on sekizinci bölüm

14.5K 1K 312
                                    

Tüm gün, bir hayalmiş gibi hızla geçmiş, gecenin saatlerinde kayalıklara oturmuş, yan yana bir yandan sigaralarımızı içiyor bir yandan da sohbet ediyorduk. Gökhan beni sabah evimden babasının arabasıyla almış ve neredeyse üç saatlik bir yolun ardından Marmaris'e getirmişti. Havanın güzel olmasını fırsat bilerek İçmeler'de biraz yüzmüş ardından kendimizi sokaklara atıp saatlerce gezmiştik. Akşamüzeri Akyaka'ya doğru yola çıkmıştık. Yolculuk bile o kadar eğlenceli geçiyordu ki... Şarkılar açıp söylüyorduk, aptalca konulardan bahsedip kahkahalarla gülüşüyorduk, yolda meyve satan insanlar görünce durup onlardan alışveriş yapıp sohbet ediyorduk. 

Bir süre Akyaka'nın güzel sokaklarını gezmiş ve en sonunda bu sessiz kayalıklara atmıştık kendimizi. Hava soğumuştu, rüzgar sertçe esiyor, dalgalar gürültüyle kayalara çarpıyordu.

Bileğimdeki saate baktım, on ikiye son on dakika kala, bugünün bitmesini istemiyordum. 

Randevu gibiydi, her şey baştan sona ayarlanmış bir randevu gibiydi. Benim için yaptığı şekilsiz, iğrenç tada sahip keke bir mum dikmiş ve bana onu üfletmişti birkaç saat önce. İkimiz de yenilemeyecek kadar kötü olduğu konusunda hemfikir olduğumuzda ise cebinden iki tane vişneli popkek çıkarmıştı, onları yemiştik. Bolca fotoğraf çekmiştik. Şu an ikimizin de bileğinde Marmaris hatırası için dandik birer bileklik vardı.

"Gökhan," diye mırıldandım, bakışlarımı ona çevirerek. Tek kaşını kaldırarak bana döndü. Yutkundum, onu öpmek istiyordum, özellikle dün bana söylediği şeyden sonra onu kesinlikle öpmek istiyordum sürekli zihnim onun bir sevgilisi olduğunu hatırlatıp duruyordu bana. Dudakları ilgi alanımdaydı, çok fazla ilgi alanımdaydı. Tam her şey için teşekkür etmek üzere ağzımı açmıştım ki, bana o fırsatı vermedi.

"Yaklaşık üç saat önce, sen restoranda tuvalete gittiğin sırada, Azra'dan ayrıldım," dedi, vücudunu bana tamamen çevirerek. Parmakları boynuma kadar çektiğim montumun fermuarına uzandı. Onunla uğraşırken bakışları tamamen ona odaklanmıştı. "Belki, olur da seni öpersem, bunun bu şekilde olmasının daha iyi olacağını düşündüm."

"O ne cevap verdi?" diye mırıldandım, kısık bir sesle. Çok güzeldi, çok güzel görünüyordu, çok güzel gülüyordu, çok güzel ilgi gösteriyordu, çok güzel bakıyordu. Yüzlerce, binlerce şey söyleyebilirdim güzelliği hakkında. 

"Bilmem," dedi omuzlarını silkerek. "Bizi rahatsız etmesin diye engelledim." Güldüm, elim yanağına uzandı. Soğuk ellerim, soğuk yanaklarını kavrarken, "Seni öpmemi istiyor musun?" diye sordum. Boştaki eli belimi kavrayıp beni daha da yakınına çekti.  

"Seni gördüğüm andan beri istediğim tek şey bu."

"Siktir oradan," dedim. Kahkaha atmıştım. 

"Ciddiyim," dedi, bakışları gerçekten söylediğini yansıtır şekilde kararlıydı. "Ben... biseksüel olduğumu biliyordum ve seni görür görmez, evet, bu çocuk benim tipim, demiştim. Bu yüzden ilk başlarda sürekli atar yaptım, salak olduğumu düşünürsün ve muhabbeti uzatmazsın diye. Sonra sen gay olduğunu söyledin ve bu beni daha da korkuttu. Ben... olur da sen de benden hoşlanırsan diye düşünmüştüm. Bir erkekle birlikte olmaya hazır hissetmiyordum. Elimde kadınlardan hoşlanma gibi bir imkanım varken hayatımı bambaşka bir yöne sokmak istemiyordum. Sonra sahile gittiğimiz gün seni kıskanmaya başladığımı fark ettim. Birlikte olmamız gerekirken başkasının yanında olmanı istememiştim. Sonra soğuk yaptım, o sırada bilerek Azra'yla konuşmaya başladım. Yani, senin gibi sarışın ve mavi gözlüydü. Dış görünüş olarak benziyordunuz ve konuşunca sevimli bir kız gibi geliyordu. Kendimi ondan hoşlandığıma ikna ettim, seni kıskanmamın sebebini bir arkadaş olarak sahiplenmeme yordum. Her ne kadar arkadaşlarını sahiplenen bir insan olmasam da, sen farklısındır herhalde diye düşündüm. Senden hoşlanmadığımı kendime kanıtlamaya çalışırken tamamen seninle konuşmayı kestiğimi bile fark etmemiştim. Ali seni o gün önümüzden alınca, sen ona sarılınca da... biraz kafayı yedim. Her şeyi akışına bırakmak için yeniden aramızı düzeltmeye çalıştım ama yine aynı düşünceler zihnimi meşgul ediyordu. Anneme ve babama bir erkeği sevgilim olarak tanıtmak istemiyordum, hayal kırıklığına uğrayacaklarını düşünüyordum ve bu yüzden evde sürekli düşüncelere dalıyordum. Seninle konuştuğum, yanında olduğum zamanlar o kadar eğlenceliydi ki bu yeniden beni korkutmuştu. Uyumadan önce seni düşünüyordum ama iyi geceler mesajı attığım kişi Azra oluyordu. Onunla sevgili olursam kesin çizgilerim olur diye düşündüm, kendimi engelleyebilirim diye ama seninleyken her şeyin daha farklı olduğunu hissediyordum. Sonra seninle konuştuk, hani benimle dalga geçtin koduğuma bak diye, olayı cinsiyetlerle sınırlandırıyorsun falan dedin. O zaman sana çok hak vermiştim çünkü beni bir çıkmazın içerisinden çekip almıştın." Derin bir nefes aldı. O kadar uzun konuşmuştu ki, duraksamasıyla bir boşluğa düşmüştüm. Ben beni tamamen 'kanka' olarak gördüğünü ve duygularıma zerre değer vermediğini düşünürken içinde neler yaşamıştı böyle. "Dün akşam mutfağa girip senin için kek yapmaya başladığımda annem mutfağa gelip bunu Azra için mi yaptığımı sorduğunda duraksamıştım.  Yani o an, asla Azra için bu kadar istekli bir biçimde böyle bir şey yapmayacağımın farkına varmıştım aslında. Senin için olduğunu söyledim. Şaşırdı ama o kadar umursamamıştı. Sonra söyledim. Ben galiba Okan'dan hoşlanıyorum dedim. Sadece gülümsedi ve 'o zaman yanında kimi istediğini de biliyorsundur' dedi. Doğruca telefonumu aldım, Azra'yı aradım ama telefonu kapalıydı. Sabah uyandığımda aradığımda da kapalıydı. Bir türlü ayrılamamıştım çünkü böyle bir şeyi sikik bir mesajla yapmak istemiyordum. Seninle bir araya geldik ve sen o tuvalete gidene kadar aklımda onun varlığı bile yoktu. Tamamen sen vardın. O sırada aklıma gelince aramalarını göz ardı edip ona mesaj attım ve engelledim." Gözlerim istem dışı bir şekilde dolmuştu. Söyleyecek söz bulamıyordum, ne diyeceğime dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Diğer elimi de yanağına yerleştirip onu kendime çektim ve dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Basit, ufak bir öpücüktü. Geri çekilmek istedim ama Gökhan iki elini de belime indirip oradan sıkıca kavramıştı beni. Geri çekilmedim. Dudaklarımı hareket ettirirken onun uyum sağlaması için yavaş hareket ediyordum.

"Neden?" diye fısıldadım, ensesindeki saçlarla oynarken.

"Tamamen seninle olmak istiyorum çünkü," diye mırıldandı. "Tamamen senin olmayı ve tamamen benim olmanı istiyorum. Seni başkalarında hayal etmek değil, seni sende tanımak istiyorum." 

Yine öptüm.

Nasıl oldu bilmiyorum ama bir şekilde ikimiz de hızlandık, elleri kazağımın altına girip çıplak tenimi okşamaya başladı. O arkaya yaslanırken üzerine çıktım ve onu öpmeye devam ederken saçlarını çekiştirdim. 

İkimiz de nefes nefese ayrıldığımızda, "Siktir," diye mırıldandı, Gökhan. Göğüslerimiz hızla inip kalkıyordu. "Burada, sabaha kadar öpüşelim," dedi boynumdan tutup kendine çekerken. "Bu sabaha ve diğer sabahlara kadar."

gossip ✘ gayWhere stories live. Discover now