Her insanın önceden çizilmiş, belirli bir kaderi vardır.
Park Jimin'in kaderi anne ve babasını kaybetmek, bir üvey baba tarafından yıllarca işkence görmek ve aşık olmaktı. Hoseok ve Yoongi'yi bulmak, zaman tanrısı olmak, çoğu gerçekliği değiştirip, evrende alternatif gerçeklikler yaratmak. Hayatı çeşitli olaylarla ve onları yönlendiren kaderiyle süslenmişti. Başına gelen her olay, yeni bir olaya gebeydi. Her olayda, kaderi şekilleniyor ve birçok farklı duyguyu tadarken gençliğini kendisine sahte kaderler yaratmakla harcıyordu.
Jeon Jungkook'un ise çok daha kısa ve basit bir kaderi vardı; ölmek.
Jimin, kabullenemediği bu kaderle savaştıkça güçlenmişti. Tabii, o güçlendikçe karşısındaki koca canavar da beslenmeye başlamıştı. Onda yeterince korku göremeyince, sevgilisinin zeytin gözlerine saldırmıştı acımasızca. Onun başına üşüşen tüm ölümleri lanetlemişti Jimin. Küvette kanlar içinde bulduğunda kurtarmıştı, çatıdan atlamasına engel olmuştu. Onu bıçaklayan bir grup serseriden kurtarmış, önüne çıkan araba yüzünden öldüğü kaderi de yok etmişti. Kasırgayı getiren ölümü, Dongyul tarafından bıçaklanışı ise doruk noktasıydı onun için.
"Şimdiye kadar gözlerimin önünde beş defa öldün." Mırıldandı kendi kendine. Jungkook, sanki duymuş gibi uykusunda rastgele bir şeyler sayıkladığında gülümsemişti, zorlu tebessümünün kenarlarından gözyaşları süzülüyordu.
"Altıncısına izin vermeyeceğim."
Saçlarını okşayıp, alnını öptü hafifçe. Karavan ara ara sallanıyordu, kasırganın çok yaklaştığını ve yakında bu karavanın da diğer her şey gibi yerle bir olacağını tahmin edebiliyordu. Tahmin ediyordu etmesine fakat, yapabilecek hiçbir şeyi yoktu. Arkadaşlarının ölüm korkusunu gözlerinde görüyor, buna sebep olduğu için kendisinden nefret ediyordu sadece. Boğazındaki yumru nefeslerini tıkıyordu, güçsüzce soluklanmaya çalıştı.
"Aptalım ben..."
Aptallık... Şu an onun oluşturduğu koca kasırga bir aptallık sonucu muydu sahiden? Her şey bu kadar basit olamazdı, hayır, Park Jimin sadece aşıktı. Oysa masallardaki aşıklar böyle değildi hiç. Seviyorlar, mutlu oluyorlardı. Masal kahramanı olabilmek için fazla acımasızdı onun sevgisi. Yaşadığı şehir yok olurken ve insanlar ölürken acıyla bağırarak, o tüm bunların sebebini bilerek izliyordu her şeyden habersiz insanların ölümlerini. Dışarısı kan kokuyordu, ciğerlerine dolan hiçbir koku daha önce bu kadar canını yakmamıştı Jimin'in. Her şeyi mahvetmişti.
Saatlerdir yattığı yerden zorlukla doğrulmaya çalıştı. Bunca zaman yapabildikleri tek şey talan olmuş marketlerden erzak toplayıp yarım yamalak beslenmek ve karavanı mümkün olduğunca korumak olmuştu. İşin sonuna gelmişlerdi, daha fazla bu hurda aracı korumaları mümkün değildi. Şimdiden tahtalarla kapatılmış birkaç delik yerden hava sızmaya başlamıştı ve üşüyorlardı. Jungkook'un ona verdiği ekstra yorgan parçasını, üzerinde sadece ince bir hastane önlüğü olmasaydı bunu kesinlikle kabul etmezdi, aldı ve ranzanın üst katında adeta titreyerek yatan Yoongi'nin üstüne örttü. Ekstra bir şeyler aradı daha sonra. Gözleri Jungkook'u buldu, tir tir titriyordu. Telaşla ona doğru eğilip elinin tersini alnına bastırdı.
"Tanrım..."
Jungkook yanıyordu. Fena halde ateşi vardı ve rengi solmuştu.
Telaşla dudaklarını dişledi ve etrafta onun üzerine örtebilecek bir şey aradı. Masanın altında ince, kırmızı bir yorgan görür görmez almış ve üstüne örtmüştü. Fazla sıcaklamaması için boyun kısmını açıkta bıraktı. Daha önce hiç hasta birine bakmamıştı, kendisi hasta olduğunda da doğru düzgün bakmayı beceremiyordu. Bu yüzden aklı karışmış, eli ayağı birbirine girmişti şimdi. Aklında kalan klasik teknikleri düşündü. Alnına bez koyacak veya çorba içirecek imkanı yoktu. Yapabileceği tek şey yakınlarındaki yağmalanmış eczaneye gidip kalan ilaçları almaktı fakat şiddetli kasırga buna izin verir miydi, bilmiyordu. Belki de bu karavandan çıkarak hayatını tehlikeye atmış olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
God Of Time | Jikook
FanfictionYalnızlıkla sınandığın her anında, Sana sunulan kanatları hatırla sevgilim Susturma içindeki ahenkle çalan şarkılarını Senin için cehennemi getireceğim 300518 260119 »Life Is Strange adlı oyundan esinlenilmiştir. »Kapak için @lucidpeach'e teşekkürle...