chapter 5; need a help

563 37 3
                                    

Bianca elindeki hamilelik testine baktıp iç geçirdi. Bir nebekleri olacak olsa gerçekten mükemmel olurdu ama içinden bir ses bunun farklı bir şey olduğunu söylüyordu.

Daha sonra üzerinde mavi bir çizgi beliren testi çöpe attı, tahmin ettiği gibi olmuştu. Lavabodan çıkıp Albus'un yanına ilerledi.

"Yok," dedi kaşlarını kaldırarak. Albus bir an üzülmüş göründü, daha sonra normale döndü.

"İkimiz de buna  hazır değildik zaten," dedi garip bir sesle. Bianca onun gerildiğini anlamıştı, üzerine gitmedi.

"Haklısın," dedi yapmacık bir gülümsemeyle. Aralarındaki saçma soğuğu bir türlü çözememişti. "Ne kadar korkunç bir anne olacağımı düşündün mü hiç?"

"Çocuğu kesin kaybederdik biz."

Bianca kıkırdadı, daha sonra deri ceketini omuzlarına  geçirdi. "Ben Rose’a gidiyorum, düğün ile ilgili bazı yardımlara ihtiyacı varmış."

"Pekala," dedi Albus. "İyi eğlenceler."

●○

"Bu çok güzel," dedi Bianca gelinliğe bakarak. "Scor'un dibi düşecek."

Rose kendi çevresi dönerek aynaya baktı. Üzerindeki beyaz elbise ile bir kuğu gibi görünüyordu, tek sıkıntı kızıl saçlı olmasıydı.

"Emin misin?" dedi emin olamamış bir tavırla. Bianca başını emin oldığunu belirtircesine salladı.

"Benimki kadar güzel olmasa da idare eder işte."

Rose kuzeninin düğünümü hatırladı.

Etrafa hoş bir müzik yayılırken Bianca babasının kolları arasında mihraba doğru ilerledi. Albus beyaz renkli takım elbisesinin içinde hoş görünüyordu görünmesine, ama  Bianca kadar dikkat çekmemişti.

Çünkü genç kadının gelinliği siyahtı.

Etraftaki insanlar fısıldaşıp fotoğraf çekerken Bianca mükemmel gülümsemeler sunuyor, herkese el sallıyordu. Albus'un koluna girip gülümsedi.

"Hazır mısın?" diye sordu Albus güven veren bir fısıltıyla.

"Hazırım," dedi Bianca gülerek.

Rose güldü. Yalnızca bir ay önce olmasına rağmen düğün rüya gibiydi. En azından Bianca ve Albus çiftine yakışacak kadar dikkat çekiciydi.

Rock müzik çalmış, çılgınlar gibi dans etmişlerdi. Kıyafetler gibi ortam da çılgındı. Düğün bir gökdelenin en üst katında, bahçe gibi döşenmiş bir terasta olmuştu.

"Aşkımızın daima en yüksekte olması dileğiyle," demişti Bianca.

"O zaman artık karar verdin mi?" dedi Bianca. Rose başını salladı.

Daha sonra muhtemrlen olmaması gereken bir şey oldu.

Bianca elini ağzına kapatarak öksürdü.

Hayır, olmaması gereken şey öksürmesi değildi. Elini geri çektiğinde avcunda kan birikmiş olmasıydı.

Rose dehşetle ona baktığında Bianca ciddi bir bakış attı ona.

"Sanırım yardıma ihtiyacım var."

Yalnızca yedi gün kaldı, dedi kafasının içinden bir ses. Gerçeklerin ortaya çıkmasına yedi gün kaldı.

'Cause I Loved || Albus Severus Potter ✔Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt