Vote ve yorumlarınızi bekliyor, bal yanaklarınızdan öpüyorum.
Sizi seviyorum❤.
Keyifli ve davşanlı okumalar 🌸
"Senden istediğim diğer elbiseyi getirdin değil mi?"
Hera bana çantasını uzatırken, tuhaf tuhaf yüzüme bakıyordu."Getirdim, getirdim de elbiseyi ne yapacaksın bu saatte? Toplantı iki saat sonra değil mi?"
Yüzüme yayılan geniş gülümsemeyle çantadan; ip askılı, siyah elbiseyi çıkartıyordum."Başka bir yere gidiyorum."
Hera şaşkınca yüzüme bakarken, ben kapının kilitli olmasının rahatlığıyla üzerimi değiştiriyordum.
"Sen iyi misin? Bu toplantı için önemli demiştin. Nereye gidiyorsun?"
Uzun bir süre ses vermeyip, dudaklarımdaki koyu kırmızı ruju tazeledim. Saçlarımı da elimle havalandırdıktan sonra hazırdım. Hem biraz erken gitsem bir zararı olmazdı.
Hızla kardeşimin yanında durup az önce cevapsız kalan sorusuna yanıt vermiştim. "Toplantıya yetişeceğim ama toplantıdan daha önemli bir yere, Jeon Jungkook'a."
Daha şaşkın bir hâl almıştı yüz ifadesi."Ne? Nasıl yani?"
"Oyalama beni Hera. Hadi görüşürüz."Diyerek havadan bir öpücük yollayıp, kapıdan dışarıya çıkmıştım.
"Bekle beni Jeon Jungkook. Sahip olduğun ne varsa yavaş yavaş donuna kadar alacağım."
***
Evinin adresini Kakaotalk'tan konum olarak göndermişti fakat göndermese bile ezbere biliyordum sonuç olarak, bütün teşkilat onu takip ediyorduk.
Kapısının önüne geldiğimde, kapıdaki iki koruma görevleri gereği beni süzmeye başlamıştı.
"İsminiz nedir?"
Kısa olan koruma konuştuğunda ona döndüm. Bu Jungkook'un evine girebilmek için ilk fırsatımdı iyi değerlendirmeliydim.
"Yolanthe." dedim. Rüzgâr bedenime çarptıkça üşüyordum.
Adam elinde ki listeyi incelerken uzun olanı, kısa olanına doğru yaklaştı. Kendi aralarında bir şeyler konuşmuşlardı fakat bu benim umrumda olan en son şey bile değildi sadece sert esen rüzgârı düşünmek ile meşguldum.
Uzun olanı, kısa ile fısıldaştıktan sonra direk konuştu."Hanımefendi, Beyefendi sizi bekliyor, buyrun lütfen." dediğinde oturduğu büyük villanın bahçe kapıları ardına kadar açılmıştı.
Uzun yolu yürürken bu geceyi düşünüyordum. Sakin olmalıydım, gereksiz heyecanın yeri yoktu.
"Yolanthe..."
Hiç beklemediğim an da olduğu için olsa gerek, sesini duymam ile birlikte içimi tuhaf bir boşluk kaplamıştı.
"Ah evet benim." diyerek gülümsedim.
"Erken geldin?"
Kaşlarımı kaldırdım."Benden önce beklediğin başka misafirlerin mi vardı yoksa?"
Olsa bile iptal edecekti adım kadar emindim.
"Yoo, hayır. Sadece erken gelmene şaşırdım. Senin için şarap sipariş etmiştim biraz geç kalacak gibi."
Yanına yaklaştım.
"Birkaç işim vardı buralarda o yüzden erken geldim. Ayrıca gece uzun, şarap için telaş etme lütfen."
