1. Bölüm: Tuhaf Doğruları Olan Bir Yabancı

1.3K 100 62
                                    

Küçük kardeşim Jared, yine bir olay çıkarıp başına bela almıştı.

Henüz dördüncü sınıfa gidiyor olmasına rağmen, insanlara zorbalık yapma konusunda Tanrı vergisi bir yeteneği vardı. Kendisinden büyük ya da küçük olmasına bakmadan okuldaki çocuklardan haraç kesiyor, kızlara kötü şeyler söyleyip onları ağlatıyor, öğretmenleriyle kaba bir şekilde konuşuyordu. Bu davranışları yüzünden sene başından beri okulundan sayamayacağım kadar çok telefon almıştım. Her seferinde okulunun kapısında bitiyor, müdürle ve öğretmenleriyle konuşuyordum, ama bu hiçbir işe yaramıyordu; aynı Jared ile konuşup ona, yaptıklarının yanlış olduğunu söylememin bir işe yaramadığı gibi.

Düzelmesi için her yolu denemiştim. İlk önce tatlı dille konuşmuş, bu şekilde çözemeyince ona kızıp ceza vermiştim. Sonuç değişmemiş, Jared uslanmaksızın ortalığı karıştırmaya devam etmişti. Oysa bir zamanlar böyle bir çocuk değildi. Saldırganlığı ve küçük bir kötülük küpü olması, annem ile babamın boşanmasından sonra başlamıştı. Bunu kabul edemediği için öfkesini etrafındakilerden çıkarıyordu. Okul müdürü ve öğretmenler de bunun farkındaydı. Bu sebeple anlayış göstermeye çalışıyorlardı. Emindim ki, bu durumu bilmeseler Jared'ı çoktan okuldan uzaklaştırmış olurlardı.

Artık çok iyi tanıdığım, gri renk boyası yavaş yavaş dökülmeye başlamış ilkokulun önüne arabamı park ederken, düşüncelerimden sıyrıldım. Bütün bunları kafamda evirip çevirmek beni, yola çıkarken olduğumdan daha gergin bir hale getirmişti.

Arabamdan inip kapıyı arkamdan acele bir şekilde kapattım. Okul binasına koşar adımlarla girerken istemsizce dudağımı dişledim. Beni aradıklarında Jared'ın yine bir şeyler yaptığını söylemişler, ama ne yaptığı konusunda bir bilgi vermemişlerdi. Yapabileceği şeyler konusunda aklıma sayısız ihtimal geliyordu. İçimden çok kötü bir şey olmaması için dua ettim.

Müdürün odasıyla, otuzlu yaşlardaki sekreteri Amy'nin odası iç içe olduğu için ilk önce Amy'nin odasına girmem gerekiyordu. Nerede olduğunu adım kadar iyi bildiğim sekreterin odasına yaklaştığımda, kapısının ardına kadar açık olduğunu gördüm. Hiç vakit kaybetmeden içeri girdiğim an Amy ile göz göze geldik.

"Merhaba Amy," dedim gülümsemeye çalışarak. Dudaklarımın kenarı hafifçe yukarı kıvrılsa da, ne yazık ki şu an yaptığım şeyin gülümsemekle yakından uzaktan alakası olmadığını biliyordum.

Amy halimden anlıyormuş gibi gözlerimin içine baktı. "Hoş geldin Jane. Müdür de seni bekliyordu." Ardından hemen karşısına bakıp dudak büzdü. "Siz konuşurken onlara ben göz kulak olacağım."

Bakışlarım Amy'nin bakışlarını takip etti ve aralarından birinin kardeşim olduğu iki çocuğun bana baktığını gördüm. Kardeşimin yüzünden ne hissettiği pek belli olmuyordu, ama ondan epey uzak bir sandalyede oturan cılız, siyah saçlı çocuğun kederi yüzünden kolayca okunabiliyordu.

Onlara daha fazla bakamayacağımı anladığımda yavaş adımlarla müdürün odasının kapısına ilerledim. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde, müdür hemen ayağa kalktı.

"Gel, Jane," dedi sıcak bir gülümsemeyle. Eliyle masasının önündeki, benim sağımda kalan sandalyeyi gösterdi. "Kapıyı kapatıp otur şöyle."

Dediği gibi kapıyı kapatıp bana gösterdiği yere oturdum. Ben oturduktan hemen sonra, o da kendi büyük, deri koltuğuna oturdu. "Hemen geldiğin için teşekkür ederim."

"Asıl arayıp haber verdiğiniz için ben teşekkür ederim." Titreyen ellerimi yumruk yaptım. "Yalnız sorunun ne olduğunu söylemediniz. Bu sefer ne yaptı?"

Müdür "Konuşacağız," dedi, masasının üstünde Christoph Huston yazan kristal isimliğini düzeltirken. "Oscar'ın velisi de gelsin, konuşacağız."

I fell in love with the devil ➵ cthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin