ABD ve AB birleşik haçlı orduları karargahını Viyana'ya taşımışlardı. Savaşı kazanacaklarına olan inançları tam olduğu için bu tarihsel açıdan çok derin anlam ifade eden şehre taşınmışlardı. Osmanlı İmparatorluğu Viyana'yı iki kez kuşatmış ve alamamıştı. Şimdi kendileri tarihte yarım kalmış hesaplaşmanın intikamını alırcasına haçlı ordularını buradan sevk ve idare ederek, Avrupalıların ve Hristiyan dünyasının Türk Milleti karşısındaki makus talihlerini yenip tarihe altın harflerle geçmek ve Viyana şehrinin de yenilmezliğini tüm dünyaya ispat edip kutsamak istiyorlardı. Toplantı başlamıştı. Önceki toplantıların aksine bu kez herkesin yüzü gülüyordu. ABD başkanı Edward toplantıyı başlatmak adına kısa bir girizgah yaptı:
- Evet değerli dostlarım. Bugün Türklerle giriştiğimiz savaşın dördüncü günü. Bana ulaşan ve birazdan sizlerle de paylaşılacak bilgilere göre savaş istediğimiz şekilde lehimize devam ediyor. Ben sözü kutsal ordularımızın komutanı David Ogenberg'e vermek istiyorum. Buyurun!
- Teşekkürler sayın başkan. Gerek ABD ve gerekse Avrupa savunma bakanlığından aldığım bilgileri ve verileri sizlerle paylaşacağım. Şöyle ekrana da yansıtıp herkesin net görmesini istiyorum. Görüldüğü gibi Hava, Deniz ve Kara kuvvetlerinin az bir yanılma payı olmak şartıyla bize ulaşan verileri şu yönde. Kara orduları Türkiye'de Ege, Akdeniz ve Marmara Bölgelerinin yüzde 30'luk kısmını ele geçirmiş durumdayız. Doğudan Rus destekli kara harekatı hızlı bir şekilde devam etmekte ve bu bölgelere Rus ve İsrail hava kuvvetleri destek sağlamaktadır. Kuzey Irak'tan desteklediğimiz Cafer Merdani yönetiminde ki kara ordusu PKK militanları ile birleşip Türkiye sınırlarını geçerek iç kısımlara doğru ağır da olsa ilerlemelerine devam ediyorlar. Öyle ki Güneydoğuda çatışma mesafesi 50-100 metreye düşmüş olup sokak çatışmaları başlamıştır. Artık havadan bombardıman, havan ve füze destekli çatışma durumu yerini daha çok yakın mesafeden çatışmaya bırakmıştır. Donanmamız ise denizden karaya fırlattığı füzeler ve savaş gemilerinden kalkan uçaklarımız ile savaşın gidişatında ayrı bir öneme sahip durumdadır şu an için. Dört günlük savaş verilerine baktığımızda; 18 tane savaş uçağımız düşürüldü, haçlı ordumuza mensup 15000 civarında askerimiz hayatını kaybetti. Asıl en büyük kaybımızı ise İsrail donanmasına ait 2 savaş gemisi ve 3 deniz altı, ABD donanmasına ait 12 deniz altı 3 savaş gemisi, Avrupa savunma bakanlığına ait 6 deniz altı ve 2 savaş gemisini kaybettik. Toplamda 21 deniz altı, 7 savaş gemisi batırıldı. En çok kayıp donanmada yaşandı. Bunun sebebi ise Türklerin radara yakalanmayan ve henüz nasıl bir teknoloji ile ürettiklerini çözemediğimiz deniz altıları. Bu denizaltıyı batırdığımızda denizlerde de üstünlük bize geçecektir. Mühendislerimiz gece gündüz demeden dinlenmeksizin bu konu üzerinde çalışmaktadırlar.
Türkler ise tahmini olarak; 25 bin civarında asker, 36 savaş uçakları, 4 savaş gemisi ve 6 deniz altılarını kaybettiler.
Bu veriler ışığında bizi mutlu eden tek şey kara ordumuzun hızlı ilerleyişi. Çünkü, hava kuvvetleri bakımından üstünlük bizde. Söyleyeceklerim bunlardan ibarettin. Saygılarımla efendim.
- Teşekkürler Komutan. Baylar görünen o ki savaş biraz uzayabilir. Karadan ilerlesek te deniz savaşında büyük sıkıntı yaşıyoruz. Özellikle şu radara yakalanmayan denizaltıyı imha etmemiz gerekir. Savaşı kesin kazanmak için Karada ve denizde Atom bombasını kullanalım. Ne dersiniz?
- Almanya olarak atom bombasına hayır. Çünkü çocuklarımız şu anda Anadolu topraklarında savaşıyorlar. Atom bombası onlarında ölmesi demektir.
- Peki baylar oylama yapalım o halde. Oylama sonucunda;
- Çoğunluk hayır dedi. Anlaşıldı. Toplantıyı sona erdiriyorum. Buyurun yemeğe geçelim.
“Allah, iman edenlerin velisidir ( DOSTUDUR). Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin velileri de tağuttur, onları aydınlıktan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî olarak kalırlar.”
BAKARA SURESİ / AYET 257
YOU ARE READING
Gri Günler
General Fiction2023 yılında Kudüs büyükelçisi Selahaddin EYYÜBOĞLU'nun başından geçen olaylar ve ülkemizin verdiği destansı var olma mücadelesi anlatılmaktadır.
