[falling action]

1K 112 116
                                    

18 Mart Pazar Sabahı

Evde dış kapının sesi duyulduğunda, herkesten önce davranan Jay koşarak merdivenleri indi. Umduğu gibi karşısına oğlu çıktığında, korku dolu nefeslerini verdi ve tanrıya şükranları sundu. Oğluna sıkıca sarıldı. "Zayn'e de ulaşamadım. Çok korktum Louis." Annesinin sözlerini kesen şey, omzunda Louis'in ağlayışını hissetmesi olmuştu.

Duş alıp odasına kapanmadan önce annesinden bir süreliğine kendisine gelmesi için izin istemişti. Hatta Zayn'in yanına böyle gidemeyeceğini, onun kendisi için endişeleneceğini de söylemişti. Jay ise buna müsaade ettikten sonra oğlunun eve geldiğini haber verip kayıp ihbarını sonlandırmak için kasaba polisini aynı gün içerisinde beşinciye aramıştı.

Louis hapların etkisinin bu kadar ağır olduğunu bilmiyordu. Pişman olunacak bir şey yapmamıştı fakat aldığı o küçük renkli haplar bir düşünceyi bile beş misline çıkartıyordu. Ufak bir tereddüt Louis için saatlerce koca bir pişmanlık olmuştu. Hapların etkisi geçmeden, hala yattığı yatağın üzerinde, kollarının arasına aldığı pikeye sarılırken o genç adama aşık olursa ne yapacağından endişe duyarak neredeyse hıçkıra hıçkıra ağlamıştı. Sonuçta onda ne bir numarası vardı ne de bir adresi. Üstelik seks yaptıklarının sabahında, Louis bir tabiat parkında tek başına uyanmıştı. Onu orada yalnız bırakıp gitmek bu kadar kolay mıydı yani?

Uyandığında neredeyse akşam olmak üzereydi. Annesi Zayn'e onun eve geldiğini haber etmeyi unutmamıştı neyse ki. Böylece Louis'in düşünmek zorunda olduğu bir şey eksilmişti.

Eve dönerken Zayn'e bu yaşadıklarını anlatmamaya kendini söz vermişti.

Ama eve gittiğinde, kendine verdiği bu sözü tutmak imkansızdı.

"Sana inanamıyorum!" Zayn'in ona verdiği ilk tepki buydu. "Belki de aids kaptın!"

Louis, oturduğu yamalı koltuğunda elleriyle oynarken gergince Zayn'e bakıyordu. "İçime boş-boşalmadı." Söylediği şeye kendisi de şaşırıp yutkundu. Bu kadar açık sözlü olmamalıydı. Zayn ortada duran sandalyelerin birine otururken büyük bir şaşkınlıkla onu seyrediyordu.

"Louis. Aids tam olarak öyle kapılmıyor."  Başını yere doğru eğdikten sonra ellerini izlemeye başladı ve iç çekti. "Becermeden becerilen oldun. Nasıl bir his?"

Louis gözlerini devirdi. Ev arkadaşına sinirlenmemek için zorlanıyordu. "Bana ebeveynlik taslaman için anlatmadım! Ondan çok hoşlanıyorum ve bana bok gibi davrandı beni orada bırakıp giderek! Sadece bu durumdan dolayı üzgün olduğumu söylüyorum! Adam hayalet gibi. Benden başka onu gören yok sanki. Kayıplara karışıyor."

"Ne hayaleti Louis? Adam sapık işte. Pedofili." Odasına gitmeden önce sinirle kalktı Louis. Zayn, kollarını birleştirip öfledi. "Louis! Gel şuraya."

"Ona pedofili diyene kadar ve beni suçlayana kadar kendine bak! 17 yaşındasın kokain bağımlısısın ve yemediğin boklar yok Zayn! Beni hoşlandığım insanla yattığım için yargılayacak son insansın."

Zayn, bu cümlelerin ardından bir de kendisine sertçe çarpılan kapının sesini duymuştu.

Birkaç saat sonra Zayn odasına girmek için kapıyı çaldığında, Louis'in uyumadığına gayet emindi. Cevap alamadığında birkaç kez daha çaldı.

"Ne var Zayn? Yine bana büyüklük taslayacaksan defolup git şimdiden."

Onayı aldığında, Zayn içeri girdi. "Üstüne biraz fazla gelmiş olabilirim."

Louis yatağın içerisinde biraz daha aşağı doğru kaydı ve yorganın içinden ona baktı.

"Bir karar verdim." Yatağın kenarına oturdu. "Ve bu kararın büyük bir kısmını senin desteğin oluşturuyor. Ben uyuşturucuyu bırakacağım ve bana yardım edeceksin. Ve sen de tanımadığın insanlarla sırf yakışıklı diye yatmayacaksın."

the less i know the better Where stories live. Discover now