Bölüm 36

331 45 19
                                    

   En son Jongin'le bu şekilde küstüğümüz zaman ben sarhoşken bir haltlar yemiştim. Şimdi yine aynı durumdaydık ve ben yine bir haltlar yemiştim. Jongin kaç gündür yüzüme bile bakmıyordu. Artık televizyonun karşısındaki koltukta yan yana oturamıyor ya da aynı yatakta bile yatamıyorduk. Çünkü Jongin beni gördüğü an odasına kapanıyordu. Artık okula Baekhyun'la gidiyordum. Yine eski günlere dönmüştük yani.

Yüzüm avuçlarıma yaslı karşımda oturan Baekhyun'a dert yanarken bu durumdan çok mutsuzdum. Yanaklarımı havayla doldurup yavaşça saldım. Bugün Jin Hyung'la buluşacaktık. Jongin randevu günlerimi bilmediği için bundan da habersizdi tabii. Zaten bu onsuz gittiğim ilk sefer de değildi. Birkaç haftadır yalnız gittiğim için artık randevularda daha rahattım. Jin Hyung iyi bir doktordu. Benim hakkımda yaptığı bazı çıkarımlar dehşete düşeceğim kadar da doğruydu üstelik. Onunla konuşmak beni rahatlatıyordu. Kâbuslarım azalmıştı. Artık geçmişim hakkında konuşurken korkmadığımı fark etmiştim üstelik. Şu an en büyük sorunum Jongin'di.

''Baekhyun ne yapacağım ben?''

Baekhyun ağzındaki pipetle oynamayı bırakıp bana baktı.

''Sana yardım edebilmem için önce benden de sakladığın şeyleri dökülmen gerekiyor. Ve sen bunu yapmıyorsun.''

Kahvemi birkaç dakikasına kadar bitirdiğime sevindim o an. Yoksa püskürtüverirdim yüzüne. Baekhyun nereden çıkarmıştı ondan bir şeyler sakladığımı da soruyordu şimdi? Nereden anlamıştı?

''Ne saklaması Baek? Saçmalama.''

Gözlerimi biten kahve bardağıma eğerek söyledim.

''Yalan söyleme bari yalan söyleme. Bir de kaçırıyor gözlerini anlamayayım diye. Anlat bak yoksa ben de küsüp gideceğim.''

O sırada Jongdae'nin yanıma oturduğunu hissettim. Kokusundan tanıdım onu. Lavaboya diye gitmişti ama dakikalardır yoktu ortada. Ama benim dikkatim Baekhyun'da ve dediklerindeydi. Gözlerim hala masadayken yavaşça mırıldandım.

''Gitmezsin.''

Sesim kısık çıkmasına ve etraftaki tüm o gürültüye rağmen beni duymuştu elbette.

''Giderim. Zorlama beni çok kötü küserim hem de. Konuşmam hiç de. Anlat hadi.''

''Kime küsüyorsun sen bakayım?''

Ben hala başımı kaldıramıyordum. Jongdae Baekhyun'la konuşurken ben gözlerimi kapatıp kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Bayılıverecektim şuraya. Baekhyun da gidecekmiş benden. Sakinleşemiyordum galiba.

''Sehun'a küsüyorum tabii. Kime olacak?''

''Ne diye küsüyorsun sen de benim bebeğime? Ne yaptı kuşum size?''

Jongdae'nin sert çıkan sesiyle titreyen dudaklarımı durduramadım. Az öncesine kadar sımsıkı kapadığım gözlerim ben onları aralayınca bulanık bulanık bakmaya başladı etrafa. Herkesin ortasında öylece ağlayamazdım.

''Anlatmıyor ki bilelim.''

Baekhyun hala Jongdae'ye laf anlatırken dikkatlerinin bende olmamasından faydalanıp kırpıştırdım gözlerimi. Gözyaşlarımı zorlukla geri gönderirken derin bir nefes aldım.

''Ne anlatmıyormuşsun sen bize Sehun?''

Jongdae bana dönüp söyleyince omuz silktim.

''Ne bileyim ben? Baekhyun biliyor belli ki. Sor da söylesin sana.''

Baekhyun gözlerini devirdi. Sinirlenmeye başlamıştı belli ki.

''Anlatacaksın eninde sonunda. Öğrenirim ben. Öğrenene kadar da bırakmam peşini.''

Rezerve Devrimحيث تعيش القصص. اكتشف الآن