🌈 27

9K 655 78
                                    

Merhaba sevgili lolipoplarım, yine beklettim, özür dilerim. Resmen yalvarıyorunuz yeni bölüm at diye ve ben atana kadar hikayeyi unuttuğunuzu yazıyorsunuz. Haklısınız çünkü ben bile unutuyorum :D Bundan sonra yatmadan önce 'ilham' konusunda dualar edeceğim çünkü çok ihtiyaç duyuyorum. Her neyse, İyi okumalar. Sizi özledim. Eminim onlar da özledi.


Eğer biri benden kendimle ilgili bir şeyler anlatmamı isteseydi, ilk yapacağım, genellikle ne kadar enerjik ve renkli bir insan olduğum konusun değinmek olurdu. Kendini tanıyan ve ne istediğini bilen bir insan olarak dışarıdan nasıl gözüktüğümün de farkındaydım. Üzerimde bir çocuğun enerjisi ve masumluğu vardı. Bu enerjiyi daha fazla yansıtabilmek adına renkli renkli giyinirdim. Renkleri, özellikle canlı olanları çok severdim. Sevdiğim şeyleri de üzerimde taşımak hoşuma giderdi. Hoşuma gittiğim şeyleri yapmak, modumun daima yüksek kalmasını sağlıyordu. Bunların yanında olmazsa olmazım, umudum vardı. Umudumu bir an bile yitirdiğimi hatırlamıyorum. Sanırım bu özelliklerimin getirisi sayesinde hastalığımı o kadar büyük bir sorun haline getirememiştim. Ve karakterimin yapısı gereği, bu özelliklerim sayesinde dışarıya da sorun gibi yansıtmamaya başlamıştım. Herkes bana her şey yolundaymış gibi davranabiliyordu, benim istediğim şekilde. Sadece birkaç kişi fazla fazla önemsediğini hissettiriyordu. Onları da kabullenmiştim.

Yatak odamın penceresinden dışarıyı izlerken derin bir nefes çektim içime. Öğlen saatlerindeydik, çocuklar bir ders sonra okuldan çıkacaklar ve son girmiş oldukları sınavdan da kurtulmuş olacaklardı. Muhtemelen haftaya kimse okula gitmeyecekti. Geriye sağlam bir sınav daha kalıyordu gerçi: Üniversite sınavı.

Annemin aşağıdan bana seslenişini duyduğumda dalmış olduğum ağaç yapraklarının arasından kendi evrenime dönüp penceremden uzaklaştım. "Geliyorum!" diye anneme seslendikten sonra sırt çantamı aldım ve telefonumu da arka cebime koydum. Ben merdivenleri inerken annem ayakkabılarını giyiyordu. Elindeki araba anahtarlarını bana doğru sallayıp "Sen sürmek ister misin?" diye sorduğunda yapmacık gülümsememi yerleştirdim suratıma. "Sanki izin verecekmişsin gibi!" diye söylenip crocs terliklerimi giydim. Çok pahalıydılar ama çok da rahattılar. Ve hastanede her zaman bunlarla dolaşmak istiyordum.

Kamptan döndüğümde çok yorgundum, uzun bir süre uyudum, ateşlendim ve terledim. Benim sorumsuzluğum yüzünden annem ve babam oldukça sinirlendiler tabii. Bundan sonra listemi de bir şey yapmak üzere olduğumda, onlar izin versinler diye öne süremeyeceğimi anlamıştım. Özellikle de annemin "Başına ne geldiyse o listen yüzünden geldi zaten!" deyişinden sonra.

Ancak o liste benim yerimde olan herkes için önemli olabilirdi.

Dolayısıyla odamda dinlenirken ve sınav haftalarında hiçbir arkadaşımın ziyaretini kabul etmezken - Poyraz dahil - düşünecek çok zamanım oldu. Etrafa neşe saçayım, hasta olduğumu kendim dahi herkese unutturayım diye düşünürken bir hata yaptığımı fark ettim. Bu yaptıklarımın sonucunda fenalaşarak etrafa daha fazla zarar veriyordum. Değerli insanlarımın hepsini üzüyordum. Belki de bir süre kendime bakmalıydım, cidden.

Bu yüzden babamın söylediklerini de uzun uzun düşündüm: "Kendini tamamen iyileştir ve hayatının değerli anlarını o listeyi tamamlayarak geçir. Böylece sen iyi olduktan sonra kimsenin endişeleneceği bir konu kalmaz. Sen de kalan zamanının ne kadar olduğunu düşünmek zorunda hissetmezsin."

Bu nedenle bir karar verdim. Daha doğrusu annemin ve doktorumun önerisini kabul ettim. Hastanede kalacaktım ve orada tedavi görecektim. Annem de babam da çalışıyordu. Hastanede kaldığım sürece ikisinin de izin almalarına veya akıllarının bende kalmasına gerek kalmayacaktı. Çünkü tüm kontrollerimi hemşireler ile birlikte tamamlayacaktım ve listem adına bir şeyler yapmak için hastaneyi terk edemeyecektim.

Ölmeden Önce Yapılacaklar Listesi!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin