11. Bölüm

2.7K 152 73
                                    

Başımı duvara vurarak "Aptal Sevda!" diye homurdanıyordum. Ne mi olmuştu? Adonis bana kendini açıklayacağını söyledikten sonra ortadan kaybolmuştu. Ben de nasıl ona inanarak hata yaptığımı düşünüyordum.

Ya bana kendini gösterecekti, ya da hayatımdan tamamen çekip gidecekti.

Başımı duvardan çektim ve yaptığım panoya baktım. Panoda Adonis olabilecek kişilerin adlarını yazmıştım. Neredeyse tüm mahalle ve okul arkadaşlarımın adları yazılıydı. Kırmızı iple olabilecek kişileri, görüştüğümüz yerleri işaretlemiştim ama yine de bir sonuça ulaşamamıştım. Aklıma gelen fikirle sırıttım ve bu görevi tek başıma yapmam gerektiğine karar verdim. Adonis ne demişti? Çevremdeki biri ona yardım ediyordu. Ya da birileri...

İlk durak olarak gitmeye karar verdiğim kişiye bakınca sırıttım ve başımı salladım. Umarım Adonis yalan söylemiştir. Birinin arkamdan iş çevirmesi gerçekten kötüydü ve bu hastalıklı his, düşünce aklımdan çıkmıyordu.

Odama ve panoma son bir kez daha bakıp iç çektim. Evin anahtarını ve telefonumu cebime atarak çıktım ve ilk durağa doğru yürümeye başladım.

İlk durak: Miray'ın evi.

Hızlı bir şekilde yürüyerek eve ulaşmaya çalışıyordum. Bu yolda karşıma Adonis tarafından çıkarılacak tehlikeleri düşündüm. En fazla iş birlikcisinin evine gitmemem için başıma iş açardı, yolumu değiştirirdi. Yapardı, o Adonis'di.

Miray'ın kapısının önüne gelince durdum ve nefesimi tuttum. Zile basıp soracağım soruları içimden tekrarladım. Dananın kuyruğu kopmuştu artık, geri dönüşü yoktu.

Kapının açılma sesi gelince ittim ve içeri girdim. İkinci katta oturuyorlardı ve tahminen Miray evde tekti. Eğer evde tek değilse büyük bir ihtimalle ondan dört yaş küçük olan Korkut vardı. Ama o da mahalledeki arkadaşlarıyla maç yapmak için sözleşmiş olabilirdi. Bunları düşünmeyi bırakıp iki katı çıktım ve karşımda Korkut'u görünce sırıttım. Demek Miray evde tek değildi, aman ne güzel!

"Naber lan bücür," diyerek eve girdim. Tabii girmeden saçlarını karıştırmış onu sinir etmiştim. Bana dil çıkararak "Yalnız o senin lakabın değil miydi?" dedi. Beni dumur etmişti. Tek kaşımı kaldırarak "Çok bilmişlik yapma, ablan nerede?" dedim ve Miray'ı sormayı akıl edebildim.

Elini sallayarak "Odasında," dedi ve beni tek bırakarak kendi odasına geçti. Üfleyerek "Küçük ergen," diye mırıldandım.

Sen nesin? Diyen iç sesime küfür ederek Miray'ın odasına daldım ve ellerimi silah tutuyormuş gibi kaldırdım. Ardından sinirli bir sesle kötü polisi oynadım. "Sorduğum her soruya doğru cevap vermek zorundasın, avukatını arama hakkın var."

Ellerini havaya kaldırarak "Tövbe yarabbim n'oluyor?" diye sordu. Kafamı yukarı kaldırarak "Soruşturmadasın! Ellerin havada bekle," dedim ve telefonumu çıkarıp onun bu şapşal halini çektim. Hala bana şaşkınca bakıp elleri havadaydı. Daha sonra kendine gelmiş, olayın saçmalığını anlamış bir şekilde "Sevda salak mısın? Ne yapıyoruz şuan?" diye sordu.

Gülerek "Sonunda şaşkınlığını üstünden atabildin. Şapşalsın kızım sen," dedim. Gözlerini devirerek "Sen Caner'le bu ara çok takıldın sanırım. Tavırlarını anca buna yordum," dedi ve beni ellerimden tutarak yanına oturttu. Sonra kafasını sallayarak "Ne oldu?" diye sordu.

Dudaklarımı büzüp "Sana bir şey soracağım," dedim ve tepkisine bakmaya başladım. Kaşlarını havaya kaldırarak "Dinliyorum," dedi ve tüm dikkatini bana verdi. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve bir çırpıda konuştum.

"Köstebek sen misin?"

"Ne? Ne köstebeği Sevda? 1.78'lik kız nasıl köstebek olsun?"

Kafasını vurarak "O anlamdaki köstebekten mi bahsediyorum geri zekalı?" dedim ve bir süre durdum, ardından devam ettim. "Yani... Adonis'in yandaşı sen misin?"

Anemon| TamamlandıWhere stories live. Discover now