Veda: 2. Bölüm

31 3 0
                                    













İçimden Fransızca hocamıza etmediğim beddua kalmadığında artık dili de tutulmadığı için en iyisinin köşeye sıkıştırıp gırtlaklamak olduğuna karar verdim. Yaa Allah aşkınıza bu Fransızca bildiğine emin mi? Bu nasıl bir konuşma stili? Aksanını bile bilmiyor bu salak.

Can sıkıntısından başımı sıraya yasladığım da tam uyumaya karar vermiştim ki hocanın bana seslenmesi üzerine esneyerek kafamı kaldırdım.

"Kızım orda ne yapıyor sen?" diye Fransızca bir şekilde devrik cümle kurduğunda gözlerimi devirdim ve bende düzgün Fransız aksanımla birlikte hocaya cevap verdim.

"Hocam ben zaten Fransızca biliyorum ama siz bilmiyor olacaksınız ki devrik cümle kuruyorsunuz. Lütfen cümle kuracağınız zaman Fransızcanızı bir kontrol edin." dediğimde anlamaz gözlerle bana baktı. Sonra ise anlamış olacakki hemen gözlerini kaçırdı ve kaldığı yerden anlatmaya devam etti.

Yine can sıkıntısından kafamı sıraya yasladığımda tek dileğim sınıfa birinin gelip duyuru yapmasıydı.

Tam bu sırada çalan kapı sesiyle içimden bir 'Yarabbi şükür' çektim ve yüzümdeki alaylı sırıtmayla birlikte kafamı sıradan kaldırdım ve içeri giren müdürümüze baktım.

"Hocam dersinizi böldüğüm için özür dilerim ama yapmam gereken önemli bir duyuru var." dedikten sonra sınıfa döndü ve konuşmaya devam etti.

"Çocuklar bildiğiniz üzere bu yıl üniversite sınavlarına gireceksiniz ve biz size daha dersler yoğunlaşmadan bir tatil hazırlamak istedik. Okulumuz 12. Sınıflar olarak İstanbul Orman Otellerine gideceğiz. Tatilimiz tam 5 gün sürecek ve otobüs pazartesi günü sabah 8 de kalkacak. En başından söylüyorum gelmek zorunlu, eğer gelemem diyen varsa odama gelip geçerli bir mazeret bildirsin. İyi dersler hocam." açıklamasını yaptıktan sonra sınıftan çıktı. Müdürümüzü normalde hiç sevmesemde tatil fikri gerçekten çok iyiydi. Onca olay yaşadım ve sonunda 5 günde olsa dinlenmek benimde hakkım.

Çalan zil sesiyle birlikte Arasla birlikte ayaklandık ve çantalarımızı alarak sınıftan ayrıldık. Bahçeye geldiğimizde Arasın durması üzerine ona döndüm.

"Eeee Hazırmısın bakalım?" dediğinde ona sırıtarak baktım.

"Sen ikizini hiç tanımamışsın ben her zaman hazırım ve pazartesiye kadar baya düzelmeye de kararlıyım." dediğimde beni gülerek beni kendine çekti. Bende sırıtarak ona sarıldım.

Arabanın yanına vardığımızda nazik bir şekilde kapımı açması üzerine hafif bir şekilde kıkırdadım.

"Buyrun matmazel."

"Ah teşekkür ederim yakışıklı prensim." dediğimde yüzüne havalı bir gülümseme yerleştirdi ve bana göz kırptı. Bu sefer sesli bir şekilde güldükten sonra arabaya bindim. Kapımı kapattıktan sonra kendisi de sürücü koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırdı. Okuldan ayrılırken son gördüğüm şey ise arkamdan bakan Ege oldu.

Ege'den

Okuldan ayrılmalarına rağmen bakışlarımı Nefesle Arasın giden arabasının üzerinden çekemedim. Ne kadar kıskançlık etsemde Nefesin o -Aras- herifin yanında mutlu olduğu için sesimi çıkaramıyordum. Hoş zaten çıkarsam ne olacak ki? Bunu yapmaya ne hakkım var ki?

İçimden gelen bir anlık dürtü ile koşarak arabama bindim ve arkalarından gitmeye başladım. Hastaneye geldiğimde şaşkına onlara baktım. Yüzlerindeki gülümsemelerle birlikte arabadan indiler ve içeri girdiler. Hemen kendimi toparlayıp bende arabadan indim ve hastaneye giriş yaptım. Asansöre bindiklerinde onlara gözükme den kaçıncı kata çıktıklarına baktım ve koşar adım merdivenleri çıkmaya başladım. En sonunda 7 kata geldiğimde duvara yaslandım ve asansörün gelmesini bekledim. Asansör durup dışarı çıktıklarında peşlerinden gittim ve içeri girdikleri odaya baktım. Etrafımı inceledikten sonra yavaş adımlarla içeri girdim ve sessizce kapıyı kapatıp duvara yaslandım. Biraz uzağımdan sesleri gelince nefesimi tuttum ve olduğum yerden hiç kıpırdamadım.

Sonsuz Aşk Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt