↑9↓

523 48 23
                                    

"Bana inanmadığını biliyorum ama bana inanmanı çaresizce umut etmekten başka elimden bir şey gelmiyor."

İçinde sıcacık kahvenin bulunduğu beyaz kulplu bardağı, parmaklarıyla çepeçevre sardı ve çaresizce dikti gözbebeklerini karşısındaki bedene SeokJin. Anlatmıştı ona, kendisine bile imkansız gelen o olaylar dizesini. NamJoon'un onları bir araya getirmek için verdiği uğraşları ve girdiği kılığı. Anlatmıştı TaeHyung'a.

"Hala daha seviyor musun o Go Ara denen kızı?"

Böyle bir soruyu işitmeyi beklemiyordu kulakları. Hatta bir soruyu işitmeyi bile. Onun olumsuz bir yanıt vereceğini, SeokJin'in kendisinden kurtulmak için bir yalan uydurduğunu düşüneceğini ve bunu dile getireceğini duymayı beklemişti kulakları. Hiç istemese de.

"Ne demek istiyorsun?"

"Soruyorum sana SeokJin, o kızı hala daha sevip sevmediğini. Anlattıklarına inanamayacağımı düşünmüş olduğun için şaşkınsın herhalde. Ama sana inanıyorum. Belki de bahsi geçilen kişi NamJoon olduğu içindir, bilmiyorum. Ne dersen de, umurumda değil SeokJin. O kıza umutsuzca bağlanmıştım ben, beni aldattığını bile bile. Yine de yapamadım, onu bırakamadım. Belki bırakıp, NamJoon'la deneseydim o zaman ölmüş olmazdı. Belki olacakların önüne geçerdim. Yine de yapmadım.

Bak SeokJin, NamJoon bana senin doğru kişi olduğunu söyledi. Bundan sonra yüzümü güldürebilecek yegane kişi olduğunu. Bu yüzden olsa gerek aramızı yapmak uğruna diğer tarafa gitmeyi dahi erteledi. Burada kaldı. Bu isteği zor olmuş olsa gerek bir yılın sonuna kadar senin rüyalarına giremedi. Ama sonuç olarak, bizi birbirimizle tanıştırdı. Bana karşı hissettiğin hiçbir şey olmasa dahi, bana gay olduğun yalanını o an da durumu kurtarmak amacıyla söylemiş olsan dahi, sana bağlanmamdan kaçınamadın. Evet, seni seviyorum. Ne kadar güçlü bu sevgi emin değilim ama bildiğim tek bir şey var ki bu NamJoon'a olan borcumu ödemek istemek amacıyla tutulduğum bir hissiyat değil. Ben seni.. gerçekten seviyorum.

Peki ya sen, sadece NamJoon'u mutlu etmek uğruna değil, gerçekten kalbin çarptığı için mi seviyorsun beni? Çünkü bu çok önemli. Karşılıklı olmayan duygularla kurulan bir ilişki, alt yapısı olmayan bir binaya benzer. Çöker Jin. "

Bu uzun konuşmanın üzerine bir dakikalık sessizliğe büründü iki tarafta. O zamana dek elindeki kahvesini bitirdi ve yanındaki sehpaya bırakarak, gözlerini yeniden TaeHyung'a dikti SeokJin.

"Sana anlattığım şeylere inanmak sana olan duygularımı kesinleştirdi zaten TaeHyung. Eğer o canımdan çok sevdiğim Go Ara'ya anlatsaydım, bana inanacağını hiç sanmıyorum. Ama sen gram tereddüte düşmeden bana inandın. Ve ben bunu gözlerinden anladım. Diyeceğim şey o ki TaeHyung, sanırım ben seni seviyorum. Hatta dur, sanırım demek olmaz. Ben seni çok seviyorum. Şimdi söyle bana, sana sıkıca sarılmamın bir mahsuru var mı?"

Karşı koltukta oturan TaeHyung açtı kollarını her iki yana ve gözlerinden süzülen göz yaşlarıyla karşıladı, bedenine sarılan kolların sahibini.

"Sevgilinden sarılmak için izin istemek, çok saçma değil mi seni aptal?"

-

Çok uzun bir ara vermiştim bu kitaba. Ve şimdide çok erken bir final yaptım. Belki biraz daha uzatabilirdim bu kitabı ama yapmayı istemedim. Bana kalırsa gayet yerinde oldu final. Ne çok uzun, ne çok kısa. Nasıl olsa hepsi mutlu oldu öyle değil mi?

Başta yani bu kitabı yazmaya başladığım ilk an kesinlikle ama kesinlikle bu kitabın sonu mutsuz bitecek dedim. Ama yapamadım. Bence böylesi daha iyi oldu.

Umarım güzel bir kitap olmuştur sizin için, okuması keyifli olan.

İyi günler ve nice kitaplara diyeyim.

Sizleri çok ama çok seviyorum 💜💜

Büyücünün Laneti ♤taejinWhere stories live. Discover now