7.Bölüm: Gerçeklerin Bi Kısmı

9 4 0
                                    

Yazarın Anlatımında: (Kriz geçirdikten sonra eve geliş)

Batu yavaşça Peri'yi kucağına aldı. Bunu farkedip kıpırdanan Periyi susturup içeriye girdi. Ayperi'yi yavaş ve kırılıcak hasas, cam bir esermiş gibi yatağa bıraktı. Batu tam odadan çıkmaya hazırlanıyordu ki Ayperi kolundan tutup gitmemesini ve ona ihtiyacının olduğunu söyledi. Batuda üstündeki hırkayı çıkartıp yatağa girdi. Ayperi uykunun ve içtiği ilaçların etkisiyle Batu'nun üstünde bir şey olmadığını zannetti. Rahatsız olsada bu rahat ve huzurlu kollara dayanamayıp uykuya daladı. Batu kendini çok garip hissetmeye başladı. Sanki yapboz parçaları yerine oturmuş ve herkes olması gereken yerdeymiş gibi hissediyordu. İlk defa kalbinin sesini duydu. Ona bir şeyler anlatmak istercesine atıyordu. Kalbi aslında ona çok uzun zamandır bi şeyler anlatmaya çalışıyor ama bizim Butu anlıyamıycak kadar kalbiyle bağlantısını kesmiş birisi. Aslında çokta kesmiş gibi değil ama kafasını kullanmayı, ona mantıklı gelen şeyleri yapmayı daha çok seviyor. İlk defa kalbi bi uyarı vermeye başlayınca anlamasıda zor olucak gibi.

Ayperi ise garip duygular içinde. Bi tarafı Bekir diyor bi tarafı gurur. Ayperi arafta kalmış bi durumda ne yapacağını bilmiyor. Aslında bilmediği çok şey var ondan saklanan. Öğrendiği zaman ne tepki vereceğini bilmediği. Ama yakın zamanda yaşayacağı şeyler ve ani kararlar onun hayatını derinden sarsıp belkide onu yaralıycak. Ayperi daha tam olarak aydınlığına çıkamadı. Ama yılmıycak her seferinde yeniden yeniden ayağa kalkıcak ya da arkadaşları tarafından tekrar ayağa kaldırılacak. Bi şekilde hayatına devam etmeye başlıycak. Büyük konuşmanın cezasını iliklerine kadar yaşıycak yine. Uzun zamandır demedi "Hayatım daha ne kadar berbat olabilir ki?" Sözünü iliklerine kadar yaşıycak. Bu sözü her kullandığında başına her zaman daha çok şey çıkmış. Ama hiç bi zaman sonunda daha kötü bir şeyin gelemeyiceğine inanacak kadar saf bi kız.

Ayperi'nin Anlatımından:

Yine uğultu halinde gelen sesler duymaya başladım ama bu sefer baş ağrısı çekmiyordum. Biraz rahatladığımı umarak gözlerimi açtım. Etrafıma bakındım. Sena telefonda biriyle tartışıyordu. Batu ise ortalıkta görünmüyordu.

Üstüme dikkatlice baktığımda pijamalarım giydirilmişti. Umarı  bunu bana Sena giydirmiştir. Batu ya karşı biraz uzak durmaya karar verdim. Ne de olsa o gün geçmişti belkide içimdekileri dökemesemde tam olarak yinede hayatıma dönüp devam edicektim. Bazı karalarımdan ödün vermem gerekiyorsa da vericektim. Acımıycaktım ne olursa olsundu artık benim için. Sena'nın sinirle telefonu odamdaki koltuğa fırlatmasıyla düşüncelerimden ayrıldım. Neye sinirlendi ki? Bir şey sorarsam sinirini benden çıkarabilirdi o yüzden susup olanları izlemeye başladım.

"Alllahım inanamıyorum ya! Niye halla benim peşimi bırakmıyo bu adam. Ben yoruldum hacı peşimde dolanıp hayatımın içine etmekten yorulmadı. Bıktım artık ya!!!"diye bağırınca neler olduğunu az çok anladım. Hacı dediği kişi dedesiydi. Acayip derecede inatçı, dediğim dedik, küçük dağları ben  yaratım havadında olan  yaşlı bi dede. Aslında benimde sinirlerimi az bozmuyordu. Normalde yaşlıları çok severim ama bu bunağın gerçekten ölmeye ihtiyacı var! Her şeyi kendisi yönetiyomuş gibi davranıyo. Sena'yla tanıştığımızdan beri kıza hiç rahat verdiğini görmedim zaten. Dedesiyle 2 defa aynı ortamda bulunduk ama kendimi zor tutum Sena'nın annnesi evli olmasına rağmen kocasından çok karışıyordu. Sena da daha çok annesinin ve babasının ona benzemesinden feci şekilde korkuyordu. Şimdiden babası da dedesine benzer özelliklerde bulunmuştu. Ben de aşırı şekilde dobra olduğum için Sena beni zor tutu. Bu kız böyle şeyldre nasıl dayanıyo ciddi anlamda anlamıyorum.

Sena'nın siniri geçince odamın camını açıp derin bir nefes almak için dışarıyı seyretmeye başladı. "Kusura bakma senide uyandırdım. Biliyosun bizim hacı her şeye karışı sinirlerimi bozdu ben de istemeden bağırdım... İyiysen benim okula gitmem lazım sorun olur mu?"dedi hem içindekileri dökmüştü hemde bi bakıma benden izin almıştı. Buna yavaşça gözdevirip iyi olduğumu belirtim oda çıktı.

Acıktığımı hissedip mutfağa indim kendime bi şeyler hazırlamak için buz dolabına bakmaya başladım. Tavuk göğüsü görünce hemen buzluktan çıkarıp mikro dalga fırına attım hızlı erimesi için. Etim eridikten sonra orta boyutta küp küp doğramaya başladım. Tavaya biraz yağ koydum. Annemden öğrendiğim yumurtalı sosu yapmaya başladım. Bi yandanda tavuklarımı kızartıp benmari usulü yapıla sosuma tereyağ ekleyip karıştırmaya devam ettim.

Yemeğim hazırdı sosunu da tavuğumun üstüne döktüm. Enfes kokuyordu. Ben yemeğime kalpli gözlerle bakarken kapı çaldı. İstemeden de olsa kapıya bakmaya gittim. Gelen Batu'ydu. Batu'yu görünce ondan uzak durma fikri aklımdan uçup gitti. Ona sıkıca sarılıp beni güvende hissettiren kokusunu içime çekmeyi de ihmal etmedim. "Karnın acıktı mı güzelim diycemde bu güzel hatta mükmmel kokuya bakılırsa sen bi şeyler hazırlamışsın?"dedi abartarak. "Abartma prensim."diyip üstünü değiştirmesi için odasına kovaladım. O gittikten sonra masaya bir tabak daha koyup çatal vesayre çıkarttım. Bardağına yeni sıktığım portakal suyunu dolduruken aniden belime sarılan kollarla irkildim. Batu'ya önümü dönüp sarıldım. Gözlerimin içine özlemle bakıyordu. Biz konuşmadan da anlaşabildiğimizden beni hem özleyip hem de dün beni çok merak ettiğini anlamıştım. Ona daha sıkı sarılıp burda ve yanın da olduğumu belirttim.

Uzun sarılmamızdan sonra beraber masaya oturduk. Batu'ya bakarak dalga geçer bi şekilde "Kaynanan seviyomuş Batu" dedim ufak bi gülümsedi ve yüzüme bakıp daldı. Onu geri getirmek için hafifçe öksürdüm kendine gelip yemeye başladı. Annemin tarifi olduğunu anlamış bana büyülü gözlerle bakıyordu. Annemin yaptı yemekleri uzun süre yemememiş olsada anne lezzeti diye bi şey vardı ve oda bunun farkındaydı. Anladığım kadarıyla benim yaptığımda annemin yaptığı gibi olmuştu.

Sofrayı toplayıp bu gün neler yaptığını hastanede olanları anlattı. Ecrinin odasına gittiğinde beni sormuş. İyileşmeye başlamış vücudu tedaviye karşılık vermeye başlamış benim için o kadar güzel bi haberdi ki Batuya  sıkı sıkı sarılıp yanaklarını öptüm. Ama dudaklarım acımıştı. Kirli sakaları yüzündendi ama benim çok hoşuma gidiyordu. Her zaman kirli sakkalı insanlara karşı zafım vardı. Batu bunu bildiği için kesinlikle kesmezdi. Bu benim işime geliyodu. Birinin sakallarına dokunmak istediğimde onun sakallarına dokunmak hoşuma gidiyordu. Bi de yumuşacık saçları yok mu? Beni benden alıyo.

Batu oluşan sesizlikten rahatsız olmuş olucak ki film izlemeyi teklif etti hiç düşünmeden kabul ettim. Üstümüze ince bir pike örtük saat baya geç olmuş Sena işten gelmiş hasta olduğunu söyleyip odasından çıkmamıştı. Bizde Batu'yla oturmuş film izlemeye devam ederken benim gözlerim yavaş yavaş pes edip kendini kaybedercesine kapanmaya başladı. Sırtımı Batu'nun göğüsüne yaslayıp başımıda geriye doğru bıratım. Başım onun omzuna denk gelmişti. Gözlerimi kapatıp Batu'nun göğüsünde yani güvenli bi şekilde uyumaya başladım.    

Yazarın Anlatımı:

Batu canının uyduğunu görünce pikeyi güzelce üstlerine örttü. Film bittiğinde uykusu zaten çok hafif olan Ayperi uyanmasın diye Batu olduğu yerde aşağı doğru kayıp ikisi içinde en iyi olan pozisyonu bulup kalbini garip hissettiren kızın rahat etmesini sağladı. Ona sıkıca sarılıp gözlerini kapattı.

Bölüm Sonu

Oy ve yorum atarsanız sevinirim.😊

Aydınlığa Kanat ÇırpışWo Geschichten leben. Entdecke jetzt