×31×

223 24 9
                                    

Bölüm Şarkısı;Florence+The Machine - Which Witch

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Bölüm Şarkısı;
Florence+The Machine - Which Witch

×

Soğuğu iliklerine kadar hissediyordu Mary. Etrafındaki karanlık perde kalktığında sisli bir ormanın içinde olduğunu gördü. Neresiydi burası?

"Mary?"

Anne, diye düşündü. "Anne?" diye bağırdı ama sesi çıkmıyordu. Daha yüksek sesle bağırmayı denedi ama ne kadar çabalarsa çabalasın içinden kaynayarak gelen harfler ağzından bir fısıltı gibi çıkıyordu.

"Mary, nerdesin?"

Buradayım, demek istedi, fakat yine yapamadı. Sesin geldiği yöne bakmak için arkasını döndü ve metrelerce uzağında kocaman bir yangının hızla etrafa yayıldığını gördü. Korkuyla gözlerini açtı ve yangından kaçmak için hareket etmeye çalıştı. Onu da yapamıyordu. Başını indirip yere baktığında ayaklarının bileklerine kadar battığını gördü. Sanki toprak onu içine çekiyordu. Ayaklarını elleri ile kurtarmaya çalıştı bu defa da. Dizlerinden tutup kendini itmeliydi. Tam o sırada annesinin sesinin geldiği yerden tiz bir çığlık yükseldi. Mary kalbinin göğsünden fırlayacak kadar hızlı attığını hissedebiliyordu.

Çırpındı, çabaladı ve canı acısa bile vazgeçmedi. En sonunda ayaklarını kuru ve sert topraktan çıkardığında yaklaşmakta olan yangının sıcaklığını teninde hissediyordu. Dengesini kaybedip sırt üstü düştüğü zaman anca görebildi; ayak bilekleri kanıyordu. Sanki toprağın içindeki kökler derisini yarıp vücuduna girmeye çalışıyor gibi derin yaralar açmıştı. Dehşetle ayak bileklerine bakıyordu ki, bir çığlık daha duydu. Bu seferki tiz değil tok bir çığlıktı. Ani sesten dolayı kendine geldiğinde yangının etrafındaki uzun ve ince ağaçlara sıçradığını gördü. Kaçmalıydı, hem de hemen!

Ayağa kalktı ve canı acısa da durmadan ve arkasına bakmadan kaçmaya başladı. Ağaçların kuru dallarına takılan elbisesi yırtık pırtık olmuştu ve sürekli takılıp yere düşmekten dolayı üzeri, elleri ve yüzü kir pas içindeydi. Nefes nefese kalmıştı. Arkasına dönüp koşmaya devam ederken baktı. Yangın uzakta kalmıştı. Mary önündeki sık ağaçlardan dolayı yangını göremiyordu fakat karanlık gökyüzüne yayılan kızıl ve siyah duman yangının hâlâ yaklaşmakta olduğunu gösteriyordu.

Ciğerlerindeki bütün hava boşalana kadar koştu. Ama artık ayakları ve ciğerleri pes etmişti. Dayanamadı ve yere attı kendini. Nefesini düzenlemeye çalışırken bir yandan da kanamakta olan bileklerine dokundu. O kadar sivri bir acı hissetti ki, acıyla inledi ve dudaklarını sıktı. Sadece birkaç dakika kalabildi oturduğu yerde. Sıcaklığı hissedince kalkıp koşmaya devam etti.

Tam o sırada ayağı, alıştığı sert ve kuru topraktan daha yumuşak ve nemli bir zemine battı. Şaşkınlıkla yere baktığında çamurlaşmaya başlayan sulu toprağı fark etti. Çamurumsu toprak önündeki yolun neredeyse her yerini kaplamıştı. Ama ormanın bu tarafında tuhaf bir şey vardı. Havası daha ılık, ağaçları daha kalın ve iriydi. Arkada kalan ağaçlar gibi kuru ve çatlak değildi, buradaki ağaçların yüzleri yosun tutmuştu.

Şeytanın BahçesiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora