Erkek Koleji #Wattys2020

2.Bölüm: Çetenin Hain Planları

Multi: Dolunay Kıraç ve Rüzgâr Vuran

Sınıfa girdiğimizde sadece bir kişi vardı. "Mert, kalk yerimden canım." Dedi Asel.

"Vayy Asel Hanım."

Asel sinirle, "Mert. Şimdi kalk yerimden. Üff hadi yaa." Dedi ve sırada oturan oğlanı kolundan tutup çekti. Asel'in oğlanı çekmesiyle birlikte oğlan ve Asel'in arasında mesafe kalmayacak şekilde çarpıştılar.

Asel yutkunup, "Böyle kalkarsın işte." Deyip geri çekildi.

Oğlan, "Ohoo sen böyle çekerek kaldırırsan bizi tabi kalkarız." Deyince Asel kıpkırmızı kesildi.

"Kes seni Mertt!" Dedi Mert lafını bastırıp söylerek.

•

Dört derside sonunda geride bırakmıştık. Asel ile birlikte yemekhaneye doğru yürürken sonunda yetişmiştik. Asel yemekhane kapısını açar açmaz yine o çeteyle karşılaşmıştık.

Asel kaşlarını çatmış cete'ye bakarken çetenin başı olduğunu sandığım çocuk, "Vayy kızlar. Siz şimdi iki gündür banyo etmemişsinizdir. Durun sizlerle banyo yapmanızı sağlayacak bir oyun oynayalım."

Ben şaşkın şaşkın etrafıma bakınırken, "Haydi çocuklar!" Diye devam etti. Onun sözüyle birlikte çete nin elleri arkadan çıktığı gibi ketçapı üzerimize doğru sıkmaya başladılar.

Bir süre sonra çetenin başı, "Ketçap, mayonezsiz gitmez ama değil mi?" Diye aşağılayıcı bir ses tonunda elinde tuttuğu mayonezi bize doğru sıkmaya başladı. Sadece duruyorduk. Neden bilmiyorum ama bunun intikamını çok kötü bir şekilde alacağım için şuanlık sessiz kalmayı tercih ediyordum. Ediyorduk.

Bir süre sonra çete başı, "Bence yeter bu kadarlık. Şimdi gidip banyo yapalibilirsiniz." Yine o aşağılayıcı ses tonunda konuşmuştu. Gözümü elimle temizleyip çete ye doğru ilerledim.

"Merhaba ismini öğrenebilir miyim?" Dedim.

"Rüzgâr'dır ama Reis derler buralarda." Vay bay egoo!

Arkada ki çete üyeleri sırayla, "Ben de Yavuz."

"Bende Mert."

"Bende Tuna."

"Yağız."

"Melih."

"Miraç."

"Güney."

"Bak Rüzgârcığım; Ben de Dolunay. Rüzgâr'ın sabah eser. Akşam olur Dolunay çıkar. Ve o Rüzgâr'ın söner. Oyun oynayalım dedin, oyunlar her zaman çift taraflı oynanır bunu da unutma. Yani şimdi akıllı ol derim ve ayağını denk almanı öneririm. Ha yok ben akıllı olmayacağım dersen de sen bilirsin." Yutkundum. "Belki de şu kalıtımsız beyninin yapacaklarımdan haberi yoktur." Dedim parmağımın ucuyla kafasına vurarken.

Rüzgâr, "Vayy çocuklar benim bu kalıtımsız beynim demek ki Dolunay Hanım'ın yapacaklarından haberi yok. Peki şu sözlerinden sonra onun hayatının güzel geçeceği ne malum?" Deyip pis pis sırıttı ve arkasını dönüp giderken, "Görüşeceğiz namı buralarda Reis diye anılan kalıtımsız!" diye bağırdım.

Asel, kolumdan tutup, "Dolunay, niye öyle konuştun?" Deyince şaşkınca ona bakıp, "Neden konuşmamalı mıyım?" Dedim.

"Eğer o konuştuğun kişiler Reis ve çetesi ise konuşmamalısın Dolunay. Daha onları tanımıyorsun bile."

Omuz silkip, "Tanısam da aynı şeyleri söylerdim ki." Asel bana gözlerini devirip, "Hiç sanmıyorum. Her neyse gel gidip duş alalım."

Başımla onaylayıp duş almaya gittik...