ROSES ARE FADING AWAY : FINAL PART 1/2

616 64 59
                                    

GÜLLER SOLUYOR.. : FİNAL BÖLÜM 1

Chaeyoung'un kasvetli koridoru, aralık ayında olmalarının etkisiyle karanlıktı. Koridorun duvarlarını süsleyen koyu renkli tablolara sarılmış led ışıklar görevlerini yerine getiremiyor, sönük parıltıları karanlığı aralamakta başarısız kalıyordu. Bir korku filmi sahnesinin çekilebileceği bu koridor verdiği hisse karşılık her zaman oldukça güzel kokardı.

Bu akşamsa havadaki gerginlikten olsa gerek, kasvetli koridorun kişiliğine zıt güzel kokusunu kimse alamıyordu. Koridorun büyüsü/gizemi konu başlığı olmaktan bir akşamlığına kurtulmuştu. Kapı ve koridor arasındaki salonda oturan 3 genç kız büyük ihtimalle bunun farkında değildi.

Jisoo iyileşen hastalığının yüzüne verdiği renk sayesinde daha iyi görünüyordu, üzerinde nadiren giydiği bir renk olan siyah bir tulum vardı. Konuşmayı başlatan kişi olmak istemediğinden hala kolunda bulunan serum izine odaklanıyor, neden hala geçmediğini düşünerek zihnini meşgul etmeye çalışıyordu. Kolunun hemen yanındaki Chaeyoung'un koltuğa bırakılmış hırkasından güzel bir parfüm kokusu yükseliyordu, Jisoo burada kaldığı sürece hiç böyle bir dağınıklık görmemişti. Anlaşılan Chaeyoung gözde misafirinden sonra evin düzenini salmıştı, Jisoo ise bunu okulla meşgul olduğundan eve zaman ayıramadığı şeklinde yorumlamıştı.

Kim Jisoo her zamanki gibi olayların farkında değildi.

Jennie ise Lalisa ile yaptığı tuhaf konuşmadan sonra burada olmaktan memnun değildi. Jisoo'nun burada kalan eşyalarını almak ve bir an önce evine dönmek istiyordu, kasvetli koridor diğerlerinin pek umurunda olmasa da Jennie'nin gözü arada oraya kaçıyordu. Chaeyoung evde olmadığından bir nevi ev sahibi görevini üstlenen Lalisa ise pencereye yaslanmış, akvaryumdaki Joohwang ile bakışıyordu.

"Chaeyoung nerede demiştin?" Jisoo Chaeyoung'un hırkasını kenara bir yere kaldırırken konuşmuştu.

Lalisa'nın bakışları Jisoo'yu buldu ve gülümsedi. "Sooyoung unnie ile proje üzerinde çalıştıklarına dair bir not bırakmış, işinin fazla uzun sürmeyeceğini yazmıştı." Jisoo başını salladı. Chaeyoung'un ona geçen gün yaptıkları kahvaltıda Sooyoung ile olan çalışmalarından bahsettiğini hatırlıyordu. Chaeyoung çoğu zaman fark etmese de Jisoo iyi bir dinleyiciydi.

Jennie yerinde rahatsız bir şekilde kıpırdanarak konuştu. "Bilseydik onu okuldan alıp gelirdik," Lalisa'nın gözleri ona döndüğünde çoktan amacının aslında bu olmadığını biliyordu. "Akşam saatlerinde bu civarlar tehlikeli olabiliyor."

"Tehlikeden çok yalnız kalmamızla oluşan garip ortamdan rahatsız olmuş gibisin," Lalisa'nın dudaklarından dökülen cümle Jisoo'yu tedirgin etmiş ve bakışlarının ikili arasında gidip gelmesini sağlamıştı. Salonda esen soğuk rüzgarın farkına varan Lalisa yapmacık bir şekilde güldü. "Şaka yapıyordum."

Jisoo'nun iç geçirmesiyle eş zamanlı olarak kalkan Jennie'nin kaşları, gergin ortamdaki maskelerin ineceğinin en büyük göstergesiydi.

Jennie elinde yaklaşık 10 dakikadır oyalandığı anahtarlığı soluna doğru hafifçe fırlattı ve bacak bacak üstüne atarak oturduğu koltukta öne doğru eğildi. Zaten tüm damarlarından kan çekilmişcesine gerilmiş olan Jisoo'nun bacağına isabet eden anahtarlık, Lalisa'nın gözlerini bir saniye olsun üstüne çekmemişti. Lalisa korkusuzca Jennie'nin gözlerine bakıyor ve ne olursa olsun kendini savunmaya hazır olduğunu belli ediyordu.

"Komik olmayan şakaları ve gerçeklikten uzak gülümsemeleri bir kenara bırakırsak," dedi Jennie. Lalisa kollarını göğsünde birleştirmişti. "Asıl amacınızı merak ediyorum. Senin ve Chaeyoung'un. Hayatımıza bodoslama girmeniz, senin ne kadar belli etmediğini düşünsen de bakışlarından yakalayabildiğim samimiyetsiz tutum, Chaeyoung'un Jisoo'ya karşı aşırı iyi olması ve tuhaf davranışları -ki tuhaf derken neyi kastettiğimi biliyorsun- Cidden hiçbir şeyden haberimiz yokmuş gibi bu salonda oturup sahte gülümsemelerle birbirimizi mi avutacağız?"

white roses ; chaesooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin