Hikayenin Başlangıcı (6)

13 1 0
                                    

"Günaydın sevgilim" diyerek öptü S. o gün biricik sevgilisini. Kavruk esmer teninin sıcaklığına eklediği o aydan güzel gülümsemesi ile sevgilisinin gözlerini açısını seyretti.
Tek kişilik yataklarında minik bir peri gibi görünüyordu, tül perdenin yüzünde bıraktığı izler ve uyku mahmurluğu ile elleriyle gözlerini ovuşturup yüzünü ona döndü "Günaydın baykuşum" İkisininde yüzlerindeki gülümseme birbirlerinin yıllarına kattıkları o güzel anıların kanıtıydı. Birbirlerini delicesine seven, ağır yaralı ve bir o kadar yara bantlı bu ilişki de en çok yıpranan hep Ekimdi. S.'nin tüm yanlışlarına rağmen onun hep doğru kişi olduğuna kendini inandırmış ve aşkın-belki de aptallığın- gücüyle onu hep affetmiş ona her sabah gülümsemişti. "Uyanmış mı benim masal prensesim" Kocaman bir buse.. "Bugün rüyanda nerenin prensesi oldun bakayım?" Minik bir kahkaha..
İkisinin de aklından geçenler yüzlerinden okunuyordu, ikisi de birbirlerini seyrederken dünyanın en şahane tablosuna bakıyor gibi her seferinde birbirlerinin derinlerde rastlayamadıkları izlerine rastlamaya çalışıyorlardı. Bazı günler birbirlerinin sırtında, elmacık kemiğinde belki omuzunda daha önce hiç görmedikleri benlere rastlıyor onları sevmekle meşgul oluyorlardı.

Yatağında hala kıpırdanıp yorgana sarılmaya çalışan Ekim'e S.'den müdahale gecikmedi. "Sınava geç kalmak istiyorsan ben giyinip çıkıyorum, iyi uykular sana" dedikten sonra yatağın kenarından kalkıp bir bez dolap önüne doğru yürüdüğünde, Ekim küçük birer elması andıran gözlerini iyice açmış, pembe ayaklarını yatağın kenarından çoktan indirmişti bile "Kalktım işte"

Öğrenci evinde olan biten bir kaç zeytin ve biraz süzme peynirle yapılan kahvaltıdan başka bir şey değildi. Ama onlara sorsanız bu kahvaltıyı Şah Sultan'ın bile yapamadığını söylerler ve bunu size inandırırlardı. Kapının eşiğinden baktığınız bu tabloda pembe teninin üzerine örtülen su mavisi geceliği ve sırtını saran siyah saçları ile karşısındaki erkeğe kahkahalar ile bakıp gözlerinin içi gülen bir genç kadın ve dumanı hala tüten çay bardaklarında sabah güneşinin altında esmer tenini demlendiren ve karşısındaki kadına sadece gülümseyerek bakan bir adam görüyorsunuz. Tıpkı o filmlerde izlediğiniz mutluluk sahneleri gibi. Yanımdan geçip giden Ekim'in ardından bakmak beni hep mutlu etmiştir bu sabahta öyle oldu, ben onları izleyip bu sabahın neşesine ortak olurken o kahvaltısını bitirip banyoya koştu. "Sınava gidip geleceğiz lütfen hızlı ol sevgilim" "Tamaaaaaaaaaaaam"

"Sevgilim bu huyun beni hala düşündürüyor orada durup makyaj yapmamı neden izliyor olabilirsin" dedi Ekim rujunu sürmekle uğraşıp bir yandan başını hafifçe çevirip S'ye gülümserken. "Bilmem" omuzlarını yukarı kaldırıp suratına o her zamanki tatlı ve aptal ifadeyi takınmıştı bile "Sadece çok seviyorum o kadar" gülümsemesi ile dudağının üzerine oturan kiraz tanelerini hissetmesi bir oldu "Benim seni sevdiğim gibi mi yani"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 22, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Yırtık MektupWhere stories live. Discover now