12.8K 505 147
                                    

1

Aşk.
Ne boktan bir şeydi öyle. Temizlik yaparken ele gelen saç teli gibi.
Almak için diğer parmaklarını kullanıyorsun bu sefer orada kalıyor.
Oradan almak isteyince de, diğer elinde kalıyordu. İşte bu durumun aynısıydı. Kurtulamıyorsun.
Böyle nefret edecek bir taraf arıyorsun, e buluyorsun da ama sonra oraya da aşık oluyorsun. Bir bakmışsın nefret ettiğin tarafı yüzüne gülücükler saçtırıyor.
Baş rolümüz şu an ne yapıyor?
Kafasına şişeyi dikmekle meşgul. Kendileri ve arkadaşları, içmeye gelmişti. Sarhoş olmaya.
Peki amaç ne?
İşte amaçsız.
Öyle özel bir kutlama yok. Başrolümüz her zamanki kederli halinde.
Yine mi uzaktan onu izliyordu?
Ve evet, doğru şişeyi kafasına dikerken ona bakıyordu.
Aşık olduğu sınıf arkadaşına.
Tebrikler Emin, sınıf arkadaşına ilk aşık olan senmişsin gibi aşkına devam et.
Gerçi çocuk kurtulamıyordu. Unutamıyordu şerefsizi.
Bir bakıyor, onu izliyormuş. Bir bakıyor onu düşünüyormuş. Ne huyundan nefret edebilirim diye baksa, o huyuna da aşık oluyordu. E her defasında da kendisine ağır saydırıyordu.
Şimdi de yine ona bakıyordu.
Hayır en kötüsü de öyle çok samimi de değillerdi. Arada bir konuşurlardı. Tabi Emin kalp krizi geçiriyormuş gibi hissettiği için hemen kaçıyordu. Sonra her zaman şükür ediyordu, tam karşısında bayılmadığı için. Aynı zamanda hayranlıkta duyuyordu ona. Saçlarını bir arkaya atışı var, böyle hayatı durduruyordu sanki.
Emin'e göre.

Uzun zaman oluyordu onu seveli.
Öyle mal gibi uzaktan. Ama şimdi söylecekti ona, seviyorum diyecekti. Ağzına sıçma ihtimali olsa da yapacaktı. İçindeki bu özgüvenin sarhoşluktan olduğunu biliyordu. Yoksa hiç böyle düşünebilir miydi?
O daha çok ömrü boyunca aşkını içinde yaşayanlardan olacaktı. Ayık olsaydı böyle düşünmeye devam ederdi. Ama sarhoşluk ona büyük bir özgüven katıyordu. Saçma bir özgüven.
Ona baktı bir daha. O hiçbir şey içmiyordu. Hem sevmezdi, hemde yarın antrenmanı vardı.
Koşu antrenmanı, okullar arasında olacak bir koşu yarışmasına katılmıştı. Ve o koşarken Emin her defasında onu izliyordu. Arada göz göze geldiklerinde ise eli ayağı birbirine karışıyordu. Şimdi ise önündeki ıvır zıvırdan küçük küçük yiyip vakit geçirmeye çalışıyordu. Normalde gelmezdi buraya, ama çok ısrar ettikleri için mecbur gelmek zorunda kalmıştı.
Bu tarz ortamları sevmiyordu, şu an evde olmayı ve kitap okumayı diliyordu. Hiç bir şeyi düşünmeden kitap okumak.
Kendisine bakan sınıf arkadaşına ufak bir tebessüm ettikten sonra, tuvalete gitmek için ayağa kalktı. Belki sonra kaçabilirim diye düşünüyordu.
Tuvalet tarafına doğru yürümeye başladığında, sınıf arkadaşı Emin de ayağa kalmıştı. Peşinden geliyordu.
Önüne geçti gencin.
Emin gence bakıyordu. Aşık olduğu surata. Onu durdurmuş ve şu an tam gözlerinin içine bakıyordu. Bu kalbini hızlandırmaya yetmişti bile. Heyecanını dindirdi, özgüvenini ortaya çıkardı.

"Selim."
"Efendim."
Genç çocuk sınıf arkadaşı ile bakışlarını birleştirdi.
"Şimdi sus ve hiçbir şey deme tamam mı?"
Sarhoş olduğu için biraz gevşek bir şekilde konuşuyordu. Derin derin nefes aldı Emin, titreyen nefesini ve vücudunu durdurmaya çalıştı. Bu kadar heyecanlamak ve saçma sapan konuşmak istemiyordu.
Derin nefes aldı.
Bir daha.
Ellerini birbirine kenetledi ve tiremesini durdurmaya çalıştı
Dönen başını durdurmak için nelerini vermezdi. Aslında ayık olmak istiyordu, ama biliyordu ki ayık olursa hiçbir halt yapamazdı. Bu yüzden bu kafada olmak, ve artık içindeki ateşi dışarı çıkarmak istiyordu.
"Ben, seni seviyorum. Öyle bir arkadaşın arkadaşı sevdiği gibi değil. Yada bir sınıf arkadaşını sevmek gibi değil. Daha çok bir erkeğin kızı sevmesi gibi.
Her şeyini verebilmesi gibi.
Uğruna ölebilmesi gibi.
Onsuz olamaması gibi. Kalbi onu görünce en hızlı ritmi ile atması gibi.
Bunu açıklayacak kelimeler bulamamak gibi.
Nasıl biliyor musun? Kalbimin içinde sen varsın. Onu acıtan da iyileştirende sensin. Hem ilacım hem zehrimsin. Bu nasıl olabilir ki? Sensiz atmıyormuş gibi nasıl hissettirebilir?
Sen erkeksin, ve bende. Ama kalbimin böyle olması artık umursayamayacağım bir şey olamıyor.
Ben neden sürekli kendimi seni düşünürken buluyorum. Sen bana ne yapıyorsun? Neden sadece seninle ödev yapacağım diye bu kadar heyecanlanıyorum?
Çünkü bunun ne olduğunu biliyorum.
Aşk...
Bu aşk değilde ne? Sana duyduğum bu duygular ne? Seni seviyorum pislik! Daha fazla dayanamıyorum! Bil istiyorum! Seni seven benim var olduğumu bil istiyorum! Seni seven biri var! Tam karşında!"
Dengesini korumak için bir yere tutundu. Bu biraz isyan olmuştu. Ne de olsa sarhoştu, bütün olumsuz şeyleri düşünüyordu.

O his geliyordu, karnından yukarı doğru gelen iğrenç bir tat. Kokusu burnuna geliyordu sanki, karşısındakini itmek zorunda kalmıştı.
İtti de.
Onu kenara itti ve eğilip olabildiğince köşeye kustu.
Kustu, defalarca kustu. Ağzındaki iğrenç tat daha da midesini bulandırıyordu. Boğazındaki tadı gidermeye çalıştı, ayağa kalktı ve kendisine şaşkınlıkla bakan sınıf arkadaşına baktı.
Kendisine aşık sınıf arkadaşına. Sonra koştu.
Koştu ve kaçtı. En hızlı olabilirse, nereye gidebilirse koşarak kaçtı.
Arkasında bıraktığı ise ağlamak üzereydi. Aşkı ne kadar mide bulandırıcı olabilirdi ki?
Bir şey içmemişti, içki yüzünden kusamazdı.
Dudağını ısırdı genç.
Bir erkeğin kendisine aşık olması, bu kadar  mı midesini bulandırıyor? Diye düşünüyordu. Kalbi kırılmıştı. Çok fazla kırılmıştı.

____________________

E bir tane de kısa hikayemiz olsun bakalım. Yaklaşık 5 yada 6 bölüm sürer. Sizi seviyorum ve ilk bölüm hakkında düşünceleriniz neler? 🤔

~Seni görünce kusasım geliyor.~ •bxb•Where stories live. Discover now