'4'

332 60 7
                                    

Jeon Jungkook, elindeki eşyaların bir kısmını yere gelişigüzel koyduktan sonra heyecanla çok özlediği sırdaşına koştu. Yüzü pek güzel, esrarlı bir gülümsemeyle parıldıyordu. Uzun saçları omuzlarında dalgalanıyor, beyaz gömleğinin üzerinde göğsünü ve üst bedenini sımsıkı saran kahverengi deri üst ince ama yapılı şeklini ortaya çıkarıyordu. Kafasındaki şapkayı çıkardı, uzun parmakları şapkanın üzerinde dolaşmış, daha sonra heykelin kafasına gitmişti. Kahverengi şapkayı taştan başın üzerine yerleştirdiğinde gülümsemesi daha da büyüdü.

"Yemin ederim ki, en çok sende güzel duruyor sevgili dostum. Utanarak söylüyorum ki bu altın işlemeli şapkam nice kadınların, nice erkeklerin çirkin kafa derilerini tanıdı ama kimsede bu denli zarif durmamıştı. En güzeli sensin, en niceleri sen!"

Pantolonunun cebine uzandı. Cebinden parıltılı birkaç şey çıkarmıştı. İlki zarif, işlemeli mavi taşları olan bir kolye idi. Heykelin arkasına geçerek boynuna uzandı, kolyeyi güzelce taktı. Taştan gerdanda pek bir zarif durmuş; bembeyaz vücuda adeta renk katmıştı. Sonra yere eğildi ve pek de makul bir fiyata aldığı söylenemeyen altın renginde işlemeleri olan ince tülü kavradı. İpeksi dokusu ancak sevgili dostuna yakışırdı zaten.

Tülü dikkatlice heykelin ince beline kıvrımlı kalçalarından sarkacak biçimde bağladı. Yaptığından gurur duyar bir biçimde geriye çekildiğinde dudaklarından bir ıslık kaçtı.

"Çok güzel." diye söylendi. "Çok güzelsin, en güzelisin. Bak, nasıl da yakıştı, nasıl da renk geldi bedenine!"

Tekrar sevgili dostunun ince elini kavradı, her zamanki gibi küçük bir buse kondurdu. Bu kudretli, yüceler yücesi mahluk onundu, bir dost gibi, hatta bir dosttan da öte. En güzel sevgilisini düşündü Jungkook. Ondan kat kat güzel, kat kat yüceydi bu taştan beden! Tek dinleyeni, tek sırdaşı ve sonsuza dek hayat dostu... Şefkatle bakan altın gözleri, dudakları, güller açan elmacık kemikleri...Dünyanın sahibi işte burada, tam karşısındaydı.

"Kim Taehyung." dedi fısıltıyla. En sevdiği iki kitap karakterinin ismini ve soyismini birleştirmişti.
"İsmini koymama müsade edersen sana böyle seslenmek isterim güzel dostum. Umarım bana darılmazsın."
Son kez taptığı elleri öptü, sonra geriye çekildi. Bu şanlı törene şahit olan Afrodit heykelin yeni ismini melodiyle söyleyerek kanatlarını çırptı, göğe yükseldi uluyarak.

The Sculpture 'taekook'Onde as histórias ganham vida. Descobre agora