*_*Elveda*_*

43 5 2
                                    

"Uyurken tıpkı küçük bir bebeyi hatırlatan Akbere bakdı Ohoo.. beyimizin rahatlığına bakın hele,yeni geldiyinde burdan nasıl gidebilirm diye kafamın etini yemişdi oysa.. Sanırım Akberin gitme vakti geldi.Zaten benimle nekadar kalabilirki sonuçda?!

- Akber,uyan ormana gidiyoruz.

-sabahın köründe ne ormanı? diyerek kızın ona yerden saldığı yatakda mızmızlanmaya başladı.

- kalk lütfen..,off! sana nezaket yaramıyor,kalk lan!

-off tamam.. ormanda ne işimiz var?

-hava böyle güneşli,güzel ya biraz gezelim dedim.Tövbe YARABBIM! ormana ne için gidilir?! tabiki de odun topluycaz aynı sana benziyenlerden!!

-tamam gidelim.

  Önde genç kız arkadan Akber ayaklarının altındakı karda ses çıkara-çıkara,sükut içerisinde yürüyorlardı.Genç kızın kalbinin üzerinde bir yumru oluştu."Neydi bu?! zaten Akberi ilk günden yollamak istememişmiydi?Onlar bir yerde kalamazlardı..!Hem kendisi de gitmek istiyordu zaten" Bu düşüncelerle kendine hak vermeye çaĺışırken Akber sükutu bozdu:

-yaşlı bayan bu akşam bana fındık çorbası yaparmısın?çok özledim yemeyi

"yuuh ama senin yüzünden nerdeyse hergün fındık çorbası içiyoruz be! ne özlemesi?! daha dün yaptım.Hem neden hep senin isteyinle yemek yapıyorum ki ben?! bundan böyle kendim istediyimi.. ahh kahretsin bundan böyle Akber olmayacak zaten.."

-seninleyim yaşlı bayan,niye yüzüme bakmıyorsun? bana çorba yapıcakmısın??

-benim adım yaşlı bayan deyil Şahzade tamammı!hem niye yüzüne bak..

sözünü tamamlayamadan döndügu an Akbere çarptı.Düşmemesi için Akber onu kollarından tutdu.Sanki genç kızı ilk kez görüyormuş gibi çok yakından ona bakmaya başladı.

-demek ismin Şahzade ha?!  vayy bu biraz qarip hiss etdirdi.Böyle bakınca baya genç görünüyorsun.Ayrıca çok güzel kahverengi gözlerin var.. Kahverengi tehlikeli diyorlar,kaçmak gerekmış..

-kaç o zaman..

-ne?

daha ne oldugunu anlamayan Akber yediği tekmeyle yere yıgıldı.

- Ahh!! Şahzade ben ne yaptım ki??  lanet olsun ah..

-daha bundan öte ne yapıcaksın? resmen agzımın içine girdin..

Akber kollarından tutarken afallayan Şahzade atdığı tekmeyle adrenalin şoku yaşamıştı."Hayır yani niye bu kadar yaklaşıyosun? neyin kafası bu arkadaş?!

-ŞAHZADE,odun toplamak için fazla uzağa gitmedikmi?

-burdakı ağaçlar hepsi yaş,yanmıyor.Uzaktan getirmemiz gerekiyor.(Yalanım için ordan bi oscar gelsin bana lütfen!! ) Maksadım onu uzaktaki insanların yanına götürüp sessizce geri dönmekdi..

Kış olduğundan karanlık etrafı sarmışdı,ayın ve yıldızların işığında yürüdükleri  artık yarım gün olmuşdu.Burdan biraz uzakta insanlar olmalıydı.

-burda biraz otur,yolu kaybettik sanırım.. biraz odun toplayayım.

-Şahzade sabahtan beri sana söylüyorum bu kadar uzak olmaz diye.Ama beni dinleyen kim?!hem korkmazmısın yalnız başına? bende geliyim.

-o sen korkuyorsun diye olmasın sakın?!

-ne alaka canım,sen korkuyorsun diye.. tamam git.ama çabuk gel.

Arkasını dönüp gitdiğinde kalbinin üzerinde oluşan acı daha da artdı.. Aradan biraz geçdikten sonra Akber onu aramaya başladı.

-Şahzade!!nerdesin? şahzade!şahzade!!

Şahzade gizlendiyi yerde elini kalbinin üzerıne bastırarak "Elveda Akber" dedi sadece..

~HAYALPEREST YAZAR ~Where stories live. Discover now