövbeli eski ayyaşlar ve ben bulunduğu ortama hemen adapte olan bir bukalemun olarak arabadaydık.

Yalço arabayı park etti.Ve işte alışveriş maceramız başlıyordu.

Alışverişe yeni başlamıştık ki Dilo'ya uzun kollu bir abiye gösterdim.Saçmalama bakışı atıp salına salına yürüyüşüne devam etti.Çocuklar(Sino'yla Yalço yani.Daha evlenmedim ben :) ellerini yana açmış isyan ederken ben abiyeye el sallayıp "Fazla teseddürisin gülüm! " dedikten sonra arkalarına takıldım.

Biz dalgın dalgın ilerlerken Dilo'nun yokluğunu farkettik.

HAYIIIRR!!!Kankimi, Dilo'mu, her haliyle sevdiğim sürtüğü kaçırmışlardı.O kadar da dedim kıvıra kıvıra yürüme diye.

Bir hışımla arkamızı döndüğümüzde az önceki içten haykırışlarımın nasıl yersiz ve gereksiz olduğunu anladım.

İşte Dilo ordaydı.Gözü vitrine takılmışa benziyordu.Çok merak ettim onu hipnotize eden şeyi ve vitrine baktım.İşte şimdi gerçekten HAYIIIRR!!! Dilo bastığın toprağı akşam yemeği tavuğa iyi gider diye iyotlu tuz niyetine yiyeyim lütfen o şeyi alma!

Yalço "Oha!Mankeni giydirmeyi unutmuşlar!" diye böğürürken şok etkisiyle ağzımı kapattım.Malum ağzıma kaçan bir sinek hayatıma mal olabilir.

"Onu giymeyi düşünmüyorsun değil mi?" diye soran Sino'ya yanıt olarak Dilo tek kaşını kaldırıp -evet Dilo tek kaşını kaldırabiliyor.(ve yapamadığım her şeyi)- "Neden olmasın?" dedi ve mağazaya fırladı.
Mecbur biz de arkasından fırladık.

Biz gidene kadar olan olmuştu.

Defalarca dil döktük ama nafile.Bizim kız kafaya koymuştu.Poşetini aldı ve bir zafer kazanmışçasına "Hadi gidelim" dedi.

Bu kız mal olduğu kadar çok da özgüvenliydi.Poposunu dışarı fırlayacakmış gibi gösteren, dizinin neredeyse birbuçuk karış üzerinde olan, üstelik straplez, deri ve dapdar olan, dünyanın parasını verdiği, tasarımı çöpçüyü bile kusturacak derecede olan -tasarımcının elbiseyi dikerken aklı neredeydi acaba- bu elbiseyi ona giydireceğimi mi sanıyordu.

Mağazadan çıktıktan sonra Yalço "Kızım başımızı belaya mı sokmak istiyorsun!" derken gerçekten çok sinirliydi.Safkan(homozigot) yeşil gözleri kocaman olmuş, boyu gibi uzun parmaklarıyla sarı saçlarını
karıştırırken sinirden çatlıyordu adeta.

Sino'nun durumu da Yalço'nun kinden pek farklı sayılmazdı.Kahverengi gözleri sinirden kısılmış , dişlerini sıkmasından dolayı dudağı yüzünü terk etmişti.Gözleri gibi kahverengi saçları da 'kırmızıyı görüp deliren boğa' konseptini tamamlamıştı.

Bana gelince...Omuzlarıma dökülen kumral saçlarımı geriye atmış, kızından cevap bekleyen hanım anneler misali ellerim belime gitmiş ve havada olan iki kaşım Allah bilir nereleri gezip yorgunluktan aşağı inmişlerdi.

'İşte' dedim içimden 'Şimdi başlıyoruz...ROCKY BOX MAÇINA HEPİNİZ HOŞ GELDİNİZ.' Biraz abartıyo olabilirim ama az sonra o elbise -elbise demeye bin şahit ister.Ben bu şeyin tasarımcısının kullandığı her malzemeyi tek tek... Neyse bunları sonra konuşuruz.-dünyaya veda edecek ve (özellikle geceleri) karakola düşen insan sayısında azalma meydana gelecek -kinayeyi anlayan anladı-.

Allah yardımcım olsun.

Ellerim Usain Bolt misali maraton koşuyordum sanki.Ağzım filmlerdeki yavaşlatılmış sahneleri andırıyor ve "La la lalalalala!!!" nidalarıyla Dilo'nun elindeki poşete doğru hücuma geçtim... "Onu senden kurtarıcam Dillooo!!!"...

Ve sonunda o elbisemsi şey çöple buluştu.Ben rahatlamış hissediyorken üzerime doğru kırmızı görmüş Boğa Dilo geliyordu.Sonra ben de yerle buluştum...

Gerisi black ... 😇 🎿😈 🚾 👏 🌋 😴😴😴😴