6.BÖLÜM

4 1 0
                                    

‘Kader…

Sözlükte alınyazısı anlamına gelen kelime.

Peki sizce kader var mıdır?

Eğer bu soruyu bana iki gün önce sorsaydınız kaderin varlığını inkar edebilirdim çünkü bana göre her şey insanın elindeydi ama şimdi sorsanız kaderin varoluşsallığını size kanıtlayabilecek kadar çok inandığımı söylerim.

Peki biranda neden inanmaya başladım?

Tabi ki de beklenmedik biranda karşıma çıkan İMKANSIZIMLA.

Herkesin kendine göre belirlediği bir imkansızlığı vardır tıpkı benimki gibi. Ama benim imkansızlığım aniden gerçeğe dönüştü. Sindirella masalında balkabağının arabaya, kızın da prensese dönüşmesi gibi.

Peki ne oldu?

Anlatayım.

İki gün önce en yakın arkadaşımla gittiğim kafede ilk aşkımla karşılaştım. Hepinizin ‘e ne var bunda bu kadar abartacak’ dediğinizi duyar gibiyim. Ben onunla karşılaşmadan birkaç saat önce onu rüyamda görmüştüm. Şimdi abartı görünüyor mu? Cevabınız evetse çok büyük bir yanılgıdasınız demektir.Size normal gibi görünen bu olay aslında düşündüğünüz kadar basit değil. Onu rüyamda görmemi geçtim burada olması pek mümkün değildi. İşin içinde çok farklı gerçekler vardı.

O bu ülkeyi hayattan aldığı darbelere, çektiği acılara daha fazla dayanamayarak terk eden birisiydi. İnsan canı yandığında canını yakan şeyden korkar.O da korktu ve kaçtı.
İnsan kabus gördükten sonra uyanıp tekrar aynı şeyleri görürüm diye uyumaya korkarken onun başına onca şey gelmesine ve buraya bir daha dönmeyeceğini söylemesine rağmen her şeyin başladığı yere tekrar geri gelmesi fazlasıyla şaşırtıcı ve imkansızdı. Beklenmedik biranda olan bu karşılaşma işte bu yüzden bana mümkünatı olmayan bir şey gibi geliyor.

Peki neden geri döndü?

İnsan neden ondan çok şey götürdüğü yere geri dönerdi ki?

Bir süredir başka konular hakkında karışan kafama bu da eklendi fakat tüm bunları en kısa zamanda çözeceğim. Cevaplanması gereken soruların hepsini halledeceğim.Bu hayattaki en büyük yeteneğim kendime olan inancım.İnancıma sıkı sıkıya bağlanıp her şeyin üstesinden geleceğim.

Kendine inancı olmayanlar için de inanmanın her şeyi nasıl halledip güzelleştirdiğini göstereceğim.
Tekrar görüşüne kadar görüşmek üzere.

Blogger Girl '

Sonunda yazıp yazmamak arasında kaldığım konu hakkında kararımı vermiş bir saattir de onu laptopumun word sayfasına yazıyordum.
Yazımı bitirdikten sonra üstünden birkaç kez geçip tamam olduğuna karar verdiğimde blogumda yayınlamak için siteme giriş yapıyorum.Kopyala yapıştır yöntemiyle yazımı bloguma ekleyip derin bir nefes aldıktan sonra enter tuşuna basarak her şeye son noktayı koymuş oluyorum.

Bloga eklenen yazıya normal bir okuyucu gibi girerek tekrar okuduktan sonra aklıma dün yaşanan olaylar geliyor.

Dün Tutku’nun sesli şekilde ismin söylediği Ömer sandalyesini itince ben utancımdan yerin dibine girmiş bana çok kötü sözler söylememesi ve beni sapık olarak düşünmemesi için dualar etmeye başlamıştım.Ben gözümü kapatmış onun sesini duymayı beklerken tek işittiğim şey yanımdan geçen vücudundan çıkan esinti olmuştu.

Ben gözlerimi açıp hızla yürüyen Ömer’in arkasından şaşkınlıkla bakakalırken az önce olana anlam vermeye çalışıyordum.

Gerçekten demin ne olmuştu?

Tutku’nun bana seslenişiyle açık olan ağzımla giden Ömer’in arkasında takılı kalan gözlerimi çevirip Tutku’nun endişe dolu yüzüne bakmıştım.

‘’Özgür?’’

Ona ağzımın içinden benim bile anlamadığım şekilde cevap vermiştim.

‘’İyi misin sen?Betin benzin attı biranda.’’

Tutku’ya boş bakışlar atarken bir yandan da ellerimle yüzüme dokunup buz kesilmiş olan yüzüme hayret etmiştim.Tamam belki havada biraz soğumaya başladığından üşümüş olabilirdim.Döktüğüm ecel terleri üstümde soğuyunca üşümüştüm.
Canım arkadaşım sorduğu sorularının havada asılı kaldığını fark edip ellerini kollarıma koyarak beni hafifçe sarsarak iyi olup olmadığımı sormuştu.Ben bedensel olarak iyiydim fakat zihinsel olarak sarsılmıştım.Tutku’nun beni sarsışı da biraz etki etmiş olabilir.

‘’Az önce Ömer yanımızdan geçti gitti.’’diyerek hayretler içinde olduğumu ona da göstermiştim.Onun ‘hani nerede’ gibi sorular sormasını beklerken o ‘’Sen kafayı yedin.Gerçekten de yedin artık bundan eminim.’’ demesi Ömer kadar beni şaşırtmıştı.

‘’Saçmalama lütfen.İyiyim ben.Az önce yanımızdan geçen çocuk var ya işte o Ömer’di.’’diyerek yapmam gereken açıklamayı yapmıştım.

‘’Senin arkanda olan çocuk o muydu geçekten?’’

‘’Evet oydu.’’ dediğimde şaşırma sırası Tutku’ya geçmişti.

‘’Ama nasıl?Yani nasıl böyle denk gelebildik ki?’’

‘’Bilmiyorum.’’

‘’Gerçekten çok tuhaf.’’

‘’Evet öyle.’’ Bu konuşmamızı Ömer’in yöneldiği çıkışa bakarak yapmıştık.

‘’Gerçekten çok ilginç.’’

‘’Evet öyle.’’diyerek tekrar onu onayladım.

‘’Ama daha da ilginç olan bir şey var ki sabah soracağım sıra araya annen girdiği için laf arasında kaynayıp gitmişti.’’ Tutku’nun söylediği şeyle dikkatimi ona vermiş ve sabahtan beri söyleyeceği şeyin ne olabileceğini merak etmiştim.

‘’Neymiş daha da ilginç olan?’’

‘’Sen onun Ömer olduğunu nereden biliyorsun?Hatırladığım kadarıyla Ömer orta sondayken okuldan ayrılıp yurtdışına taşınmıştı.’’ Bana şüpheyle bakan gözlerine çekinerek de olsa cevap vermiştim.

‘’Şeyyy…Bir ara eski albümleri incelerken ortaokulda sınıfça çekindiğimiz fotoğrafa denk gelmiştim.O zaman Ömer’in şu anki halini merak edip sosyal medya üzerinden onu araştırmıştım.’’
Tutku derin bir soluk vermiş ve tekrar bana dönmüştü.’’Şimdi her şey anlaşıldı işte.’’

‘’Aslında anlaşılmayan bir şey var.Az önce sen bağıra bağıra ismini söylemene rağmen neden hiç tepki vermedi onu anlamış değilim.’’diyerek sorumu yönelttiğimde aldığım cevapla şaşkınlığım tekrar gün yüzüne çıkmıştı.

‘’Çünkü kulağında kulaklık vardı.’’
Sabahtan beri tabiri caizse üç buçuk atarken böyle bir şeyin olabileceği ihtimali aklımın ucundan geçmemişti.

‘’Şaka gibi.’’diyerek anlamsız bir şekilde gülmeye başlamıştım.
Tutku hayretle bana bakarken daha önce sorduğu soruyu tekrar bana yöneltmişti.

‘’İyi misin?’’ Gülerken aynı anda da iyi olduğumu söylemiştim.

‘’İyiyim iyiyim de sadece çok acayip anlar yaşadık ve bu çok komik geldi.Absürt komedi gibi.’’diye hem açıklama yapmış hem de gülmeye devam etmiştim.

‘’Neyse neyse hadi gidelim.’’

‘’Nereye gidiyoruz?Kahvaltı yapacaktık.’’diyerek ciddeşlemeye çalışmıştım.

‘’İçeri geçelim baksana yağmur çiseliyor.’’ Kafamı kaldırıp yukarı baktığımda gerçekten de yağmurun yavaş yavaş yağmaya başladığını fark etmiştim.

‘’Hiç fark etmemişim.’’

‘’Tabi etmezsin kafan Ömer’le meşguldü malum.’’ Bana attığı ve anlamlandıramadığım imalı bakış dikkatimden kaçmamıştı.’’Ne demek istiyorsun?’’diye aniden ciddileşen yüzümle sormuştum sorumu.

‘’Hiçbir şey.Hadi içeri geçip kahvaltı yapalım çok acıktım.’’diyerek beni beklemeden kafenin içine doğru yönelmeye başlamıştı.Peşinden koşturup ne demek istediğini sormaya devam ettim fakat kahvaltımız önümüze geldiğinde acıkmamın vermiş olduğu gafletle yemeğimi yemeğe başlamıştım.

Evet dün bu olaylar olmuştu ve ben hayatımda hiç yaşamadığım kadar gerilmiştim.

Dün yaşananları unutmak için çabalıyor ve bunu başarıyor olsam da aklıma takılan, hiç gitmeyen tek şey Ömer’in neden döndüğü oluyor.
Neden geri döndün imkansızım?

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 27, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Blogger GirlWhere stories live. Discover now