18. YARİN GÖĞSÜNE SIĞABİLMEK

18.9K 1.3K 2K
                                    

Ders çalışmak esmer gence göre bir kaçış yöntemiydi. Sıkıntılarından, acılarından, hayattan, insanlardan kaçmak için en etkili yoldu. Çünkü bu sayede istemediğiniz şeylerden kaçabilmenin yanında bir de başarılı olup geleceğinizi kendi ellerinizle inşa edebilme şansını elde ediyordunuz. Bu yüzden kütüphaneye girip buldukları ilk boş yere kurulduklarından beri diğer hiçbir şeyle ilgilenmeyip sadece notlarına odaklanmıştı.

Öğlen bir ara yemek yemek için verdikleri mola, açık havada içtikleri birkaç sigaranın kaybettirdiği vakit ve tuvalet seanslarını saymazsak devamlı ders çalışmışlardı. Önündeki son notu da bitirirse girecekleri ilk sınavın tüm notlarını halletmiş olacaktı, ezber yeteneği sağ olsun. Elindeki notu çevirip saydıktan sonra 5 sayfa kaldığını görmenin rahatlığıyla parmaklarını çıtlatıp yanında oturan sevgilisine, bu terim accaip utanmasına neden oluyordu, baktı. Onun sıkıntılı bir ifadeyle önündeki kitabın altı çizili yerlerini ezberlemeye çalıştığını görünce sırıtmadan edemedi. Reisle ilgili edindiği bilgilerde bugün ezber yeteneğinin sıfır olduğu vardı.

Aynı sayfayla bir saat cebelleştiğine şahit olduğundan kaşları çatık halde dirseğini masaya koyduğu sol eliyle saçlarını karıştıran gence gülmekle yetinip tekrar notuna döndü. Kararan havadan dolayı tüm ışıkların açık olduğu kütüphane aydınlığında dersin kaçırdığı kısımlarına ait olan bölümü ezberlemeye koyuldu. İlk kez okuduğundan fazlasıyla zorlanırken bir sigara yakma gereği duydu.

Kitabının hemen önünde duran Maltepe paketini alırken gözleri ezber yaptığı satırdaydı. El yordamıyla paketin içindeki çakmağı ve bir dalı bulurken okuduğu cümleyi tekrar ediyordu. Birkaç tekrardan sonra ezberlemek daha kolay olurken sigarasını yakmış paketini yerine koymuştu bile. Uçlu kalemiyle önemli gördüğü yerlerin altını çizerken çay içtiği pet bardağa savurdu sigara külünü.

Sigarası bitince tamamen notlarına odaklandı. Kâh altını çizerek, kâh yuvarlak içine alarak önemli yerleri işaretleyip ezber yaptığı süre boyunca başka bir yere odaklanmadı. Tamamen kendini vererek nihayet istediğini aldığında yüzünde yorgun ve tatmin olmuş ifadeyle notlarını toparladı. Her şeyi çantasına yerleştirdikten sonra ellerini ensesinde birleştirip iyice gerindi.

Tüm kaslarının ağrıdığını işi bitince fark etmişti. Gözlerini kapatıp sessiz bir ıkınmayla daha çok gerinirken kasılan her kasının gevşediğini hissetti. Ellerini yavaşça serbest bırakıp omuzlarını kaldırdı, boynunu sağa sola eğip kütlettikten sonra daha iyi hissediyordu. Bunun üstüne sevgilisinin ne halde olduğunu görmek için elalarını ona çevirdi. Sıraların dizimininden dolayı aralarında yarım sandalye kadar boşluk bulunan reisin son bıraktığı gibi olduğunu görünce gülmeden edemedi. Hala düşmana bakar gibi bakıyordu kitaba.

Kaşlarını derince çatmış elindeki kurşun kalemin ucunu kemiriyordu. Diş izleriyle dolu kalemin haline acırken Kürşat'ın boş yerleri karalayarak doldurduğu kitap sayfası yeterince şey anlatıyordu. Muhtemelen sıkıldıkça, sinirlendikçe hırsını zavallı kitaptan çıkarmıştı. Reisin daha fazla burada kalırsa çıldıracağını hissedince kolundaki saate baktı. Akşamın yedisi olmuştu bile. Şehrin 24 saat açık olan tek kütüphanesi olduğu için yeterince kalabalık olan bu yerde zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı. Gitme vakitlerinin geldiğini gösteren saatten gözlerini alıp sevdiğine çevirdi. Elini kaldırıp omzuna koydu.

"Kürşat, çıkalım mı artık?"

Çattığı kaşlarıyla fazlasıyla huysuz görünen reisin bakışlarıyla karşılaştığında gülmemek için kendini sıkması gerekti. Açıkçası ona işkence etse daha iyi görünürdü sevdiği. Bekir'in teklifiyle bir nebze rahatlamış görünen genç kemirdiği kalemi fırlatır gibi kitabın üstüne bıraktı.

SARSINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin