24 | Her şey

8.2K 692 378
                                    

Feridun Düzağaç- Alev Alev dinleyerek okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.

İşte geldik🧡








•••

Hala birbirleriyle sarmaş dolaş bir şekilde, yavaş yavaş durduklarında, ağır ve zorlukla aldıkları nefesler odayı dolduruyor, onları sadece hala gürleyerek yanan şöminenin ışığı aydınlatıyordu. Jimin'in kelimeleri etraflarında çınlarken Jungkook yavaşça gözlerini açtı.

Jimin bir heykel gibi hala onun kucağındaydı. Kollarını onun boynuna dolamıştı ve başı göğsünün üzerindeydi. Jungkook'un zihni dakikada bin kilometre hızla çalışıyordu ve onun kalbinin kendininkiyle eş zamanlı attığından çok emindi.

Hafifçe başparmağını kaldırdı ve onun sırtının altındaki nefis gamzelere dokundu, derin bir nefes aldı. "Şefta..."

"Şşş," diye onun sözünü kesti Jimin kısık, gergin bir sesle. Jungkook onun kendi başının yanında başını iki yana salladığını hissedebiliyordu. "Sus... Bir şey söyleme." Jungkook ona bakabilmek için başını hareket ettirmeye çalıştı ama Jimin onu hızla tuttu. "Hareket etme lütfen."

Jungkook kafası karışmış, Jimin'in sıcaklığıyla sarmalanmış bir şekilde onu aynı pozisyonda tutmaya devam etti. Jimin sessiz ve hareketsiz kalmaya devam ettiğinde Jungkook rahatsızlıkla nefes verdi. Lanet olsun, neden bu kadar sessizdi? Kendisine o kelimeleri söylediği için pişman mı olmuştu? Belki de sadece yaşadıkları harika seksten kaynaklanan basit, dürtüsel bir şeydi.

Belki de bunu kast etmemişti.

Şaşırtıcı bir şekilde, bu düşünce sonrasında Jungkook'un kalbi durmanın kıyısına geldi.

"Jimin," mırıldandı. "Lütfen."

"Özür dilerim." Jimin'in sesi tedirgindi.

Jungkook zorlukla yutkundu. Jimin'in burnunu çektiğini duyunca ona bakmak için başını çevirdi ama Şeftali inatçıydı.

"Jimin." dedi Jungkook uyaran bir tonla.

"Yapamam."

"Neden?"

"Çünkü ben- yapamam. Bunu yapmamam-"

Sesini duyan Jungkook ellerini kavradı ve bedenini yanında tuttu, bir elini yanağına koydu. Gözleri merakla yüzünü taradı. Jungkook onun ağladığını ve acı içinde olduğunu görünce içine devasa bir rahatsızlık hissi oturdu.

Islak, turuncu saçlarını okşadıktan sonra onları yüzünden çekti. "Yapmaman gereken şey neydi?"

Eğer ki bu bir dil sürçmesiyse Jungkook bunu dile getirmesini istiyordu. Mazoşistlik gibi gelebilirdi ama Şeftali o iki kelimeyi içtenlikle söylemediyse bunu bilmek zorundaydı. Ona inanmayı çok istiyordu ama aklında bundan şüphe duymasına neden olan çok şey vardı.

"Bunu söylememeliydim."

Jungkook olduğu yere sinip Jimin'in göz yaşlarını silişini izledi. Kolları hüsranla iki yanına düşmüştü, içindeki seks sonrası sıcaklık gitmişti.

"Sorun değil." dedi boğuk bir sesle. "Olur öyle."

Dediğinin doğruluğundan emin değildi ama Şeftali'nin iyi hissetmesini istiyordu.

"Ne olur?" Jimin yavaşça avucunu Jungkook'un göğsüne koydu, parmak uçları el yazısı dövmenin üzerinde gezindi.

Jungkook şöminede titreyen ateşi izlerken cevapladı. "İnsanların bu tarz şeyleri söylediğinden eminim. Yani kendilerini ana kaptırdıkları için." Jimin kollarında gerilmişti, ortama sessizlik hakim oldu. Dışarıyı gürültüye boğan yıldırımın içeriye sadece ışığı ulaştı, oda aydınlandı.

Wanna Be Your Man • Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin