~3~

14.8K 1.2K 733
                                    

Arabanın ağaçlık alanda durmasıyla geldiğimizi anlamıştım. Ama Jeon Jungkook resmen omzumda yatıyordu ve elini hâlâ tutuyordum. Neredeyse hiç ısınmamıştı bile.

Daha fazla gecikmeden utandırmaya karar verdim çünkü Tae ve Hoseok bizi böyle görürse hem yanlış anlarlardı hemde yıl boyunca dalga konusu olurdum.

"Jungkook, kalk hadi. Geldik."

Hafif kıpırdanıp gözleri kapalı bir şekilde kafasını omzundan kaldırdı.

Gözlerini açmasıyla direk gözlerine baktım.

"Ş-şey, yanlış anlama lens sana çok yakışıyor ama sabah gözlerinde kırmızı lens yok muydu?"

Şaşkınlıkla bana baktı.

Sanki ne dediğimi anlamıyormuş gibi kaşlarını çattı.

"Lens?"

"Gözlerinin renginden bahsediyorum. Hani sürekli kırmızı kehribar ya da siyah oluyor ya."

Hızla başını salladı.

"Ah, evet bazen varlığını bile unutuyorum."

Eşyalarını alıp eldivenlerini tekrar eline geçirdi.

Siyah sırt çantasını sırtını alıp maskesini taktı.

Tam gideceği sırada aklına bir şey gelmiş gibi bana baktı ve maskesini indirmeden konuştu..

"Yanlış hatırlıyorsun Jimin, gözlerim sabahta kehribardı..."

Gittiğinde gözlerimi kırpıştırdım.

O ne demeye çalışmıştı ki?

Omuz silkerek çantamı aldım. Takmayacaktım.

Öğretmenimizin olduğu yerin etrafında toplanmıştık. Planlamamızı öğretmen yapıyordu üç gün boyunca neler yapacağımız bizim için belirlenecekti.

"Bugün etkinlik yapmayacağız. Herkes üzerinde adı ve kurada çektiği arkadaşının adının yazılı olduğu çadıra gitsin ve yerleşsin. Akşam saat tam altıda akşam yemeği için tekrar burada olun. Dağılabilirsiniz."

Gözümü etrafta gezdirdim. Ama Taehyung ve Hoseok'u görememiştim. Jungkook'da ortalıkta görünmüyordu.

Çantama biraz daha asılıp çadırların olduğu tarafa ilerledim.

Çadırların üstündeki isimlere bakmaya başladığımda kendi adımın yazılı olduğu çadırı görmemle durdum.

Jeon Jungkook & Park Jimin

İlk başta yazılı olan ada bakıp göz devirdim. Ardından siyah büyük çadıra girebilmek için yandaki fermuarı açtım.

Jungkook içeride değildi ama çantası buradaydı. Gelmiş çantasını bırakmış ve gitmişti. Ama nereye?

Bende çantamı kenara bırakıp telefonumu elime aldım. Çekmiyordu.
Gerçi böyle bir alanda çekmesini beklememiştim.

Saatime baktığım. Yemeğe yarım saat vardı. Bu sürede çadırda uzanacaktım.

Arabanın koltukları pek rahat değildi ve Jungkook omzumda yattığı için kıpırdayamamıştım. Boynum tutulmuştu.

Geçmesini umarak yavaşça uzandım.

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Serin hava yüzünden üşüdüğüm için kollarımı bedenime sardım. Ardından yavaşça gözlerimi açıp etrafa bakındım.

𝘋𝘌𝘈𝘙 𝘝𝘈𝘔𝘗İ𝘙𝘌🍷    |Jikook   <tamamlandı>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin