sekizinci bölüm

17.1K 1.2K 143
                                    

[2019, 16 Mart, Cumartesi]

{08.53}

gökhan: neredesin

göremedim seni 

okan: gelmedim okula

hayırdır

gökhan: okula gelmediysen niye uyanıksın

okan: uyumadım 

gökhan: salak mısın

niye uyumadın bu saate kadar

okan: canım istedi

gökhan: okan

bir şey mi oldu 

okan: ne alakası var

gökhan: niye soğuk yapıyorsun o zaman 

okan: uykum var

gökhan: siktir git yalan söyleme

okan: uzatma gökhan

uykum var işte

kaç saattir uyumadım

o yüzden şimdi uyuyacağım

gökhan: iyi

uyu o zaman

hey (10.27)

okan: efendim

gökhan: ağzını yüzünü sikeceğim ha

niye uyumuyorsun sen

okan: uyku tutmadı

gökhan: sen demiyor muydun uykum var diye bir saat önce

evde misin sen

okan: evet

gökhan: konum at

okan: inanmıyor musun

gökhan: hayır

öğle arası yanına geleceğim

okan: gerek yok

gökhan: büronuz buraya uzak değil

önce oraya da uğrayıp öğrenebilirim

(görüldü)

öğle arasından öncesine kadar atmış olsan iyi edersin

okan: *konum*

(görüldü)

Hocadan izin alıp erkenden sınıftan çıkmış ve Okan'ın attığı konuma gelmiştim. Evi çok uzakta olmadığı için gelmek on dakikamı almamıştı. Evleri iki katlı, müstakil olduğundan hangi kat diye düşünmemiş, direkt zili çalmıştım. Kapıyı yüzünde kocaman bir morluğa sahip olan Okan açtığında kaşlarım istemsizce çatılmıştı. "Bu halin ne senin?" diye sordum, sert bir sesle. Yüzünün o hali içimi parçalarken kızarmış ve şişmiş gözleri onu daha da kötü gösteriyordu.

Elim istemsizce yüzüne giderek morarmış elmacık kemiğini okşarken gözlerini yumarak başını yana eğmiş, elime yaslamıştı yüzünü. "Okan..." diye mırıldandım, daha yumuşak bir sesle. "İçeriye girelim mi?" Başını sallayarak beni onayladı ve içeriye geçtik. Ev boştu. 

O kendini koltuğa bıraktığında ben de hemen yanına oturdum. Ellerim, her zamanki gibi kendiliğinden onun kollarının yenine gidip onlara dokunurken, "Anlat hadi," diye mırıldandım. Derin bir nefesi içine çekerken nefesi tıkanmıştı. Gözleri anında dolarken, "Dün amcamlara gitmiştik," dedi, sesi titrerken. "Hani abim ziyarete geldi demiştim ya, onlar da yemeğe çağırmışlardı. Hep birlikte gittik." Gözünü sıkıca yumdu. "Sonra amcam üzerime geldi falan 'hala ibne misin, daha düzelmedin mi' gibisinden. Abim bunu duyunca... çıldırdı işte. Kavga ettiler, tüm aile birbirine girdi. Benim yüzümden." Elimle yeniden yüzündeki morluğa dokundum. "Bunu amcan mı yaptı?" diye sordum, fısıldayarak. Başını iki yana salladı. Dudakları acı bir gülümsemeye ev sahipliği yaparken, "Babamın hediyesi o," dedi, bir damla yaş yanağına süzülmüştü. "Eve geldiğimizde sinir krizi geçirdi, her şeyin benim suçum olduğunu söyleyip vurdu. Abim araya girdi, onunla da tartıştılar. Çok kötüydü Gökhan, her şey çok kötüydü." Kollarımı onun etrafına sarıp göğsüme çektim. Yüzünü göğsüme gömerken ağlamaya başladı. Dudaklarımı saçlarının arasına dokundurarak onu sakinleştirmeye çalışırken elleri sıkıca belimi kavramıştı. Bir elimle sırtını okşadım, diğer elimle ensesindeki saçları. İçten ağlaması iç çekişlere dönmüş ve ardından kollarımda uyuya kalmıştı. Rahatça uzanması için geri çekilip dikkatle onu koltuğa uzattım. 

Ben de koltuğun hemen yanına yere oturup kafamı onun yanına yasladım ve yumuşak saçlarında parmaklarımı gezdirdim. Ve öylece ben de uyuyakalmıştım.

gossip ✘ gayWhere stories live. Discover now