f o u r

22.8K 2.4K 364
                                    


tae hyung: hey,
jeon.

jeon: efendim hyung?

tae hyung: sen,
gerçekten haklıymışsın.
ben abarttığını
düşünmüştüm.

jeon: şimdi yaptığım
şey o kadar da 
tuhaf gelmiyor,
değil mi hyung?

tae hyung: evet,
öyle jeon.
tuhaf gelmiyor.
gelmesi gerekir ama
gelmiyor.

jeon: pekala,
o halde görüşürüz?

tae hyung: daha yeni
konuşmaya başladık.
ayrıca öğle arası.
seninde boş vaktin vardır diye
umuyorum?

jeon: şey...

tae hyung: ney?

jeon: ben
istemeyeceğini
düşünmüştüm hyung.

tae hyung: neyi
istemeyeceğimi
düşündün
jeon?

jeon: yani şey,
benimle konuşmayı. 
yaptığım şeyden sonra
istemezsin diye
düşündüm.

tae hyung: saçmalamışsın.
alt tarafı basit bir
dalgaya alma olayıydı.

jeon: basit bir dalgaya
alma olayı mı?|
basit bir dal|
basit b|
b|
haklısın hyung,
öyleydi.

tae hyung: güzel,
konuşalım o halde.
fena halde sıkılıyorum
çünkü.

jeon: konuşalım hyung,
nasıl istersen.

tae hyung: bana
biraz kendinden
bahset. sen beni
tanıyorsun
ama ben seni
tanımıyorum, jeon.
bu biraz haksızlık.

jeon: ne öğrenmek
istiyorsun?

tae hyung: bak
ne diyeceğim,
akşam üzeri
bir saat belirleyelim
ve ben o zaman sana
merak ettiğim
şeyleri sorayım.
şimdi teneffüslerde
sormak pek rahat olmaz.
ben sana yazarım
akşam.

jeon: peki
hyung, görüşürüz.

tae hyung: görüşürüz,
jeon. görüşürüz.

thanatos, taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin