15.Bölüm: LANETLİ KALE

41.9K 3K 1.8K
                                    

The Dø - Dust It Off


Delta Rae - I Will Never Die

15. Bölüm: LANETLİ KALE

Burnumda tüm zihnimi mest eden bir koku vardı. Vücudum sanki bulutların üstündeydi, üstümde sıcak bir ağırlık vardı. Boynumu okşayan, sıcak bir nefes vardı. Gözlerimi açtım, Karmen kollarım arasındaydı, üzerinde tişörtüm vardı ve huzurla göğsümde uyuyordu. Çıplak bacağı, bacağımın üstündeydi, koluyla bedenimi sıkıca sarmıştı.

Zorlukla, istemeye istemeye kalkmak için hamle yaptım. Birden kafasını kaldırıp bana baktı, gözleri açıktı. Uyanıktı ve bana sarılmaya devam mı etmişti?

"Günaydın," dedi kısık sesiyle.

"Günaydın. Ne zaman uyandın?" Yavaşça çekildi üstümden.

"Çok olmadı," dedi oturur pozisyona geçerek. Eli alnına gitti, kaşlarını çattı. "Başım ağrıyor!"

"Alışık olmayan bünyeyle kırmızı şarap, üç şişe bira içersen ağrır tabii." Dayanamaz gibi gözlerini yumdu. Hızla yerimden doğruldum, sırtımı yatak başlığına yasladım.

"Alnına masaj yapmamı ister misin?" Gözlerini açtı, kirpiklerini kırpıştırdı.

"Geçer mi o zaman?"

"Azalır diye umuyorum." Bana doğru yaklaştı, başını bacaklarım üstüne koydu. Alnına parmaklarımı değdirmemle tekrar gözlerini yumdu.

"Birazdan kahvaltı yaparız, sonra ağrı kesici içersin. Hiç ağrın kalmaz." Yumuşak hareketlerle alnına masaj yaparken kapalı dudaklarının arasından memnuniyet dolu bir mırıltı çıktı. Gülümseyerek parmaklarım ardındaki tenini hissettim.

"Bu çok rahatlatıcı," dedi mest olmuş gibi. "Sanırım başım ağrımasa bile sürekli isterim." Gözlerini açtı, kızılları mavilerime karıştı. "Teşekkür ederim."

"Sorun değil, sen de bana yaparsın ödeşiriz." Gülümser gibi oldu.

"Her şey için. Beni bir genç gibi hissettirdiğin için, babamın yapmadığını yaparak yanımda olduğun için teşekkür ederim." Sözleri hoşuma gitmiyordu, çünkü o bu sözleri söylerken acı çekiyordu ve ben onun acı çekmesini istemiyordum.

"Hafifledi mi baş ağrın?"

"Hafifledi." Ellerimi hareket ettirmeyi istemeyerek bıraktım. Bacaklarımın üstünde doğrulup, dalgalı saçlarını geriye attı. Bordo tişörtümün ortaya çıkardığı kızıl gözleriyle, kusursuz bacaklarıyla, kapkara saçlarıyla izlenesi duruyordu. Düşüncelerimden utanarak bakışlarımı kaçırdım ondan.

"Bugün ne yapacağız?" dedi merakla.

"Eğleneceğiz." Tek kaşı havalandı, ardından yüzünde bu tabloyu daha da mükemmelleştiren bir gülümseme yer aldı.


Geçen onu getirdiğim yere benzeyen bir kafeye getirmiştim yine ama bu sefer boğaz kenarında değil de tüm şehri önümüze seren bir tepedeydik. Kahvaltısını ve manzarasını sevmişti yine. Sigara böreklerine özellikle ilgi göstermişti. Kafe fazla dolu değildi, bu yüzden rahattı.

"Sandviçten gına gelmişti artık," dedi bilmiş bir tavırla.

"Yanmış ve kabuklu omletinizden daha iyiydi bence küçük hanım." Yeni hatırlamış gibi yüzünü buruşturdu.

"Onu saymıyorum, Haris dikkatimi dağıtıyordu. Sana kahvaltı hazırlamamdan hoşlanmamıştı." Neden her konuşmamızda illa şu Haris'in adı geçmek zorundaydı ki? Hâlbuki ben onun hastam olduğunu unutmuştum bugün, o sadece Karmen'di. Karmen'in de böyle bir unutkanlığa ihtiyacı vardı.

KALINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin