i | âdil değildi dünya

1.2K 95 33
                                    

i.

Yaşadığı dünya zalim bir yerdi. Yirmi senelik hayatında yavaş, yavaş zihninde oluşan korku yüzünden hayatını istediği gibi yaşayamamıştı.

Ruh eşlerinin var olduğu bir dünyaydı bu, Jeongguk asla ruh eşiyle tanışmak istemiyordu. Şansına ve dünyanın ona sunduklarına güvenmiyordu. Bir iki arkadaşı, ailesi ve kitaplarıyla mutluydu. Her yeni tanıştığı insanın ruh eşi olabilmesi korkusuyla yaşamak istemiyordu.

Jeongguk'un asıl korktuğu ruh eşini bulmak değildi, korktuğu şey bulduğu zaman olacaklar. Her zaman her ruh eşi kovuşamıyordu ve bunun sonunda olan şeyler hiç bir zaman iç açıcı değildi.

O yüzden kendini dünyadan soyutlamıştı bu genç, odasında yatağında oturmuş, yorganlarına sarılı bir şekilde film izliyordu. Tek başına mutluydu, acı çekmek istemiyordu ve kendini koruyordu. Sosyalleşme ihtiyacını arada sırada Taehyung ve onun sevgilisiyle(Jimin-ah, ama kendisiyle çok yakın değiller.) Takılıp geçiştiriyordu.

Filmin en heyecanlı yerinde iken, telefonunun titreştiğini hissetti, kimin aradığını biliyordu. Ya ailesi ya da Taehyung idi. Zaten onu arayan başka insanlarda yoktu.

Filmini durdurup titreyen telefonu eline aldı, evet Taehyung arıyordu. Arkadaşı onu genelde buluşmak istediği zamanlarda arardı ama şuanda hiç dışarı çıkacak havasında da değildi. İç geçirdi ve telefonu açtı, Taehyung'un "Gukkie!!" Diyen sesini duydu.

Yorganına biraz daha sarıldı, bir top yumağa benziyordu, "Efendim hyung?" Diye cevap verdi, gözleri şuanda donmuş olan filmde geziyordu.

"Biz çok yakın arkadaşlarız ve sen beni hiç kırmazsın değil mi gukkie?"

Jeongguk kaşlarını çattı, bu konuşmanın gidişatını hiç beğenmemişti.

"Evet hyung.. bir şey mi istiyorsun?"

Taehyung'un boğazını temizlediğini duydu, "Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun gukkie.. senden asla sana zarar verecek ve ya üzecek bir şey istemem."

Jeongguk bilgisayarının kapağını indirdi, korktuğu için yorgana iyice sarıldı, sıcak basmaya başlamıştı. "Hyung, ne istiyorsun? Korkutma beni lütfen."

Taehyung'un sesi ciddileşmişti, Jeongguk telefonu yüzüne kapayıp, herkesle iletişimini kesmek istemişti bir anda.

"Gguk.. benimle yarın bir yere eşlik etmeni isteyeceğim. Daegu'dan bir arkadaşım geliyor ve Jimin ile benim yanımda üçüncü tekerlek olmasını istemiyorum."

Jeongguk bir süre cevap veremedi, koca yorganın altında eziliyordu ve telefonu elinde zar zor duruyordu. Sessizce yutkunduğunu fark etti. Yavaşça derin bir nefes aldı, "Hyung seni asla kırmak istemem biliyorsun... ama gelemem."

Taehyung'un öbür hattan iç çektiğini duydu, "Biliyorum gguk, ama sende anlamalısın ki kendini odana tıkarak yaşamaya devam edemezsin. Hem ne biliyorsun bu kişinin ruh eşin olacağını? Lütfen benim hatırım için gel, senin içinde bir değişiklik olur."

Jeongguk ellerinin hafiften titremeye başladığını hissetti, her titrediğinde bu durumdan gerçekten ne kadar korktuğunu, acı çekmek istemediğini ve sadece kendini korumaya çalıştığını bir kere daha anlıyordu.

"A-ama hyung, herhangi biri olabilir bu! Belki garson bile-"

Taehyung ciddi bir ifadeyle sözünü kesti küçük olanın, "Jeongguk." Dedi, Jeongguk onun o sırada artık ciddileşmeye başladığını anladı. "Korkularını anlıyorum ama bir kerede olsa gelmeni istiyorum. Yarın akşam sekizde. Kapının önünde Jimine ile beraber alacağız seni, şık giyin ve hayrı kabul etmiyorum." Jeongguk bir cevap veremeden telefon kapanmıştı.

when your heart stings, yoonkook ✓Where stories live. Discover now