IX.

11.2K 971 284
                                    

Jungkook uyuduktan sonra kendi odama geçmiştim. Yarın haftasonuydu ve Jungkook evde olacaktı. Yarın erken kalkmalıydım mutlaka. Resmen ev hanımı olmuştum. Ama hoşuma gitmiyorda değildi.

Ilık bir duş alıp giyindikten sonra yatağıma girmiştim.

"Jungkook. Hadi uyan."

Saat öğlene yaklaşmıştı ve Jungkook hala uyuyordu. Sanırım dün gerçekten yorgun düşmüştü. Genelde erken kalkardı.

"Jungkook. Senin için kahvaltı hazırladım bak."

Hala uyanmıyordu. Oturduğum yatakta biraz daha ona yaklaşıp elimle yüzüne ve saçlarına dokunmaya başladım. Huylandığı için yüzünü buruşturmuştu. Kıkırdadım ve yüzüyle oynamaya devam ettim. Bu sefer eliyle müdahale edip bileğimi yakalamıştı.

"Dur. Uyumak istiyorum."

Uykudan sesi kısık ve boğuk çıkmıştı. Bileğimi kurtarmaya çalışsamda alamamıştım.

"Hadi Kookie."

Kookie dememle gözleri açılmıştı.

"Bilseydim daha önce derdim."

Hala bileğimi bırakmıyordu. Bıkkınlıkla nefes verip boşta olan elimle onu gıdıklamaya başlamıştım. Hafiften gülsede pek kalkacak gibi durmuyordu.

"Hadi ama Jungkook. Yemekler soğudu."

"Canım istemiyor."

"Ne demek istemiyor? Aç mı duracaksın?"

Omuz silkti.

"Bugün tatil işte. Bırak uyuyayım."

"Öğlen oldu Jungkook."

Bir anda gözlerini pörtletmişti. Hemen yataktan fırlayıp yan taraftaki saatine baktı.

"Ne!? Neden bu kadar saat uyudum ben?"

"Bilmem. Belli ki dün çok yorulmuşsun."

"Ben hiç bu saatte kalkmazdım Jimin."

Tam cevap verevektim ki aniden başını tutmuştu.

"Hey, ne oldu?"

"Başım... başım dönüyor."

"Yine mi? Tekrar yat çabuk."

Telaşla hemen onu omuzlarından yavaşça ittirip geri yatırdım ve cebimden telefonumu çıkardım.

"N-ne yapıyorsun?"

"Doktoru arayacağım."

"Tansiyonunuz düşmüş Bay Jeon. Korkulacak bir şey yok. Sadece fazla yorulmuşsunuz. Birde, lütfen beslenmenize dikkat edin."

Rahatlıkla nefes vermiştim. Gerçekten korkmuştum bir hastalığı falan çıkacak diye. Şükürler olsun ki hiç bir şey yoktu.

Doktora teşekkür edip onu uğurladıktan sonra Jungkook'un yanına dönmüştüm.

"Doktorun dediklerini duydun değil mi? Kendine fazla yüklenme."

Hiç bir şey demeden başını sallamıştı sadece. Sonra odadan çıkıp mutfağa giderek tepsiye bir kahvaltı hazırlamıştım. Ardından tepsiyle birlikte tekrar Jungkook'un odasına girmiştim. Yatağın kenarına bırakıp oturduktan sonra elime aldığım kaşıkla Jungkook'a döndüm ve yemeklerden her hangi birine daldırıp dudaklarına uzattım.

İnce dudaklarını açıp verdiğim kaşığı aldığında gözlerimi dudaklarından alamıyordum.
Hemen ardından dudaklarını yaladığında beni her zamanki gibi öksürük tutmuştu. Ve yine Jungkook sanki tetikte bekliyormuş gibi hemen sırtıma vurmaya başlamıştı.

"Bir şeyde yemiyorsun ki. Durduk yere nasıl öksürük tutuyor seni?"

Cevap veremeyip öksürmeye devam etmiştim. Sonra sakinleştiğimde derin bir nefes alıp verdim.

"Tükürüğüm kaçmış olamaz mı?"

"Tamam. Kızma hemen. Bir şey demiyorum."

Tam vuracaktım ki tavşan dişlerini göstererek güldüğünde hareket dahi edememiştim. Zar zor kendime gelip tekrar yemeğini yedirmeye başlamıştım. Dudaklarına bakmamaya çalışarak tabiki.

Japanese Darling • Jikook • MpregWhere stories live. Discover now