1.BÖLÜM

50 7 12
                                    

Merhaba sevgili wattpad ahalisi. Şimdi hepiniz merak ediyorsunuzdur(!) ben niye böyle bir çılgınlık yaptım diye. Yaptım çünkü aklıma girdiler. "Aslansın yaparsın." ," Kedisin tıslarsın. " dediler saldılar beni buraya. Bendeniz de kendi dilimin ve edebiyat hocamın da bana verdiği yetkiye,tecrübeye dayanarak bu hikayeyi yazdım ve de yayımladım. Umarım çokça sever ve benimsersiniz. Herkese şimdiden canı gönülden teşekkürlerimi sunarım. İyi ve keyifli okumalar.🌸
---------------------------------------------------------

“ ... Forrest Gump'ın da dediği gibi ‘Hayat bir kutu çikolata gibidir.’ Hayatınızı acısıyla tatlısıyla sahiplenmeniz gerekir. Adı üstünde senin hayatın. Kendinizden hayallerinizden vazgeçmeyin. Sizi sevenler var. En önemlisi sizi seven kendi benliğiniz var. Kendinizi daima sevin. Kendinize olan sevginizi o kadar kocaman yapın ki kimse sizden daha değerli olamasın.
Sevgilerimle...

Blogger Girl “

Kafamı gömdüğüm bilgisayardan kaldırdığımda gözüme çarpan ilk şey doğmaya başlayan güneşin ışıkları oldu. Ne zamandan beridir aynı yerde ve pozisyonda olduğumu bilmiyordum fakat şu an için bildiğim tek şey vardı o da ağrıyan belimdi. Oturduğum yerden kalkıp gerinmeye başladığımda kemiklerimden çıkan sesleri sabahın bu  sessiz saatlerinde rahatlıkla duyabiliyordum. Blogger olmanın zor yanlarından biri vücutta oluşan kas problemleriydi.  Fakat itiraf etmeliyim ki yıllardır ilk defa bloguma yeni bir yazı eklemek bu kadar uzun sürdü. Yaklaşık olarak beş saat on dakikadır bununla uğraşıyordum ve tahmin ettiğimden de fazla vaktimi aldı.  Evet daha öncede onlarca yazı yazdım ve  yayımladım fakat bu seferki çok daha farklıydı. Benim için çok büyük bir anlam taşıyordu. Herkesin kendine göre anlamlandırdığı şeyler vardır. İşte bu seferki konu başlığımda benim için özeldi.

Bir şeyler biz için özel hale gelince güzelleşmeye başlıyor. En azından ben buna inanıyorum.  İnancım doğrultusunda da bana güzel görünenleri herkes için ortaya çıkarıyorum.

İnsanlara bir şeyler göstermeyi, onlarla iletişim kurmayı ve en önemlisi kendi duygularımı düşüncelerimi paylaşmayı seviyorum ama bunu malesef ki gizli bir şekilde yapabiliyorum ancak. Açtığım bu blog kim olduğum bilinmeden  özgürce ve büyük bir cesaret örneği  gösterebildiğim tek yer. Evet insan ilişkilerini çokça geliştirmek istiyorum fakat maalesef kendimi gösterecek kadar cesarete sahip değilim. Kendi içimde kafese kısılmış kuştan bir farkım yok. İsmim Özgür olsa da ben henüz taşıdığım anlama ulaşabilmiş değilim en azından gerçek hayatta. Bu yüzden iletişim kurmayı en çok sevdiğim yer blogum çünkü orada kendi çevrendekiler bile kim olduğunu bilmiyor ve kimse beni görmüyor ki bu benim için harika bir şey.   Birisi beni yargılamak istediğinde bunu kim olduğumu bilmeden de yapabiliyor. İşte bu sebepten kim olduğumu anlatmak zorunda kalmadığım bir blog açıp orada düşüncelerimi paylaşıyorum. Bu hayatımda en iyi yapabildiklerim listesinde  ilk üçte yer alıyor. Ben bir bloggerım ve bundan da oldukça memnunum. Çoğu insan anlatmak istediklerini konuşarak ifade ederken ben bunu yazarak yapıyorum. Kelimelerle konuşmayı daha çok seviyorum.

“Özgür.”

Ve işte daldığım düşüncelerden beni uyandıran o naif sesin sahibi odamı tıklatarak ani bir şekilde odama giriş yapıyor. Her ne kadar biranda gelişen durumdan dolayı sıçrasam da bunu anneme göstermeden tepkisiz bir şekilde ona bakıyorum. Tamam itiraf ediyorum biraz korktum.
Odaya kapıya vurduktan sonra direk dalanları anlayamıyorum. Bazen karşımdakine madem odama direk gireceksin neden kapıyı çalıyorsun diye sormak istiyorum. Normalde işin adabında kapıyı tıkladıktan sonra içerideki kişinin gir demesini beklemek var. Ama bu normal bireylerde geçerli bir durum bizim ailemiz çok normal sayılmaz . Bu tür ince davranışlar bizim evde geçerliliğini kaybediyor çoğu zaman özellikle konu ikiz kardeşlerim olduğunda.

Blogger GirlWhere stories live. Discover now