Kurtarılmamın ardından tam olarak 11 gün geçmişti. Beni kurtardıkları günün gecesi babam gelmişti ve onunla sarılarak uyumuştuk. Beni gördüğünde ağlamaya başlamıştı.
Tam olarak 11 gündür babam sürekli yanıma gelip değişik şeyler yedirmeye çalışıyordu. Şimdi de muzun üstüne bal ve tahin pekmez dökmüş ağzıma sokmaya çalışıyordu.
"Baba tadı çok güzel gerçekten ama yeter. Lütfen, çok şiştim." Oflayarak son parçayı ağzına attı. "Yemezsen yeme." Güldüm.
Artık morluklarım geçmeye başlamıştı. Ağrılarım da büyük ölçüde azalmıştı.
Babam biraz daha benimle uğraşıp işine gitti. Ben de banyoya girip güzel bir duş aldım. Yıkanmadan durabileceğimi sanmıyorum.
Dolabımın önüne geçip giysilerime baktım. Artık yazlıkları kaldırma vakti gelmişti. Hava gitgide soğuyordu.
İç çamaşırlarımı alıp giydim. Siyah eşofman altımı ve beyaz bluzumu giyip gri bir hırka geçirdim üstüme. Saçlarımı kurutup yukarıdan topladım.
Anneannem kahvaltıyı hazırlamıştı çoktan. Hemen mutfağa girip anneannem ve dedemi öptüm.
"Günaydın herkese." İkisi de günaydın dedi. Anneannem sinirle:
"Şu baban bir gün elimde kalacak. Her gün geliyor kahvaltı yapmadan gidiyor." dediğinde güldüm.
"Anneanne işi var adamın." Kahvaltımızı güzelce yaptık. Zil sesi duyduğumda kapıya baktım. Cihat abi Buğrayı getirmişti.
"Abla !" Dizlerimin üstüne çöküp sarıldım. "Yakışıklım." Güldü. Yine Cihat abi getirmişti.
Barana gelirsek. Kurtardığı günden beri gelmiyordu yanıma. O gece olan şeyden sonra bir kere aramamış, sormamıştı. Buğrayı bile bize Cihat abi bırakıyordu. Onu sorduğumda ise 'Bunu söyleyemem.' cevabını alıyordum.
En azından arayabilirdi değil mi ? "Hadi içeri geç Buğra ben geliyorum." Buğra koşarak içeri geçti.
"Cihat abi, Barandan haber var mı ?" Cihat abi yüzüme üzgün bir ifadeyle baktı. "Açelya söyledim değil mi sana. Bunu söyleyemem."
Sinirlenmeye başlıyordum. "Madem söyleyemiyorsun Cihat abi. O patronuna söyle bundan sonra hiç gelmesin. Artık sen bırak Buğrayı bana. İyi günler." Derin derin soluk alıyordum.
"Açelya... Neyse iyi günler." Kapıyı kapattım. Neden yapıyordu bunu ? Neden gelmiyordu. O gece için pişman olmaya başlamıştım bile.
Buğra içerden korkuyla yüzüme bakıyordu. Başımı öne eğip bir nefes verdim ve Buğra'nın yanına gittim. Kucağıma aldım.
"Bağırdığım için özür dilerim." Kollarını boynuma sardı. "Sen bağırınca çok korkuyorum." Yanağını öptüm. Bu ara kim sesini yükseltse korkuyordu." Özür dilerim hayatım."
Uzun süre oyun oynamıştık. Canımız sıkıldığını için de dışarı çıktık. Evin yakınlarında bir parka gittik. Buğra salıncakta sallanıyordu. Ben de oturmuş onu izliyordum.
Telefon zil sesimi duyduğum an telefona baktım. Sarah arıyordu.
"Efendim Sarah ?"
"Açel. Nerdesin ?"
"Parkta. Buğra sıkıldı da." Kıkırdadı.
"Bak sana ne diyeceğim. Talha işi için 4 gün şehir dışında olacak. İkimiz bi tatil mi yapsak ?" Düşünmeden kabul ettim.
"Olur olur sıkıntı değil. Buğra da gelse olur mu ? Tabii abisini özlemezse." Sarah onayladı.
"O zaman yarın hazır ol. Yarın Ağvaya gidiyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Patron
RomanceBir insanı tanımak uzun yıllar alır. Yanlış tanıdığını anlamak ise bir kaç saniye. Açelya canından çok sevdiği çocuğa zevkle bakıcılık yapıyordu taki patronunun eli kanlı bir mafya olduğunu öğrenene kadar. Açelya eskisi gibi rahat olabilecek mi...