KA12

192 14 41
                                    

Bölüm biraz gecikti çünkü yayımlamaya hiç vaktim olmadı. Şehir dışındaydık ve eve geç geldik. Bu yüzden çok üzgünüm. Bir daha olmaması dileğiyle.

Multimedya bölüm şarkısı: Shawn Mendes - If I Can't Have You

-

Ellerim hala yanaklarındayken ona doğru hızla yaklaştım ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım. O sıcak dudaklarını dudaklarımda hissedince içim ısınmıştı. İlk defa birini öpüyordum. Bütün kan hücrelerim yanaklarımda toplanmıştı. Vücudumu sıcak basmıştı. Ben üst dudağını emerken o da alt dudağımı emmeye başladığı sırada hızla geri çekildim. Onu öpmüştüm ve sırf bu yüzden elim ayağım titriyordu. Nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum. Onun krizini yok etmek isterken kendimi krize sokmuştum.

Yüzüne bakamadan ayaklandım. Ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmiyordum! O da ayaklanırken irkilip aniden ona döndüm. Şaşkın görünüyordu. Yaptığım şey işe yaramıştı en azından. Krizi durmuştu. Ayaklanıp bana doğru ilerlemeye başladığında o bir şey demeden ben demiştim. "N-nefesini tutman için şey y-yaptım yani. Seni öpünce nefesini tutmuş oldun böylece..."

Kendimi tamamen açıklamama izin vermeyip "Miray.." diyerek lafımı kesti. "İlk öpücüğünü ben alırım demiştim. Aldım." deyip yanağımdan makas aldığında elini ittirdim. "Ne diyorsun ya? Bu öpüşmek bile değildi. Bu sayılmaz. Yok öyle bir şey! Sen kriz geçiriyordun diye yaptım." diyerek çıkıştığımda sırıtarak bana doğru bir adım daha attı. "Nasıl oluyormuş öpüşmek?" dediğinde tenimin renginin tamamıyla kırmızı olduğundan emindim. Kendimi toparlayayım derken daha çok batırıyordum. Tamam, yaptığımdan pişman değildim. Onu zaten öpmek istiyordum. Ama bu şekilde değil.

Bana doğru yaklaşmaya devam ederken telefonum çalmıştı. Boran adım atmayı kesince çantamda telefonu aramaya başladım. Sonunda bulduğumda hızla çağrıyı açtım. "Demir?"

"Neredesiniz? Hız treninin oraya gelin."

"Tamam." deyip çağrıyı kapattım ve telefonu çantama koyup ilerlemeye başladım. "N'oldu nereye?"

"Hız treninin yanına gideceğiz. Demir çağırdı." dediğimde bana yetişip yanımdan yürümeye başladı. Yürümeye devam ederken cevabını çok merak ettiğim soruyu sordum. "Neden kriz geçirdin?"

"Bir nedeni yok." dediğinde aniden durdum. Ben durunca o da durmuştu. "Nasıl 'bir nedeni yok'? Uzun zamandır kriz geçirmediğini biliyorum. İlaçlarını bile bu yüzden taşımıyorsun artık. Şimdi bir anda neden..?"

"Miray..."

"Tüm krizlerinin sebebi ne? Hastalığın mı var? Neden oluyor bütün bun..."

Kollarımı sıkıca kavrarken "Sana şimdi bir şey analatamam." diyerek lafımı kesti. "Burada olmaz. Söz veriyorum, zamanı gelince sana anlatacağım."

"Sence zamanı gelmedi mi yani?"

"Henüz değil." dediğinde kollarından kurtulup hızlı adımlarla yürümeye devam ettim. Yeniden yanıma yetişti. Onu öptüğümden beri hızla çarpan kalbim sonunda eski ritmine dönmeye başlamıştı.

Hız treninin yanında duran kalabalığı görünce yanına gittik. Demir bize doğru gelirken "Trene biniyormuşuz." dedi. Kafamı olumsuzca sallarken İrem'de yanımıza gelmişti. "Ben binmem." dediğinde "Ben de!" diye çıkıştım. Demir Boran'a işaret yaparken "O zaman biz gidiyoruz. Bir yere ayrılmayın." dedi. Boran Demir'le giderken bana baktığında gözlerimi kaçırmıştım. Kalbim hızlanırken midem de bulanmaya başladı.

Kirli AnıWhere stories live. Discover now