8. KALBE İHANET

18.4K 1.5K 1.2K
                                    

Canlarım ciğerlerim biricik dostlarım; nasılsınız?

Bu bölümü yazmak için sayfalarca bilgi okuyup, filmler ve belgeseller izledim. Tarafsız bir şekilde yazmak için elimden geleni yaptım. Bu yüzden sizin de o dönemi göz önünde bulundurarak tarafsız yorum yapmanızı istiyorum. Ayrıca ben bile burada görüşümü yazmıyor, size bir şeyleri dikte etmeye çalışmıyorken kimse çıkıp da hikayemde görüşünü savunmasın.

Uyarımı şimdiden yaptığıma göre çekilebilirim.

Medyadaki müziği dinleyerek okumanızı tavsiye ederim.

Hatalarım varsa affola. Sizi accaip çok seviyorum💚❤

~~~~~~~~~~

Hazır olmadığınız gerçekler saklandıkları kuytulardan çıkmaya çalıştığında korkarsınız. Kabullenmek istemez ve görmezden gelirsiniz. Bekir, şimdiye kadar tatmadığı bir korkuyu yaşarken tedirgin gözlerle Kürşat'a bakıyordu.

Kahverengi gözlerde herhangi bir duygunun izini göremezken az önce duyduklarından şüphe etti. Çünkü karşısındaki adam her zamanki reisti, hiçbir farkı yoktu.

"Kalbimi yarıp da içine mi baktın? Nerden biliyorsun ne istediğini, ne söylediğini?"

Kürşat'ın gözleri aynı boşlukla bakmaya devam ederken dudağı alayla kıvrıldı. Bu haliyle daha ürkütücü olurken Bekir, yerinde rahatsızca kıpırdandı. Kahveleri Bekir'in ellerine inerken buz gibi sesiyle konuştu.

"Korkaklığın sadece yüzükten kaynaklanmıyormuş, karekterin böyleymiş."

Bekir, istemsizce elini arkasına saklarken reisin dudağı daha çok gerildi. Bu kez gözlerine ulaşan bir alayla baktı esmerin gözlerine. Şu haline katlanamayan Bekir konuşurken reis, hala aynı tavrı takınıyordu.

"Sen korkak görmemişsin ülkücü."

Kürşat, hafifçe gülerken tek kaşı havaya kalktı.

"Karşımda sen varken mi?"

Bekir, az önceki tutukluğu reisin her kelimesiyle çözülürken gözlerinin karardığını hissetti. Büyük bir sinir dalgası esmeri esir alırken kendini Kürşat'ın yakasını tutarken buldu.

"Beni başkalarıyla karıştırma ülkücü."

Başını hafifçe eğip, reisi de ayak uçlarında yükseltirken göz göze gelmelerini sağladı. Kürşat'ın kahvelerine hala aynı durgunluk hakimken esmerin tüm karmaşası elalarından okunuyordu.

"Ne seninle siyasi kavgası olanlara, ne de peşinde köpek olanlara benzemem. Sana nefretime hiçbir şeyi alet de etmem."

Bir kez hırsla sarstı Kürşat'ı.

"Damarıma basmaya devam edersen gözümü kırpmadan alırım façanı aşağı."

Kürşat'ın gözlerinden anlık bir duygu geçişi görüyor gibi olsa da umursamadı. Aralarında tahmin ettiğinden daha fazla bir yakınlık olduğunu Kürşat'ın konuşmasıyla anladı.

"İşte o anı görmek için sabırsızlanıyorum çömez. Gözünü mü kırpmazsın, kalbine mi ihanet edersin o zaman anlarız."

Bekir, yüzüne çarpan sıcak nefesle midesinin düğüm düğüm olduğunu hissederken Kürşat'ı yakasından son kez çekiştirip itti. Tiksinir gibi bir ifadeyle sağ elinin işaret parmağını karşısındaki adama yöneltti.

"Uğraşma benimle ülkücü! Yoksa o merak ettiğin şeyi göreceğin gün çok da uzakta olmaz."

Yüzüne doğru salladığı parmağı derin bir nefes alarak indirdi. Sonra hiçbir tepki vermeyen adama çatık kaşlarıyla çarpıp yanından geçti. Omzunu ağrıtacak cinsten bir temasla uzaklaştığı adamın sessizliğe gömülmüş bedenini ardında bırakarak ilerledi.

SARSINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin