0.6

85 18 7
                                    

Bilinmeyen numara: Günaydın. (07.14)

Bilinmeyen numara: Hey! (09.45)

Bilinmeyen numara: Seni göremedim. Gelmedin mi? (09.45)

Babamla tartıştığım gecenin sabahında tabii ki alarmı duymamıştım. Saatin 09.45 olduğunu gördüğümde yatağımdan fırladım.

Gece: Geö kaldım. (09.54)

Gece: Gem* (09.54)

Gece: Geç* (09.54)

Bilinmeyen numara: Uykuluyuz sanki? (09.55)

Gece: Hem de nasıl. (09.58)

Bilinmeyen numara: Geliyor musun? (10.00)

Gece: Maalesef.. (10.02)

Bilinmeyen numara: :). (10.02)

Bilinmeyen numara: Yine mi geç yattın? (10.02)

Gece: Evet. (10.03)

Bilinmeyen numara: O uykusuz gözlerinden öperim. (10.04)

Bilinmeyen numara: Hadi daha fazla geç kalmadan gel. (10.04)

Zorla evden çıktığım an da geri dönmek istemiştim. Bir yandan midem bulanıyordu bir yandan da sinirlerim hâlâ tepemdeydi. Bu tartışmalar beni artık cidden sıkıyordu.

Kısa zamanda gelen otobüse atladığımda 10 dakikada okuldaydım. Ders saatinde gelmiştim. Daha zilin çalmasına 30 dakika olmasına rağmen derse girmemiştim. Babam bunu öğrendiğinde tekrar bir tartışma yaşayacağımızdan emindim. Ağır adımlarla müdürün odasına ilerledim ve yavaşça kapıyı çaldım.

"Gir."

Kapıyı aralayıp kafamı içeriye uzattım.

"Gel Gece."

Dışarıdan sert gözüken müdürümüz, dışının aksine çok tatlı bir adamdı. 

"Ben geç kaldım da geç kağıdı alacaktım."

"Tabii."

Gülümsediğinde ben de gülümsemiştim.

"Bu sıralar fazla geç kalmıyor musun kızım?"

"Üzgünüm, daha dikkatli olacağım."

"Unutma bizler sizin yanınızdayız. Bir sorunun varsa bizimle paylaşabilirsin."

Yüzümdeki sahte gülümsemeyle tatlı gözükmeye çalışarak onaylar şekilde kafamı salladım. O sıra da kapı çaldı.

"Gel Mete."

"Hocam beni çağırmışsınız?"

İsmini duyduğum an da buradan çıkmayı dilemiştim. Ama o utanmadan yüzümü inceleyebiliyordu.

"Evet evladım. Spor katılım belgeleri bu hafta tamamlanmış olmalı ne durumda onu soracaktım."

Mete her zaman spora aşık bir çocuktu. Futbol, basketbol, voleybol fark etmezdi. O sporu seviyordu ve okulda bu işi hep o üstlenirdi.

Buradan hemen şu an çıkmak istiyordum. Sesini duymaya tahammülüm yoktu.

"Siz merak etmeyin, birkaç güne hepsi elinizde olacak hocam."

Müdürümüz gülümseyerek karşılık verdiğinde tekrar bana dönerek sınıf numaramı sordu.

"902."

Mete'nin hâlâ orada dikilip beni dikizlemesine anlam verememiştim ve bu arsızlığı beni daha çok deli ediyordu.

"Al kızım. İyi dersler."

"Teşekkürler hocam."

Geç kağıdımı aldığımda rahatlıkla nefes verdim. Kapıya doğru yöneldiğimde Mete'de arkamdan geliyordu. Sınıfıma doğru ilerlerken biri adımı seslenmişti. Evet, ismimi seslenen Mete'ydi.

"Gece."

Hangi yüzle bana sesleniyordu ki? İlerlemeye devam ettim.

"Gece!"

Olduğum yerde durarak yavaşça arkamı döndüm.

"Neden suratıma bile bakmıyorsun?"

Sinirden gülmeye başladığımda ellerim titremeye başlamıştı.

"Biz birbirimize yabancıyız artık Mete. Unuttun mu?"

"Senin de aklın hâlâ bende Gece. Neden uzatıyoruz?"

"Cidden komiksin. Ama inan bana şaka kaldıracak günümde değilim."

Arkamı döndüğümde dolu gözlerimi sildim. Bu kez Mete'nin eli bileklerime dolanmıştı. Hızla beni kendisine çevirdi.

"Amma naz yaptın sen de."

Elim benden bağımsız bir şekilde ayarlanmış gibi Mete'nin yanağına tokadı indirdi. Koridorda yankılanan ses ile kendime gelmiştim. Onca yaşanmışlık ve onca içime birikmişliği bir gün bu tokada saklamıştım, evet. Ama bugün o gün olmamalıydı. Bu şekilde olmamalıydı. Fakat yine de pişman değildim çünkü bunu hak ediyordu.

"S-sen ne yapıyorsun?"

"Sakın bana bir daha dokunma!"

İşaret parmağımı ona salladığım sıra da o yanağına yediği tokadın şokunu yaşıyordu.

"Sen benim için o gün bittin Mete. Ben senin o kullanıp attığın sonra tekrar rahatça elde ettiğin kızlardan olmadığımı gayet iyi biliyorsun. Bir daha adımı bile ağzına alma."

Onu arkamda bırakarak ilerledim. Şokla arkamdan baktığına adım kadar emindim. Çünkü her zaman içimde bir şeyleri tutmayı başaran biriydim. Ama artık tahammülüm kalmamıştı. Koşarak lavaboya gittiğimde kendimi bir kabine kilitledim. Klozetin kapağını kapatıp üzerine oturdum ve ellerimle gözlerimi kapattım. Sakinleşmem gerekiyordu. Bunu yapan ben olmamalıydım. Sinirimi bu kadar dışa vuramazdım, vurmamalıydım. Kontrolü bu kadar kaybedemezdim.

"Aptal Gece!"

Kendime söylenirken bir yandan kabinin kapısına yumruklarımı savuruyordum. Her şey üst üste gelmişti ve ben artık kaldıramıyordum.

Kapıyı açarak dışarı çıktım. Aynadaki yansımama bakarken gözlerim dolmuştu bile. Elimi yavaşça gözlerime getirdim. Kendime yaptığıma baktım. Nasıl kendimi bu hale getirdiğime baktım. Gözlerime baktım. En çok onları yormuştum bu konuda. Sonra beynimi, en son da kalbimi. Sinirle sıktığım yumruğumu aynaya vurdum.

Gece | Texting Where stories live. Discover now