Merhabalar...
Geciktiğim için üzgünüm dersler dolayısıyla fazla yoğunum. 8-5 dersim var arkadaşlaaar
:( mutsuzum , uykusuz ve yorgunum üzerine öğrenmem gereken sikten bir ingilizce eklendi ve kpss ye hazırlanmam gerek bana şans dileyin.Bu arada 10k şerefine atacağım bölümü hâlâ unutmadım. En kısa zamanda sizlerle olacak. Lütfen ilgiyi alakayı kesmeyin. Sizleri seviyorum.
İyi ve mutlu geceler diliyorum.
Keyifli okumalar.
(Not: bölüm bin kelime oldu umarım biraz olsun beklentinizi karşılayabilirim ❤)
İçimde kocaman kocaman yaralar biriktirdim, senin açtığın. Dokunsan geçerdi aslında. Sen göremeyecek kadar kör, ben gösteremeyecek kadar cesaretsiz olduğumdan hep sızlayıp durdular.
"Vur bana."
Giydiğim tişörtü düzeltirken, duyduğum şey ile şaşırmıştım. Altıma şortu geçirirken yüzümü anlamadığımı belirten bir ifade ile, yatakta oturan Jungkook'a döndüm.
"Ne?"
Yüzümde anlamsız tuhaf bir şaşırma ifadesi vardı. Hızla ayağa kalktığında üstsüz bedeni ile karşı karşıya gelmiştim. Yaklaşık birkaç dakika önce dibinde olsam dahi hâlâ bu manzaraya alışabilmiş değildim.
Gözlerimin içine baktı, olması gerektiğinden daha fazla yakındı. Az öncekine nazaran daha sessiz ve net bir şekilde tekrarladı."Vur bana dedim."
Arkamı döndüm, yapmam gereken bir ton işlerim vardı. Mesela bir haftadır uğramadığım şirketime uğramam, ardından bir şekilde Hakim Bey ile görüşme yapmam gerekiyordu . "Ne saçmaladığın hakkında hiçbir fikrim yok ama bir saat içerisinde şirkette olmam gerekiyor."
Nazikçe kolumdan tutup beni kendine doğru çevirdi. "Şirkete böyle gitmeyeceksin değil mi?"
Şuan ki görünüşüm aklıma geldiğinde dudaklarımdan ufak bir tebessüm firar etmişti.
"Evime geçip üzerimi değiştirmeyi planlıyorum..." kolumu tutan, elinden kurtulup devam ettim, "... eğer izin verirsen."
İmalı bakışlarım yüzünü bulurken, birkaç adım ilerledim. Artık kapıyı görmeyi umuyordum fakat karşımda duran yine kendisiydi.
"Ben ciddiyim." Dedi, sorgulamaya bile vakit bulamadan devam etti, "vur bana."
Derin bir nefes alıp, aynı hızda verdim.
"Jungkook hâlâ yaralısın."
Omuzundaki küçük sargıya bakıp gülümsedi.
"Ne kadar iyi dövüşebildiğini test etmem gerekiyor yoksa seni hayallediğin o ortamlara sokamam."
Gözlerimi devirdim. Şimdi sırası mıydı Tanrı aşkına veya ne kadar sırasıydı?
"Jungkook..."
"Yolanthe."
Kafasından ne geçtiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama dediğini yapacaktım. Belki canı yanarsa vazgeçerdi.
"Peki." Dedim ellerimi yumruk yaparak. "Gardını al inatçı keçi."
Gülümsedi.
"Ben hazırım prenses."
Şimdi ona prenseslerinde koca adamların canını yakabileceğini öğretecektim.
İlk yumruğumu sertçe savurduğumda, yaptığı hamleyle attığım yumruk boşa düşmüştü. İkinci yumruğumda aynı şekilde boşluğa denk geldiğinde derin bir nefes verip kendimi toparladım. Bu kez ıskalamayacaktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/192081692-288-k962140.jpg)