55

7.4K 368 102
                                    

Kapının çalması ile ayağa kalktım. Geldiğimden beri başım ağrıyordu ama biraz hafiflemişti. Kapıyı açtım ve karşımda kare gülüşünü görmek beni mutlu etmişti. "Hoş geldin."

"İlaç içtin mi?"

"Hayır, evde yok."

"O zaman iyi ki almışım. Al şunu iç." İçeri geçerken elindeki poşeti bana uzattı ve montunu astı. Sonra bana döndü ve poşeti tekrar elimden aldı. "Ya da vazgeçtim. Sen otur ben getiririm."

"Bir şeyim yok Tae hafifledi zaten."

"Tamam işte bunu içersen iyice geçer."

Salona geçtim ve koltuğa oturdum. Birkaç dakika sonra da elinle bir bardak su ve ilaçla Tae gelmişti. İlacı içtim, bardağı götürecektim ki Tae elimden aldı ve mutfağa götürdü. Taehyung... nolur seni bir iki kere mıncırsam?

"Hani ev dağınıktı?"

"Sen gelene kadar topladım."

"Sana ben toplarım demiştim Eul. Tek istediğim dinlenmen."

"İyiyim Taehyung, ilaç aldım geçer birazdan." Bu kadar düşünceli olmak nasıl bir şeydi? O düşünceli oldukça ben ona daha çok düşüyordum. "Seninkiler nasıl?"

"Hemen uyudular, pratik onları yormuş. Ben uyuduğum için zerre uykum yok."

"Ben de gelince uyudum. Benim de yok. Bilgisayar oyunu oynayalım mı?!" Heyecanla sorduğum soruya o da heyecanlanmıştı. Ama sonra kaşlarını çattı ve hafif doğruluğu yere geri oturdu. "Başın ağrıyor, ekrana bakarsan kötüleşir."

Şuan onun yerinde başka biri olsa boşver oynayalım derdim ama beni düşünmesi o kadar hoşuma gidiyordu ki ses çıkarmadım. Onun yerine başka bir şey aklıma geldi. "Bileklik yapalım!"

"Ne bilekliği?"

"Takı tasarlamayı da severim. Bileklik yapalım. Dur bekle eşyaları getireyim." Yerimden kalktım ve dolabımdaki kutuyu alıp Taehyung'un yanına koştum. "İşte burada." Kutuyu açıp önüne yüzlerce seçenek sunduğumda öylece bakıyordu. "Boncuklarla gözünü korkutma. İple yapacağız. Sade bir şey olsun. Hadi bir işaret seç, ya da bilekliğe takabileceğin bir şey."

Kutuyu eline alıp içine biraz göz gezdirdi ve elindeki ile bana döndü. "Bu sonsuzluk işareti değil mi?"

"Evet. Sevdin mi?"

"Bu olsun. Bunula yapacağım."

"Peki o zaman ben de-"

"Bak bundan bir tane daha var sen de bununla yap aynı olsun. Aramızdaki bir tür simge gibi." Bunu ben de düşünmüştüm ama yanlış anlar diye teklif etmemiştim. Şuan o teklif ettiğine göre kabul etmeliydim. Sonuçta teklifi geri çevirmek olmazdı. "Tamam. Ver bakayım."

Diğerini de bana uzattı ve gülümsedi. "Şimdi ip mi bulmalıyım?"

"Vay canına. Zekisin." Bana baktı. Çok kısa bir süreliğine gözlerinde sevgiyi gördüğümü zannettim. Ama galiba sadece kendimi kandırıyordum. "Siyah seçtim Eul. Sen?"

"Ben mi? Ah, Bu güzelmiş."

"Pembe mi?"

"Pembe sevmem ama tatlı bir ton. Bununla yapacağım." Elimdeki ipi demir sonsuzluk işaretine geçirip bilekliği tamamlamaya çalışırken Taehyung da beni izleyip aynısını yapıyordu.

"Eul, oldu mu sence?" Bilekliğini gördüğümde büyük bir kahkaha patlattım. Her şey birbirine girmişti. Altı üstü bileklik yapacaktı. "Hayır Taehyung. Bunu buradan bunu da buradan geçireceksin. Bak oldu bile. "Düzelttim ve Taehyung'a geri verdim.

"Teşekkür ederim. Bazen beceriksiz oluyorum."

Taehyung mu beceriksizdi? Buna günlerce gülebilirdim. "Sen beceriksizsen ben öleyim. O ses benden çıkıyor sanki."

"Hı?"

"Yok bir şey. Çok güzel oldu." Elindeki bilekliği masaya bıraktı ve benim elimden benimkini aldı. Bileğimi de kendine çektiğinde. O güzel elleriyle nazikçe takmıştı. Sonrasında ise kendi bilekliğini bana uzattı. Sanırım ben ona takmalıydım. "Bileğine göre olmuş."

"Evet çok güzel oldu."

Taktığımda elini kaldırdı ve benimkinin yanına koydu. Sonrasında bana bakıp gülümsedi. Hep gülümsemeliydi "Uykun geldi mi?"

"Bu gece geleceğini sanmıyorum."

"Başın ağrıyor mu?"

"Geçti sanırım."

"Güzel. Ne yapsak?" Yaklaşık 10 dakika ne yapacağımızı düşündük. Cidden aptallık. "Eul, dışarı mı çıksak?"

"Saat 9."

"Ee?"

"Ne eee tabiki çıkalım kalk!" Zaten üstüm dışarısı için müsaitti. Tae de ben de mont ve ayakkabılarımızı giydik. Dışarısı cidden güzeldi. "Daha kalın bir şey mi giysen acab-"

"Hayır! Gayet güzel. Bu kadar da düşünme beni!" Gözlerini kıstı ve biraz öyle bana baktı. Sonra düzeldi ve aklımdaki soruyu sordu. "Nereye gidelim?"

"Trene binelim, lunaparka gidelim. Sonra biraz dolanalım."

"Güzel. Gir koluma." Bu teklif reddedebileceğim bir şey değildi ama ilk defa olacağı için heyecanlanmıştım.  Yavaşça koluna girdim ve gülümsedim. O da ellerini cebine soktu ve yürümeye başladı. İstasyon çok uzakata değildi. Şu kısa yolda giderken bile çok eğlenmiştik.

"Taehyung daha ne kadar fotoğraf çekeceksin?"

"Çok."

Birkaç dakika sonra istasyona gelmiştik. Tren boştu ve bu benim hoşuma gitmişti. Kalabalık olmasından iyidi.

"Ayaklarını uzat." Taehyung'un yaptığı gibi ben de ayaklarımı öndeki koltuğa uzattım. Ve yine fotoğraf çekti. "Ayakların ne kadar küçük."

"Hayır seninkiler büyük."

"Bak şuraya, seninkiler küçük çıkmış. Tatlı." Güldü ve telefondaki resimleri dolaşmaya devam etti.

"TaeTae?" Böyle seslenince kafasını birden bana çevirdi. "Ne? Ne oldu? Neden öyle bakıyorsun?"

"Ah, yok bir şey. Tatlı."

Tatlı, tatlı, tatlı. Kim tatlı? Bana mı diyordu?

"Geldik, kalk hadi." Trenden indik ve lunaparka doğru yürümeye başladık. Lunapark o kadar kalabalık değildi ama yine bizi tanıyan ve fotoğrafımızı çeken olmuştu.

"Buna binelim." Gösterdiğim alete kafasını kaldırıp baktığında gözleri büyümüştü. "Ben o şeye binmem. Atlı karıncaya binelim."

"Çocuk musun sen? Ben seni korurum. Hadi gel." Bileti eline tutuşturup oraya doğru sürükledim. Alete bindiğimizde ise Taehyung iyice gerilemişti. "Eul elini tutsam?"

"Olu-" Eli hemen elimi kavradığında ben de onunkini kavradım. Elimi korktuğu için değil de istediği için tutmasını isterdim. Dediğim gibi sadece isterdim.

***

"Taehyung, al iç şunu." Elimdeki suyu aldı ve kafasına dikti. Cidden korkmuştu ve ben onu bindirdiğim için vicdan azabı çekiyordum. "Taehyung özür dilerim bu kadar korktuğunu bilmiyordum."

Zaten gözlerimde olan gözleri kısıldı ve güldü. "Hayır, bu bir ilk. İlk defa böyle bir şeye bindim. En azından yanımdaydın." Ayağa kalktı ve biraz gerildi. Elleriyle saçlarını karıştırdı. "Yok bir şey toparladım. Şimdi ne yapıyoruz?"

"Yemek yiyelim. İlla ki açık bir yer vardır."

"Güzel seçim." Yine elini tutmam için uzattığında bunu neden devamlı yaptığını sorguladım. Ama sonra vazgeçtim. Bugün bunları düşünmeyecek, onunla birlikte eğlenecektim.

-

-

-

-

Güzel şeyler olacak :)

THE PHOTO • Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin