19. Bölüm

58 8 0
                                    

"Ne yani siz şimdi baya baya sevgilimisiniz?" diye 100. Defa soran Emreye gözlerimi devirip bıkkınlıkla baktım.

"Ya daha kaç defa diyeceğim. Evet biz Egeyle sevgiliyiz. Hayırdır beğenmediniz mi?"

"Yok biz ona beğenememek demeyelimde ne biliyim işte. Senin sevgili olabileceğin hiç aklıma gelmezdi." diyen Emreye tekrardan gözlerimi devirdim.

"Ama belliydi zaten." diyen Merte bakıp tek kaşımı havaya kaldırdım.

"Belliydi zaten?" diye sorarak konuştuğumda gıcık gıcık sırıtıyordu.

"Yani böyle sürekli yan yana olmalar, birbirlerinin gözünün içine bakıp gülümsemeler, kıskanmalar, birbirlerine sarılınca sakinleşmeler falan filan işte. Fazla belli ediyordunuz birbirinize aşık olduğunuzu. Egenin sana seni yiyecek gibi bakan erkeklere 'çıkışa gelin lan' der gibi bakıp seninde Egenin etrafındaki kızlara laf sokmanı üstüne üstlük birbirinize bakmalara doyamamanızı saymıyorum bile." dediğinde utandığımı hissettiğim ve hafif kızaran yüzümü saklamak için yüzümü Egenin göğsüne gömüp sıkı sıkı sarıldım.

"Ya Ege şunlara bir şey söyle yaa." diye mızmızlandığımda o da bana sımsıkı sarıldı ve sahte bir sinirle diğerlerine dönüp kaşlarını çattı.

"Uğraşmayın sevgilimle utanıyor." dediğinde karnına sert bir dirsek attım. Acıyla inleyip sonra sa gülmeye başladığında saçımın arasına bir öpücük bıraktı. Hemen sırıtmaya başladığımda kollarımı biraz gevşettim ama ona sarılmaya devam ettim.

"Aman sevgilisine de laf söyletmezmiş." diyen Onura sehbadaki süs taşlarından birini attınca kıkırdayarak ondan ayrıldım.

"Anneannem çok düzenli ve titiz bir insandır. Bu yüzden sehbada bulunan bütün taşları sayarak yerleştirdiğinden neredeyse adım kadar eminim." dediğimde Ege eliyle Onura işaret yapmaya başladı.

"Al o taşı yerden yerine koy. Asabımı bozma benim." dediğimde Onur yerdeki taşı aldı ve çok hızlı bir şekilde yerine koyup ayağa kalktı. Sonra ise Egeye dil çıkardı.

"Lan oğlum bas git." diyen Egeye gıcık gıcık sırıtmaya başladı.

"Oğlum sen yakın gelecekte kılıbıkta olursun bu gidişle." deyip tekrardan Egeye laf attığında Hayata döndüm.

"Üzgünüm Hayatım affet beni." dediğimde kaşlarını çatarak bana baktı.

"Niye ki?" dediğinde biraz eğildim ve elimi üzerime giydiğim İspanyol paça pantolonumun paçalarına getirdim ve ayakkabımla arasına sıkıştırdığım küçük içi dolu tabancamı kavradım.

"Çünkü birazdan sevgilisiz kalacaksın." deyip tabancamı çıkardım. Onur hemen tabanlara yalağlayıp kaçmaya başladığında bende peşinden koşmaya başladım.

"Sana bas git dendiğinde basıp gideceksin." deyip yerimde durdum ve ayaklarına nişan alarak iki el ateş ettim. Hemen havaya sıçrayıp daha hızlı kaçmaya başlayınca onu çay tarlalarına yakın olan bir yere kadar kovalayıp arada ayaklarına nişan alıp ateş ederek kovaladım. O ise koşarak en sonunda çay tarlalarından birine girip koşarak kaçmaya devam etti. Arkamızdan koşarak gelen diğerleri de yanıma vardığında Onurun koşmasını görüp kahkahalarla gülmeye başladılar. Onur az arkasına bakacak gibi olduğunda kaşlarımı çattım ve tekrardan ateş ettim. Arkasına bakmak yerine hızla koşmaya devam edip çayların içinde hızla koşmaya devam etti. Gitmek için arkamı döndüğümde diğerleri de bana uydu. Ege gülerek gelip kolunu omzuma atıp beni kendine çektiğinde gülümsedim.

"Ya bırakıp gitmesemiydik." diyen Hayata baktığımda biraz endişeli görünüyordu.

"Endişelenmeni gerektirecek bir durum yok Hayatım. Aklı başına geldiğinde geri gelir." deyip yürümeye devam ettiğimde sonunda eve vardık ve tekrardan bahçedeki koltuklara kurulduk.

Sonsuz Aşk Where stories live. Discover now