Chapter: 1

3.8K 128 133
                                    



EVA;

Zaman.
Zamanla alışırsın, zaman tüm ruhunu iyileştirir, zaman yaralarını iyileştirir.
Tüm duymaktan sıkıldığınız ama her defasında duyduğunuz bu sözlerin aslında hiç bir işe yaramadığını biliyordunuz.
Zamanla alışmıyordun, ruhun iyileşmiyor yada zaman açılan yaralarını iyileştirip kapatmıyordu.
Sadece tüm o acılarını gözlerinin ardında ki o karanlığa gömüyordun.
Fakat, ne kadar derine gömebiliyordun?
Fark edebilirlerdi.
Yıllar boyunca ruhumdaki yaralarımı ona ve insanlara göstermekten kaçındım, en azından denedim ve bilmiyordum,
fark ediyorlar mıydı?

Haykırarak söylemek istediğim şeyleri söylemek yerine susuyordum, sessizliğimin nedeni zamanında sesimi kıstıkları içindi.
Şimdi konuşmamı istiyordu, fakat ben konuşmaya kalkışacak kadar bile gücümün olmadığını hissediyordum.
Yorulmuştum, bu yorgunluk sanki sadece öldüğümde geçecek gibiydi.

Ve eğer kaçmak yerine her şeyi riske atsaydım, düşüşüm hafifler miydi?

Uyanmamın üzerinden yarım saat geçse bile hala daha ağırlaşan ve her an kapanacak olan göz kapaklarımla savaş veriyordum, sanırım uyanık kalabilmemin bir diğer nedeni ise banyodan gelen su sesiydi.

Bugün büyük gündü, yeni ortaklarımızın evine yemeğe gidiyorduk.

Sıkıntılı bir nefes vererek yatakta doğruldum, akşama daha çok vardı fakat ben şimdiden zamanın geçmemesi için Tanrı'a dua ediyordum.
Her zaman böyle yerlerde stres altında olur ve çekinirdim fakat yanımda Steve varken biraz daha rahattım, ne kadar korku vücudumdaki damarlarda gezinsede.

Düşüncelerimin sonu gelmezken çenemden tutulduğunu hissettim, o gözlerimi izliyorken benim gözlerim yüzünde dolanıyordu.
Dudaklarını dudağımın kenarında hissettim, baş parmağı ise çenemi okşuyorken geri çekildi ve gülümsedi.

" Günaydın. " Kalın sesi kulaklarımda yankı bulurken başımı sallayarak bende ona karşılık verdim, üzerimde ki yorganı kenara iterek yataktan çıktım, o ise üzerini giyinmeye başlamıştı.

Başını bir anlığına bana çevirdiğinde gözleri kollarımda takılı kaldı, kollarımdaki morarmış alanlarda gözleri gezinirken yüzünde oluşan duyguyu artık tanıyordum.

Pişmanlık duygusu.

Fakat insan pişman olacağı şeyi neden defalarca yapardı ki? Hızla banyonun kapısını açarak içeri girdim ve kapıyı arkamdan kapattım.
Daha fazla yüzündeki pişmanlığı izlemek istememiştim.

***

" Morlukları kapatacak bir şeyler giy. " O odaya girer girmez konuşuyorken aynada kendime bakan bana baktı ve yüzüne yayılan memnun ifadeyle başını salladı.
Morlukları kapatan bir elbise giymiştim.

O çoktan hazırlanmıştı, çantamı omzuma takarak ona baktım. " Çıkabiliriz. " diye konuştum ve o da başını sallayarak odanın kapısını açtı.
Kendimi bir robot gibi hissediyordum, sadece bana söyleneni yapan bir robot gibi.

***

HARRY;

Hayatınızda planladığınız bir diğer gün bittiğinde ve günün sonunda yüzünüze karanlık çöktüğünde uzandığınız o yerden sadece sokak lambasının vurduğu ışıkla aydınlanan tavanı izlerken düşünüyordunuz, ne için yaşıyordum?

Küçüklüğümden bu yana başarılı bir hayat sürmek için nelerden vazgeçmiştim? Hangi tutkularımı bırakmıştım? Hangi hayallerim yarım kalmıştı? Mantığımla hareket etmemi söyleyen ailem neden hayallerimin peşinden gitmemi söyleyip mutlu olmamı sağlamamışlardı?

Eğer zamanı geriye alabilseydim benim için dayatılmış bu bataklıktan farklı olan hayata katlanmazdım.

Çünkü benim hayatımda, tutku yoktu, heyecan yoktu, aşk yoktu...Belkide en önemlisi aşktı.

Bense bu duyguyu tatmadan ölüme kavuşacaktım.

Kıravatımı düzeltiyorken belimde hissettiğim baskıyla gardıropun aynasından Jessica'a baktım, üzerindeki bordo elbisesi düzgün fiziğini ortaya çıkartmıştı. Göğüs kısmındaki dekoltesi gözlerimin oraya kaymasını sağlarken dudaklarını ensemde hissettim, dudaklarımda geniş bir sırıtış belirirken ellerimi kıravatımdan çektim.

" Birazdan burada olurlar, masa hazır mı? " Konuştuğumda bakışları benimle buluştu ve başını salladı, bugün yardımcımız izinli olduğu için tüm hazırlığı o yapmıştı. Hoş, ben Jessica'nın yemeklerine bayılıyordum tabii şuan önemli olan misafirlerimizin yani yeni ortaklarımızın beğenmesiydi.

Geriye çekildiğinde aynanın önüne geçerek rujunu tazeledi, bense son kez ellerimle saçlarıma şekil verdiğim sırada zil sesi kulaklarımıza doldu.
" Geldiler. " Jessica konuştu ve odanın kapısını açarak ikimizde çıktık, şuan Tanrı'dan tek isteğim her şeyin mükemmel ilerlemesiydi.

İkimizde kapıya ulaştığımızda Jessica kapının kulpunu tuttu bense hemen onun arkasında duruyordum, sanırım Jessica ve beni heyecanlandıran şey ortaklarımızı ilk defa görecek olmamızdı. Daha önce sadece telefonda görüşmüştük ve ardından hemen bu yemeği ayarlamıştım.
Jessica kapıyı açtığında yüzüme gülümsememi yerleştirdim, aynı şeyi Jessica'da yapmıştı.
Karşımıza otuzlarında bir adam çıkmıştı, onunda yüzünde benim gibi içten bir gülümseme vardı.
Bana uzattığı elini tam tutacaktım ki adamın cüsseli bedenin arkasından çelimsiz bir beden çıktı.

O an, zaman sürmeyi kesmiş gibiydi.

Alnında ki beceriksizce dağıtılmış kahkülleri, pembe yanakları, vişne rengi dudakları, sol tarafında dudağının kenarındaki beni, uzun biçimli kirpiklerinin ardındaki ela gözleri ve topuklu giymesine rağmen halen daha kısa duran boyu...Sanki tüm bu özellikleri özenle üzerinde dizilmiş gibiydi.

Yutkundum, yutkunduğum anda boğazımın kuruluğu yüzümü buruşturmama neden olmuştu.
O an kendime gelmem gerektiğinin farkına geç olsada vardım ve bana uzatılmış eli hala daha onu izlerken tuttum, ona bu kadar uzun süre bakmama rağmen ürkek bakışlarını benimle buluşturmamıştı.

Bu sefer bakışlarımı ondan çevirmeyi başararak karşımdaki adama baktım, " Ben, Harry Styles. " Elini sıktım ve başımı gülümseyerek Jessica'a çevirdim, " Karım, Jessica Styles. " Karşımdaki adamda gülümsedi ve oda elimi sıktı. " Ben, Steve Parker. " Başını gülümseyerek yanındaki sersemleşmemi sağlayan o kadına çevirdi, elimi bıraktı ve onu belinden tutarak yakınına çekti. " Karım, Eva Parker. " Yutkundum, sanki bunu beklemiyormuş gibi.

Derin bir iç çekişle elimi indirdim, Jessica ikisinide gülümseyip içeri geçmelerini söylerken onlar Jessica'ı takip ederek ilerlemeye başladılar.
Bense orada dikilirken başımı kaldırıp onun arkasından bakıyorken fısıldadım...

" Eva.."

Herkese merhaba, umarım bölümü severek okumuşsunuzdur.
Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Görüşlerinize ihtiyacım var.
Görüşmek üzere, sizi seviyorum. 💚

Eva || harrystyles. Where stories live. Discover now