Eve dönüş Bölüm 14

796 34 0
                                    

Bölümü paylaştığım müzikle okuyabilirsiniz..:) bölüm sonu görüşürüz..

Güne bakan ışıklar gibi ürkek, kanayan bir yaraya tuz basmak gibi zalimdi hatırlamak. Hatırlamak en büyük günahtı belki de. Lakin unutulmayanı unutmaya çalışmak kendine yapılan en büyük zalimlik ti aslında. Oysa ne diyordu Nazım Hikmet: "Ne güzel şey hatırlamak seni: Bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin ve saçlarında Vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının... İçimde ikinci bir insan gibidir Seni sevmek saadeti..." Öyleydi, unutmaya çalışmak merhem olamayacaktı yaralarına. O halde unutmayacaktı Umut. Unutmaya çalışmayacaktı. Hayır, hatırlamak ibadet sayılacaktı o vakit.

Elinde ki çerçeveyi masanın üzerine koyarken çalışma odasından çıktı ve içeri nişanlısının yanına geldi. O, koltukta elinde kitabıyla uyuya kalmıştı. Gülümserken Umut, eline aldığı bir pikeyi nişanlısının üzerine örttü ve başını öperek uzaklaşmak istediğinde kadın bileğinden tuttu.

"Neredeydin?"

"Buradayım." 

Başını sallamaya çalışırken kadının gözleri doldu. "Değilsin." Dedi. "Değilsin."

"Yanındayım." Derken endişeyle diz çöktüğünde Umut, kadın doğruldu.

"Yanımdaydın. Ama artık yoksun. Yoksun Umut. Burdasın ama yoksun. Buradayım ama yoksun. Sana bakıyorum ama silinip gidiyorsun. Ben tanıyamıyorum bu adamı."

"Nilay." Derken elini uzatıp kadının yanağına koydu usulca, "Yapma, yapma ne olur. Ben bile bu zamana ait olup olmadığımı anlayamıyorum. Bir şey var anlatamadığım. Anlatamıyorum. Bir kere dökülürse o sözler dudaklarımdan bir daha durduramayacağımdan korkuyorum. Anla beni sevgilim. Yemin ederim." Derken iki elini de kadının yanaklarına koydu. "Yemin ederim ilişkimizle bir ilgisi yok bu yaşadığımın."

Umut'un mavi gözlerine bakarken "Bir sırrın var senin!" Dedi Nilay.

Öylece baktı  Umut: "Bir sınavım var." Dedi usulca başını eğerken. "Kalmaktan korktuğum bir sınav." Derken kadına yaklaştı. "Sorma bana ne olduğunu, elimi tut, yanımda kal sadece..." Derken göz yaşları yanaklarından süzülürken kadının boynuna koydu alnını. "Korkuyorum." Diye fısıldarken neredeyse duyulmadı sesi.

Ne kadar zamanın geçtiğini bilmediği bir sürenin sonunda gözlerini açtı Umut. Nilay'ın göğsünde uykuya dalmıştı. Başını kaldırıp kadının yüzüne baktı. O anda duyduğu telefon sesine başını çevirdi. Arayan kişiyi gördüğünde gülümsedi. 

"Gerçekten, beni bu kadar çabuk mu özledin ya?" Derken sırıttı.

"Özledim tabi eşek sıpası. Ben aramasam arayacağın yok."

Oğuz'un çemkirmesine gülümsedi Umut.

"Olur mu abi, hep aklımdasınız siz."

"Boş laflara karnımız tok yavru kurt. Bohçanı toplayıp yarın akşam buraya geliyorsun."

"Yarın akşam mı?" Derken kafasını toplamaya çalıştı. Yarın akşam babası yemeğe çağırmıştı. Arkadan Gökçen'in sesi geldi.

"Çok bekletmesin avukat bey, yine gelmezse Gökçen'in sopasını yiyeceğini söyle..." Diye söylenirken kız, suratını astı Oğuz. "Anladı, anladı çemkirme..." Diye mırıldanarak Umut'a seslendi Oğuz. "Duydun mu eşek sıpası. Boşlama artık buraları. Yarın akşam ki eğlenceye öte öte geleceksin ben karışmam. Yoksa bizim dişi kurdun elinden kurtulamazsın."

SAKLI Kalan (+18)Where stories live. Discover now