v | kendi günahımı, kendim yarattım

755 90 14
                                    

v.

Gece zorlu geçmişti, normalde insanlar ruh eşleri ile tanıştıktan sonra eğer bir kaç ay içerisinde beraber olmazlarsa küçük, küçük tepkiler görüyorlardı. Ama Jeongguk'un kanaması normalden yüz kat daha hızlı gerçekleşmişti.

İçinde ki korku hissinden bir türlü kurtulamıyordu, her an kafasının içinde dolanıp durması onu çok ama çok yoruyordu. Elinde olsaydı bu ruh eşi lanetini ortadan kaldırmak isterdi.

Ama sorun da şu ki, Jeongguk Yoongi'den hoşlandı ve ruh eşleri olma fikirlerini kaybetmekten de korkuyordu.

Ama diğer sorunu ise, Yoongi'nin çoktan bir ilişkisi var.

Jeongguk aynı zamanda fark etmişti ki, bu olaydan etkilenen sadece kendisiydi. İz Yoongi'de de olmalıydı ama kendisinin ruh eşleri olduklarını bildiği üzere bir hareket sergilememişti.

Biraz araştırmayla Jeongguk öğrenmişti ki, uzun süre boyunca bir ilişki içerisinde olan insanlar ruh eşleri ile tanıştıklarında hemen farkına varmazlar. İz daha yavaş ve soluk bir şekilde oluşur. Kişilerin fark edebilmesi için ya ilişkilerinin bitmesi lazım ve ya ruh eşlerinden doğal bir şekilde hoşlanmaları lazımdı.

Jeongguk asla aralarına girip bir ilişki bozamayacağını biliyordu. Yoongi'nin ondan çoktan bir ilişkisi varken hoşlanması çok uzak geliyordu, ama Jeongguk'un bir tarafı umut etmekten kendini alıkoyamıyordu.

Jeongguk ne yaptığını bilmiyordu, ne yapması gerektiğini, nasıl hareket etmesi gerektiğini, doğruyu yanlışı bilmiyordu.

Akışına bırakmıştı her şeyi.

[""]

Havanın ılık olduğu, kuşların öttüğü, havanın sıcacık bir şekilde yüzünüze değdiği bir gündü. Güzel bir ilkbahar günüydü. İnsanlar dışarı çıkıp eğleniyorlardı, dışarıda zaman geçirmek için ideal bir gündü. Ama Jeon Jeongguk evinde oturup bilgisayarında araştırma yapıyordu.

Hala ruh eşleri ile ilgili bilgi bulmaya çalışıyordu, ama çoktan bildikleri dışında kendi durumuna yardımcı olacak herhangi bir şey ile karşılaşmamıştı. Gözlerinin altı morarmaya başlamıştı çünkü uyku düzeni bozulmuştu, arada sırada küçük çaplı panikten oluşan ağlama krizleri de gözlerini ve akıl sağlığını daha kötü bir duruma getiriyordu.

Yoongi ile düzenli olarak iletişim halindeydiler, yazışıyorlar, telefonda konuşuyorlar ve bazen dışarıda buluşuyorlardı. Bunların güzel olması gerekirken Jeongguk daha da derine batıyordu, Yoongi'nin ona her bakışında, dokunuşunda kendini daha da derinlerde buluyordu. Ve kalbi durmadan ama durmadan acıyordu, Taehyung ona bakmaya geliyordu ama her seferinde ona kızıyordu(kanamayı daha bilmiyordu, öğrenmesinden korktuğu için Jeongguk elinden geldiğince belli etmemeye çalışmıştı.) Belki de haklıydı, ama Jeongguk'un akıl sağlığı onu sağlıklı düşünmekten uzaklaştırıyordu.

Bilgisayarını kucağından itti ve gözlerini övdü, mutfağına gidip kendine bir bardak su doldurdu. Suyunu içerken kapının çaldığını duydu, tuhaftı çünkü Taehyung daha dün uğramıştı. Jeongguk bardağı tezgâha bıraktı ve kapıya gitti.

Kapı deliğinden bakmadan kapıyı direk açtı, karşısında ki kişiyi görünce çok şaşırmıştı, Yoongi elinde kocaman bir piknik sepetiyle durmuş ona o diş etlerini gösterecek gülümsemeyi sunuyordu. Daha sonra Jeongguk'un yüzünün halini fark etti ve suratı anında düştü. Boşta olan elini Jeongguk'un yanağına götürdü ve "Hey, Jeongguk iyi misin? Yüzün solgun gözüküyor." Dedi.

Bu bir problem olmazdı artık çünkü Jeongguk'un yanakları üzerinde ki el ile anında kızarmıştı. Gözlerini Yoongi den elindeki sepete indirdi, "Bu ne hyung?" Dedi, Yoongi'nin sorusunu es geçerek.

when your heart stings, yoonkook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin