1.Bölüm

12.3K 320 8
                                    

Çalan çıkış ziliyle çantamı toplamaya başladım. ''Kızım on saattir bir çantanı toplayamadın'' dedi Ateş.

''İki dakika beklesen ölmezsin Ateş''

Çantamı sırtıma takıp ayağa kalktım. Tam sınıfın kapısından çıkmıştım ki Ateş'in yanımda olmadığını farkederek sınıfa geri girdim. Suratıma atılan şeyle ne kadar irkilsemde refleks olarak tuttum. Montumdu. Ateş atmıştı. ''Bir gün kendini de unutacaksın ama hayırlısı'' dedi ve saçlarımı karıştırarak sınıftan çıktı. Montumu her gün unutmaktan nefret ediyorum. Kendime beş saniye falan sinirlenip Ateş'in peşine takıldım. Peri ve Batuhan'ı bahçede görünce hızla yanlarına ilerledik. ''Ağaç olduk'' dedi Peri. ''Kök saldık'' diye onu tamamladı Batuhan. Uyumlu uyumsuzlar sizi. O nasıl oluyor bilmiyorum.

''Ne yapıyoruz şimdi?'' diye sordum. ''Evlere dağılıyoruz ardından saat yedide buluşuyoruz'' dedi Ateş. ''Taksime gideriz'' diye devam etti Batuhan. ''İzin almada bir sıkıntı var mı?'' diye sordu Ateş. Peri'ye yönelik sormuştu bu soruyu benim zaten ailemin umurunda olmadığımı biliyordu. ''İzin aldım ben'' dedi Peri. Gülümsedim. Ailesi Peri'ye çok düşkündü. Evin küçük kızıydı üzerine çok titriyorlardı. Gözümün önünde sallanan elle irkildim. ''Ohoo bunun yine kafa uçmuş'' dedi Batuhan gülerek. Gözümün önünde sallanan elde ona aitti. ''Dalmışım ya. Ne diyordun?'' diye sordum. ''Sen ne yaptın izin işini diyorum'' dedi. ''Aldım bende sorun yok'' dedim. Aslında izin falan almamıştım. Genelde sormazdım çünkü. Eve kaçta girip kaçta çıktığımı bizimkiler pek umursamıyordu. Arkadaşlarım her ne kadar bunun mükemmel bir şey olduğunu düşünseler de o kadar da mükemmel değildi. Kendimi bazen yok gibi hissediyordum. Beni görmüyorlarmış gibi.

Düşüncelere o kadar dalmıştım ki eve doğru yürüdüğümüzün farkında bile değildim. Batuhan ve Peri yine birbirleriyle uğraşıyorlardı. Ateş'se gülerek onları izliyordu. Sonra bana döndü. ''Evde durumlar nasıl'' dedi. Ateş benimle ilgili her şeyi bilirdi. Batuhan ve Peri'nin de az buçuk bilgisi vardı ama Ateş kadar değil. Genelde hep Ateşe anlatırdım. ''Eve girdiğimde görünmezlik pelerini giymiş gibiyim. Kocaman bir pelerin'' dedim. Son cümlemi gülerek söylemiştim. Oda bu dediğime gülmüştü. ''Babam bana para vermiyor bile artık bir o zaman konuşuyorduk artık direkt kartıma atıyor. Annemle babam için sadece para verdikleri bir robot gibiyim.'' dedim. Ateş bana içten bir gülümseme sundu. ''Büyük bir görünmezlik pelerini giymiş robot. Seni öyle hayal etmek komik'' dedi gülerek. Şu an düşen moralimi yükseltmeye çalışıyordu. Oyununu bozmaya hiç niyetim yoktu. Bende ona eşlik ederek güldüm. Sonra ellerimi robot dansı yapıyormuşum gibi hareket ettirdim. ''Merhaba. Ben robot Çağla'' dedim. ''Hadi hadi şebeklik yapma. Geldik.'' dedi. Eve geldiğimizin farkında bile değildim. Dördümüzde aynı sitede yaşıyorduk. Baya büyük ve lüks bir siteydi. Hepimizin ailelerinin durumu iyiydi. Bizimkilere el sallayıp bahçeden içeri girdim. Annem ve Ateşin annesi kahve içiyorlardı.

''Hoşgeldin Mine abla'' dedim. ''Hoşbulduk Çağlacım nasılsın?'' diyen Mine ablaya gülümseyerek cevap verdim. ''İyiyim Mine abla sen nasılsın?''

''İyiyim bende kuzum'' dedi. Gülümsedim. Sonra anneme dönüp. ''Anne akşam dışarı çıkacağım'' dedim. Annem bir şey demeden kafasını salladı. Bende eve girip odama indim.

Evimiz üç katlıydı. Giriş, üst kat, ve alt kat. Alt kat tamamen bana aitti. Kocaman bir salonum vardı. Salonun içinde ufak bir barım bile vardı ve sanırım en sevdiğim yer orasıydı. Yatak odamın içinde kendi tuvalet banyom ve minik bir saunam vardı. Çoğu zaman buradan hiç çıkmazdım. Minik camlarım açık olduğundan bahçeyi duyabiliyordum. Adımın geçmesiyle dikkatimi oraya verdim.

''Canım Çağla'nın üzerine biraz daha düşseniz keşke.'' dedi Mine abla. ''Anlamadım'' dedi annem. ''Kız akşam dışarı çıkacağım diyor kimle nereye gidiyor bilmiyorsun bile.'' dedi Mine abla. ''Allah aşkına Mine koca kız bana hesap mı verecek. Hem Ateşlerledir zaten.'' dedi annem. ''Koca kız dediğin 17 yaşında en deli dolu çağında olan bir kız çocuğu. Ayrıca bir kaç ay sonra hayatına yön verecek olan bir sınava girecek. Her neyse beni ilgilendirmez tabii. Ben kalkayım artık. Ateşe bakayım bir. Bilirsin bir tost yapmayı bile beceremez'' dedi Mine abla. Keşke konuşmaya devam etseydi. Annemin ne diyeceğini merak ediyordum. "Tabii canım daha sonra görüşürüz" dedi annemde. Benimle ilgili bir şey söylememişti. Herzaman ki gibi kafama takmayarak odama girip giysilerimi çıkarttım. Sıcak bir duş iyi gelebilirdi.

Yemek yiyip hazırlanana kadar saat yedi olmuştu bile. Siyah deri bir şort ve beyaz büstiyer giymiştim. Makyaj olarak pek bir şey yapmamıştım. Rimel ve en sevdiğim şey olan kırmızı ruj. Saçlarımıda düzleştirmiştim. Ayağımada bileğimin üstünde kalın beyaz botlarımı giydim. Güzel görünüyordum. Aynadan son bir kez kendime bakıp evden çıktım. Karşımızda bulunan Ateşlerin evine gidip kapıyı çaldım. Kapıyı Ateşin abisi Toprak abi açmıştı.

"Nasılsın Toprak abi" diye sordum gülümseyerek. Toprak abiyi severdim. Herzaman derslerimde yardımcı oluyordu. Hayalim olan hukuk fakültesinde okumasıda ona olan sevgimi arttırıyordu tabii ki.

"İyiyim güzellik sen nasılsın. Dersler nasıl var mı bir sıkıntı?"

"İyiyim bende. Derslerde iyi gidiyo. Çok rahatım sayende sınava erkenden çalışmaya başlamıştım zaten" dedim. Toprak abi dokuzuncu sınıftan itibaren bizi her bakımdan sınava hazırlıyordu. Hep derdi şimdiden başlarsanız on ikinci sınıfta asla stresli olmazsınız diye. Çok haklıymış.

"İyi iyi. Ben inanıyorum size hepiniz istediğiniz yerleri kazanacaksınız." Dedi. "İnşallah" dedim. Bu sırada da Ateş gelmişti zaten. Siyah pantolon siyah tişört ve siyah deri ceketiyle çok hoş görünüyordu. Beyaz nike spor ayakkabıları ve gümüş zinciri ayrı bir hava katmıştı. Sanırım habersiz bir şekilde uyumlu olmuştuk.

"Konuştunuz mu yoksa tesadüf mü?" Diye sordu Toprak abi gülerek. "Tamamen tesadüf" dedim gülerek. "Eğer Çağla odamı dikizlemiyorsa evet tesadüf" dedi Ateş'te gülerek. "Hadi gidin artık Batuhan'nın küfürleri kulaklarımda çınlıyor resmen" dedi Toprak abi gülerek. "Görüşürüz Toprak abi" dedim ve merdivenlerden indim. Ateş'te abisiyle vedalaşıp yanıma geldi. Beraber Peri ve Batuhan'ın yanına gittik.

"Hiç gelmeseydiniz kardeşim biz iyiydik böyle" dedi Batuhan. "Abartıyo bizde daha şimdi geldik zaten" dedi Peri gülerek. "Ne diye bozuyosun kızım?" Dedi Batuhan sahte bir kızgınlıkla. "Sus be sen konuşmuyorum ben seninle" dedi Peri ve kollarını göğsünde bağlayarak yürümeye başladı. Bizse Ateş'le 5 saniye içinde gerçekleşen şeyleri kavramaya çalışıyorduk.

"Yine ne oldu?" Diye sordu Ateş bıkkınlıkla. "Şunun giydiği şeye bak kısacık şey giymiş" dedi Batuhan Peri'yi göstererek. Sonra gözleri bana kaydı. Sanki beni yeni farkediyormuş gibiydi. "Ulan Çağla. Bu kıyafet ne? Varya sizin yüzünüzden bir gün katil olacağım bu ne kızım?" Dedi. Batuhan böyle şeylere takık bir çocuktu. Sadece güldüm. Söylenip söylenip susacaktı her zaman ki gibi. Ayrıca Peri'den hoşlandığı için ona ayrı bir baskı yapıyordu. Peri'ninse pek umurunda değildi. 'O benim neyim ki bana karışsın' diyordu. Oda haklıydı. Peri'de Batuhan'dan hoşlanıyordu. Ama ne Batuhan açılıyordu ne de Peri. Bizde karışmıyorduk onların hayatıydı sonuçta bize düşmezdi.

Yoldan çevirdiğimiz taksiye binip gideceğimiz mekanın adresini verdik. Geldiğimiz yer çok güzel bir restoranttı. Güzel bir sohbet eşliğinde yemeklerimizi yedikten sonra her zamanki gibi aramızda hesap ödeme kavgası çıktı. En sonunda Peri ifşalarımızı çekerek Instagramda paylaşmakla tehtit etti ve hesabı ödedi. Oradan çıktıktan sonra Beyoğlu'nun güzel sokaklarında yürümeye başladık.

"Bu kadar çabuk barışmanızı beklemiyordum Peri hanım beni şaşırttınız." Dedi Batuhan gülerek. Peri'nin ufak bir tribi bile günler sürebiliyordu. Batuhanla hemen barışması beni de şaşırtmıştı. "Seninle barıştığımızı kim söyledi Batuhan bu akşamlık es geçtim. Yarın yine küs olucağım." Dedi. Peri'nin bu çocuksu halleri hepimizi güldürmüştü. Günümün ne kadar güzel geçtiğini düşünürken duyduğum silah sesiyle olduğum yerde kaldım. Etrafıma baktığımda hangi ara bu kadar tekinsiz bir sokağa girdiğimizi anlayamadım bile. Ama asıl önemli olan konu ara sokağa nasıl girdiğimiz değildi. Asıl konu karşımdaki adamın neden elindeki silahı bana doğrulttuğuydu. Hepimiz şokla adama bakarken o konuşmaya başladı.

"Dediklerimizi yapmazsan Akrep prenses diğer kurşun beynine gelir"

Akrep Prenses (Aile kurgusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin