Vaatler Bölüm 8

1.2K 34 9
                                    

Merhabalar efenim yine ben, paylaştığım müziklerle okuyabilirsiniz, şimdiden keyifli okumalar dilerim..:))

Güzel bir rüyadan uyanırmış gibi gülümsedi. Sıcak bir an sarmıştı bedenini tanıdık. Vücudu günlerdir ağrıyormuş da birden tüm ağrılar dinmiş gibiydi. Yıllarca uyumamış da uykusunu derinden almış gibi.
Bu duyduğu tanıdık ses, dokunuş, bildiği bu şarkı geçmişten bir güne götürmüştü kendini sanki.

"Hayat bazen öyle insafsız ki
Küçük bir boşluğundan yakalar
Hissettirmez en zayıf anında
Seni ta yüreğinden yaralar..."

Gözlerini açtığında duyduğu o şarkı çalmaya devam ediyordu. Durumun gerçekliğini kavrayamasa da bir an sonra nerede olduğunu fark edip hızla oturdu. Etrafına bakarken gördü onu. Karşısında bir sandalyeye oturmuş kendisini izliyordu. Birden konuşamadı. Nutku tutulmuş gibi öylece kala kaldı Umut. Onu izlerken derin bir nefes aldı.

"Ben...Ne oldu?"
Tek kaşını kaldırdı karşısında ki,
"Heyecandan bayıldın."
"Ne heyecanı?"
"Bilmem, bana da sen söylersin diye düşündüm. Üzerime yığılan sensin."
Birden dudaklarını aralayarak bir şey söylemek ister gibi durdu Umut. Gözlerini kocaman açmış karşısında ki surete bakarken sözler dizildi boğazına ne diyeceğini bilemedi. Sarı saçlarının arasından geçirdi parmaklarını.
"Affedersin. Yorgundum. Ama Bu bahane değil tabi."

Ayağa kalkarken saate baktı.

"Bu da ne, Saat dokuz olmuş," Dedi şaşkın bir vaziyette "Ben kaç saattir uyuyorum?"

"Yaklaşık sekiz."

Ağzını açmış karşısındakine bakarken kaşlarını çattı.

"Sekiz. Tanrım şaka mı? Neden uyandırmadın beni?"

"Yorgun görünüyordun." Derken umursamaz bir ifadeyle tek kaşını kaldırıp ayağa kalktı. "Ayrıca şu konunun üzerinin kapanmasını istemedim."

"Ne konusu?"

Yaklaşıp burnun dibine eğildi Ali Eren,

"Bu konu." Derken yüzüne yakından bakmaya başladığında, nefesini tuttu Umut. Yine oluyordu. Özlediği surete bakıyordu işte. Gözlerine, dudaklarına. Hayır, değil. Kendine gel Umut bu o değil. Titrerken bir adım geri attı.

"Kes şunu."

"Neyi keseyim?"

"Bana böyle yaklaşmayı kes."

"Ne hissediyorsun sana böyle yaklaştığımda?"

Kaşlarını çatıp yüzüne baktı Umut. "Sinirlerim bozuluyor."

"Zannetmem." Derken tek kaşını kaldırıp kollarını birbiri içine attı karşısında ki. "İçinde bir şeyler canlanıyor değil mi? Bence sinirlerini bozan bu. Kendine itiraf edemediğin şeyleri hissetmek yormuş seni. Söyleyememişsin. Yada belki de söyledin." Bir adım daha yaklaştı. "Çok acı değil mi avukat. İnsanın canını çok yakıyor değil mi? Uzansan yanında bir suret var. Ama istediğin kişi o değil." Bir adım daha yaklaştı. "Ah evet, istediğin diyorum. İsteyip de alamamak insan da derin bir saplantıya neden olur. Yoksa sen..."

"KES SESİNİ." Diye bağırdı Umut. "Sen, sen ne söylediğini sanıyorsun? Ne ima ediyorsun? Yok, değil. Seni ilk gördüğümde onun ışığı sandım ama sen onun gölgesinden başka bir şey değilmişsin. Hayır, sen başkalarının duygularını, acılarını oyuncak gibi kullanmayı seven iğrenç bir adammışsın. Neyi anlamış gibi konuşuyorsun? KİM OLDUĞUNU SANIYORSUN SEN."

Öfkeyle ceketini alıp hızla uzaklaşırken delirmek üzereydi. Gözleri doluyor aklı bulanıyordu. Bu da neydi böyle? Kimdi o adam, ne vasıfla kendisine bu cümleleri kurabiliyordu? Aptal. Hayır, değil. Asıl ahmak kendisiydi. Nasıl yapardı? Nasıl sırf biraz benziyor diye hiç tanımadığın bir adama bu kadar yaklaşırdı. Onun değildi suç, hepsi kendi hatasıydı. Kendi arzularına yenik düşmüştü. Başkasına neydi onun acılarından, özleminden, kendisini böyle aptal bir duruma düşüren yine kendisinden başkası değildi.
Bir adım sonra, önce bir uğultu duydu ve bir gürültü onu takip etti. Ardından hızla gelen bir ışığa gözlerini kapadığında her şey bir anda oldu. Alieren birden kolundan yakalayıp kendine çektiğinde Umut'u, aynı hızla gelen bir başka otomobil de önlerinden geçti. Umut şok geçirmiş gibi öylece boşluğa bakarken ne olduğunu anlayamadı. Birden kollarından sarsılırken karşısında ki kızgın yeşil gözlere baktı.

SAKLI Kalan (+18)Onde histórias criam vida. Descubra agora